zaman akıp geçerken, beni en çok hüzünlendiren detaylardan biri. ne vakit birkaç yıl ötesinde bir hayal kursam, acaba annem aramızda olur mu diye düşünür, hüzünlenirim.
kaç baharı kaldı, kaç yazı.
babaannem gibi ömrümün son deminde bizi unutup tanımayacak hale mi gelir,
anneannem gibi son yılları hastanelerde sürünerek mi geçer.
düşünüp korkmamak elde değil.
yarın annemin doğum günü.
kıraç'ın senden başka şarkısını dinleyip hüzünleneceğim. sonra ona bir çiçek göndereceğim.
Gözyaşlarım kipriklerimde, annem görmesin diye akıtamıyorum… son yıllarda sağlığı iyice geriledi. Bilmem kaçınci kez yine acildeyiz ve korktuğum oldu… akciger intihaplanması.
Her defasında daha uzun sürüyor daha zor atlatıyor.
GüNden güne annemin yaşlandıgını görmek, sesinde, görüntüsünde, hareketlerinde ve söylediklerinde bunu farketmek içimde tarifsiz bir burukluk oluşturuyor.
Yine de beterin beteri var, hamd olsun bu halimize…Rabbim sevdiklerimizin acılarını göstermesin.
Annem 60 yaşında ve hala çalışıyor. Dükkan işletiyor. Emekli. Öyle dükkan deyip geçmeyin bazen orada temizlik yaptığı için öyle bir hastalanıyor ki. Kapısı olmayan bir dükkan. Kışları sobanın karşısında ısınmaya çalışıyorlar. Aslında sokaktan farksız. En son zatürre oldu da kaç haftada düzelebildi.
1 ay boyunca kullanacak, bitince yine alacağız devam edecek. 1 ay sonunda epeyce toparlarsa hatta ben de kullanmaya başlayacağım şimdiden. Yüzyılın icadı öyle diyeyim.