bir kadin. evet o bir kadin ama farkli bir kadin. o bir anne. anne ne demek biliyor musunuz?
Baba olmadigi vakitler babalik yapan, cocukken arkadas olan, evde ascilik yapan, hasta bakiciligi yapan, cocugunun hizmetkari olan bir kadin.
bazen kahvaltilarda fark edersiniz. 40 yasiniza bile girseniz, sizin doymanizi bekler. siz doyana kadar kendisi yavas yavas yemek yer, siz doyduktan sonra da kendi karnini doyurur. neden annenin hep sofradan son kalktigini sanarsiniz?
Böyle kutsal bir kadina kalkan bir el ve o eli kadiran düsünceye sahip olan yaratigi acaba gercekten o anne mi dogurdu?
Her cilesini ceksin, bir de dayak yesin.
O insan, pardon hayvan, yok yok dnalari bozulmus hormonsuz bakteri, yok bu da olmadi. bu dünyadan olmayan yaratik.
hayir hayir.
Hakaret bile bulamiyorum beton tutmus beyninin yosun baglayip, o yosun icindeki bakterilerin o beyni kemirerek onu ölüme götürmesini istiyecek kadar lanet okunulasi serefsiz kisidir kendisi.
edit: o serefsizlerden bir kaci malesef sözlügümüzde de mevcut... baya baya üzerine alinmis kurbaga embriyosu kilikli mutant!
birçok tanım yapılabilir bu konu üzerinde. insanlık dışı, adilik falan. ben ihanet kelimesini tercih ediyorum.
seni 9 ay karnında taşımış insana el kaldırmak ihanetten başka bir şey değildir. doğru düzgün düşünemeyen beynin bunu düşünememesi normaldir zaten. ama işin özüne dönelim birazda, döven kişiyi irdeleyelim.
bu kişinin psikolojisinin bozuk olduğu bir gerçek zaten. peki bu psikoloji nasıl bozuldu. anne ve babanın dayakları, toplum olarak şiddete eğilimli oluşumuz, ego derdi. görüldüğü gibi sonuç aile ve toplum. yani dövülenin döveni daha çocukken dayağa programlaması.
her şeyin bir sonucu var değil mi. işte sonuç, annesini döven kişilik.
yanlış anlaşılmasın bu kişiye hak veriyor değilim. sadece bu olayın geçmişte çocuğa işlenenlerin bir sonucu olduğunu söylüyorum.