1- hasta olunca yataklara düşüp, kendinizce iyileşmeye çalışınca.
2- kilo verince.
3- bir çok bağışıklık sistemi hastalığınız nüksedince.
4- sabahları kahvaltınız kahve ve elmadan öteye gitmeyince.
5- akşam yemekleriniz kahvaltı tadında yemekler ise.
6- anne tabiri ile ev ''bok götürüyor, her yer her yerde'' ise.
7- geceleri sürekli ''anneme uzun ömür ver, o hep yanımda olsun beni ondan önce al'' yalvarışları tekrarlıyor ise.
8- uzun tatiller dört gözle bekleniyorsa, anneciğiniz yanınızda değildir.
her sabah kendi başına uyanmak zorunda kalınca, bursada bulgur pilavı adı altında yapılan şeyi her yemek zorunda kalındığında, alışverişe çıkınca, sabah uyanıp hazırlanıp ot gibi dışarı çıkınca(çünkü güle güle diyeniniz bile olmaz), gece yarısı bilgisayarda takılırken, can sıkılınca, mutlu bir anda her zaman akla gelir. ben annemle eğlenirim, ona şaka yaparım, tatlı tatlı kızdırırım onu. birlikte tonlarca ütü yaparız, sinirlerimi o yatıştırır benim. diğer insanlara ne gerek var ki?
"anne erkekler neden boyle?" Diye sormak istediginde, dertlesmek istediginde, yada sadece hic birsey demeden sadece sarilmak istediginde. Bunlari bi kez dahi olsa paylasmayi isterdim onunla, kismet, yada talihsizlik.
annem ya da ben başka bir evde, birbirimizden bir şekilde ayrıyken sabah anne diye seslenince ses gelmemesi.
ki adetimdir, her sabah mutlaka anne diye seslenirim yataktan. eğer ses gelmezse korkarım, gelirse odama gelsin diye sesimi çıkarmam.
canımız, kanımız, birtanemiz annemizin yokluğunun hissedildiği zamanlardır.
özellikle de öğrenciyseniz ve gece evde yalnız başınıza kaldığınızda ilk akla gelendir.
keşke geç olmasaydı da arayıp sesini duyabilseydim dersiniz. keşke kokusunu alıp içime çekebilseydim.*