hele yetim isen boğazına yerleşmiş yumrunun hiç bir zaman yutkunarak geçemeyeceğini anladığın gündür. gözlerinden yaşlar sen istemezsen de akar ve onu artık hiç göremeyeceğin kavramı bütün bedenini sarar artık tamamen yalnızsındır bu koca dünyada yapayalnız.
Kafamda planladığım en acı gün muhtemelen.
Yani herşey sıralı olursa.
Zor yanında hafif kalır.
Güzel toprak lazım yumruklamak için.
Öteki türlü sabretmek mümkün değil.
Ruhun koca bir parçasının da öldüğü gün. O gün parçalanmaya başlayan ruhum bugün tersine bir aydınlanma ile öldüğünü gösterdi.
Hiçkimse olarak o ana kadar zaman doldurmaya mahkum edildi bazıları, asla gerçekleşmeyecek hayallerinin üzüntüsüyle.
Bazı şeylerin çözümü falan yok. Ölene kadar o sorunun yükünü sürüklemeye alışıyorsun sadece.
size merhamet eden gerçekten seven karşılıksız gerçek anlamıyla sevginin tarifinin artık olmamasıdır çok zordur yaşayan anlayabilir ancak yazarız belki iki kuru cümle ama asla sığdıramazsın paragraflara bu acıyı kimse ana gibi sevmez, sevemez kimse sizin için ömrünü feda etmez canım anacım hayali bile yıkar sen bırakma yavrunu yalnız herkes bırakmışken acı dünyada.
AMK.o günün ben. Bir de olmadık anda eli, elinde gidiveriyorsa...... Yaş kırka gelince bir de onun gibi ansızın gidiveririm korkusu basar içinizi dışınızı... Tüm gidenler nur içinde yatsın.
Bitmeyecek bir acının başladığı, dolmayacak bir boşluğun oluştuğu gündür. Ne kadar iyi olmak istesen de asla hayal ettiğin kadar iyi hissedemez, zamanın sana her saniye darbe indirmesine engel olamazsın. Tükenişin başlar işte.
Öyle bir acı yoktur galiba...
Son 10 gündür her yemeğe oturduğumuzda annemin yerine kayıyor gözlerim ve gözlerim doluyor.şu an bu satırları yazarken bile ağlayasım geliyor. Ah annem. Erkendi daha, neden bu kadar çabuk gittin, neden...
Unutamayacağım günlerde ilk 3 e girecek olan gündür. Muhtemelen telefon ile öğrenirdim öldüğünü. Tamam geliyorum deyip kapatırdım telefonu. işyerinden gerekli izni alarak, küçük bir valiz hazırlayıp düşerdim yola. 12 saatlik bu yolculuğa ilk defa sevinirdim. Düşünmek için bulunmaz nimet. Ölümden çok kız kardeşlerimin ağlamasına üzülürdüm. Bi tık ötesini düşünürdüm hep. Kız kardeşim nerde kalacak? Yanıma mı almalıyım? Kesinlikle ya ablamda ya da bende kalırdı. Babama teslim etmezdik onu. Otobüsün ilk molası iyi gelirdi bana. Düşüncelerime de mola olacaktı. Yeni uyanmış ve suratsız insanların arasından geçip, uygun yerde yakardım sigaramı. Azrail gelip dese "tercih yap. Annenin canını mı alayım, seninkini mi?" Benim canımı al derdim. Annemi çok sevdiğimden değil, kendimi hiç sevmediğimden. Ama malesef öyle bir tercih yapma hakkımız yok.
Aslında bu aralar hiçbir şeyi seçme hakkımız yok ki. Ne giyeceğimize moda karar veriyor. Hangi bölümü okuyacağımıza maddi getirisi ya da iş bulma olanakları belirliyor vs işte. Anlayan anladı beni.
Çok uzadı bu yolculuk, bitiriyorum. Cenazede en küçük Teyzem ile gözgöze gelmek istemezdim. Çünkü o, bana dair her şeyi bilir. Annem hakkındaki düşüncelerimi De.
Ben bugünün hayalini daha önce kurdum ve hiç ağlamadım. Yine ağlamam. Hatta o sikko akrabalar "görüyor musun? Hayırsız evlat, ağlamadı bile. Duygusuz it" gibi düşüncelere kapılırlar. Nereden bilecekler ki içimi? Çok yere sebepsiz ağladığımı. Bugün de sebepli ağlamadığımı.
"Sabahattin Ali'nin yazdığı gibi;
Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?"
Akrabalarım, Elbette benim bu ketum halimi görüp, tanımadan etmeden, hakkımda gerekli yargıya varıp son sözü söyleyecekler.
Umrumda da değil. Banane onlardan.
Son olarak Morga girip, müsade isteyerek onunla son kez başbaşa kalmak isterdim. Söylemek istediklerimi birbir iliştirirdim kefenine;
Biraz kendimi anlatayım sana. En sevdiğim renk mavi. Favori şarkım da 'mavi duvar' ondan önce de 'aldırma gönül'dü. ilk aşık olduğum kızın adı ayşe idi. Hani emine teyzelere bir şey gideceği zaman koşa koşa atlardım. Sebebi komşuları ayşe idi. Uğruna gözyaşı döktüğüm ilk kız. Sen benim hep Kokpit programını izlediğim için pilot olmamı istiyorsun sandın. Ama ben polis olmak istiyordum. Bana aldığın yeşil renkli Karaca marka takımı hiç unutmadım ve aynı zamanda 11 yaşında ilk haftalığım ile kendime alınan ilk takımdı o. En çok neye kızıyorum biliyor musun? Sürekli başkalarının giysilerini giydirirdiniz bize. Hep 2 nci el. Bu yüzden hiçbir zaman giyim zevkim olmadı. Paranın yokluğundan değil aklınızın olmadığından bunları yaşadık. Hep ele el açtınız, nerde beleş var ona kondunuz. Babam ve sen birbirinizi öyle güzel tamamlıyordunuz ki: hayretle izledim yıllarca. Şimdi anladın değil mi beni? Neden her gelişimde kız kardeşime para verip 'kendine bir şeyler al' dediğimi. Neyse daha fazla sıkmayacağım canını. yüzüme her baktığında en az bu morg kadar soğuktu bakışların. Hayatım boyunca bunu sorgulamakla geçti. Neden böyleydi? Her şeyin bir sebebi olduğu gibi, bu tavrının da bir sebebi olduğuna eminim. Eğer yoksa, zaten burada bulunmamın bile saçma. 'Seni çok özleyeceğim' dersem kalkar gülersin herhalde. Yine de kızmıyorum sana. Gittiğin yerde huzur bulursun inşallah. Değerini bil yine de. Şurada yatan babam olsa yanına bile girmezdim.
Görüşürüz anne. He bir de beni merak et, Kendime hiç iyi bakamayacağım. Sahiden Merak nedir bilir misin?
Her fani gibi onun da bir sonu var. Sonuçta biriniz erken öleceksiniz diğerine göre eğer aynı anda olmezseniz. Allah hayırlı ölüm nasip etsin. Elbette büyük konuşmamak lazim da yani ne yapalım her gün hatırlayıp kahrimizdan yataklara mi duselim. Eskilerin bir sözü vardır. Babası ölen adam uyurmus ama ac adam uyuyamazmis diye.
b*ku yediğin gündür. öyle ki boşluğunu dolduracak hiçbir şey yok hayatta.. özlemin ne demek olduğunu ömrünüz boyunca, her gün tattırır size.
edit: bir de her anneler günü cehenneminiz olur.
Aglamazdim muhtemelen. Ama sonraki gunler boslugunu hissedersem belki aglardim. Hissetmeme ihtimalim yuksek zira anne kiz iliskisi denen sey hic olmadi aramizda.