babaya hakaret etmekten pek de farklı olmayan eylem. sonuçta ikisi de insanın kalitesini, ailesine gösterdiği saygıyı ve karakterini net bir şekilde ortaya koyar. yine de anneler bu konuda babalardan daha hassas tepki verirler. genelde anne lafla, baba darpla cevap verir. *
9 ay karnında taşımış , en ufak bir hastalıkta acıyı sizinle çekmiş , üzüldüğünüzde sizinle ağlamış , sevindiğinizde sizden çok sevinmiş , sizi uzaklara yolladığında evden nasıl olur da gidersiniz , gitmek zorunda kalırsınız diye kadere lanet etmiş bu yüzden yemeden içmeden kesilip bir sürü kilo vermiş , yanlış da yapsanız doğru da yapsanız "o benim çocuğum" diyerek her zaman arkanızda olmuş , sizi asla yarı yolda bırakmayan , kokusunu her içinize çektiğinizde cennettesiniz hissini uyandıran en kutsal koruyucu meleklere yapılmayacak , yapılamayacak , insanın içini cız ettirecek davranış türü.
Yapılacak en büyük hatalardan biridir.insanın o kadar kutsal bir varlığa en basid hakareti yapması bile içini acıtır.Hatayla sinirliyken kendi kendine söylersin ama yüzüne asla.SOnuçta dünyadaysak ve sağlıklıysak ve huzurluysak onun sayesindedir.
kızgınlık anında dile gelenlerin dudaklar arasında tutulamamasının sonucunda anneyi kırmaya ve üzmeye yarayan cümle ve davranışlardır.
o an kişi için çok acı verici olmayabilir. zaman gecer unutulur belki..
anne bir gün aileden ayrı kalırsa, işte o gün pişmanlıktan ölesi gelir insanın, yüreği kazınır sanki, ne yapsa onu atamaz içinden.
dünyada işlenebilecek en büyük suçlardandır.Seni 9 ay karnında taşıyan , hastalanınca kendisini yiyip bitiren , yorgan üstünden düşünce örtmek için geceleri defalarca uykusundan uyanan , uğruna canını bir çırpıda feda edebilecek yüce varlığa hakaret etmek bu dünyada yapılacak son şey* olmalıdır.
ağrı kesicin, gecenin bir vakti aklına gelipte yemeyi arzuladığın eriğin, boğaza karşı rakın, yüzüne sürdüğün nemlendiricidir o. o olsun, o da olsun dilersin. çevredeki insan onu nasıl görür, hakkında ne düşünür, umursamazsın. çünkü o süt gibidir. olabildiğine saftır. en güzel şarkılar hep o için söylenir. en güzel şarkılarda o vardır. o milyarlarca katrilyonlarca insandan yalnızca bir tanesidir. ama sense bir tanesinin içinde milyonlar katrilyonlar sığdırmışsındır bir kere. allahım dersin. ne olur dersin. sarılayım. sarılayım da öpeyim, koklayayım, uyuyayım dersin. genelde olur olmadık yerde istersin. en sonunda korkular alır dört bir yanını. kaybetme korkusu sarar yerli yersiz. ustelik hala guveniyorsundur. o denli işlemiştir. kanına karışmıştır. ama korkarsın yahu işte. güzeldir oysa korku. korku dediğin bu olsun. severken kaybetmeme korkusunu, değişir misin ki, huzura? tropik adalara? elindeki içeceğe? palmiye ve hamaklara? taze tuzlu deniz kokusuna?
işte bütün bunlar aslında anlamsızdır. yani anlamlıdır. fakat anlamlı olan, anlamını yitirmeyendir. ben sadece laf geveledim.
korku bastırdığı zaman, bulutlar karardığı zaman, güneşin battığı zaman.. yarın bir kez daha güneşi görebileceğini hissetmektir. hem o'nu , hem ikinizi birde avuçlamaktır. sarılmaktır. korkuysa korku. korkupta yumruk atmamaktır. o'nu boğmaya çalışmamaktır. korktuğun halde sarılarak dindirme arzusudur anne. aklın karışmasına izin vermemektir. korkmuşsun neye yarar? o'nu nasıl üzersin? o'na bu boktan hissi nasıl tattırırsın? nasıl küfredersin! güvenilir olmamak nasıldır ? o, güvendiğin dağlara kar düşmemesi için nasılda çabalar durur anlamaz mısın? ilk kar düştüğü zaman, nasılda nefret edecektir? ya sen ne boktan bir insansın, hiç mi saygın yok o en güzel şarkılara? o'nun o güzel kokusuna?... sütteki saf oluşuna,duru oluşuna ?