öncelikle benim annem hiç böyle bir öğüt vermedi. vermezdi de zaten. verseydi onu sevmezdim. yabancıları severdim büyük ihtimalle. nereden uzak tutulursa insan, oraya o kadar aklı kayıyor ne yazık ki.
bu tembih ki, çoğu çocuk her an bu saçma şeyin etkisi altında kalarak, dış dünyaya kapanmış, şimdi sokakta sağda solda rastladığımız moron tipler oluşmuştur. evet bunun dayandığı nokta budur. hani moron ama nasıl moron diyeceksin? boyutu ne diyeceksin? şöyle söyleyeyim; gelsin merkezin ortasında sana bodoslama girsin, sen ayağın tökezle düş geber ama bir kere bile dönüp özür dilemeyen moron. son noktası, nirvanası bu mu? ben bilmiyorum. ama öyle öğrenmiş bir kere. yabancılarla konuşma! eğitim şart elbet. ama böylesi yanlış anlaşılanından değil.
tam bugün annemle alışverişe çıktık. her zaman ki halk insanı olarak otobüse bindik. otobüsten çok sık bahsettiğimi biliyorum ama arabam olsaydı ondan da bahsederdim emin ol sözlük. * en öne oturduk. annem en önün ayrı bir manzarası olduğunu söyler hep. ben şoförün nasıl araba kullandığına bakarken gözüm bir şeye takıldı. en iyi özel halk otobüsü şoförü ödülü kılıklı bir şey yazıyordu. * "aneeyy!" dedim "bak laa süper abi ödül almış!" baktık. hem de iki ödülü vardı. vaay be dedim içimden. ne karizmatik. cv ye bile yazılır. mesela kamil koç da şoför olmak isteyecek. 2 ödülüm var boru değil diyeceksin. paşa paşa kabul edileceksin. kulaklıkları çıkarıp abiye doğru eğildim. evet evet yaptım!
-tebrik ederim. ödül almışınız... iyi bir şoför olduğunuz her halinizden belli... (annem olayın şokunda)
-teşekkür ederim. ne diyeceğimi bilemiyorum. ama gerçekten çok naziksiniz sağolun.(abi ayrı bir şaşkın)
yolcular fısıltılarla beni çekiştirdi. duydum her konuşulanı. tebrik etmek, insanlara iki güzel laf söylemek kötü mü? laf atmıyorum ki tebrik ediyorum. "şşt kız hepsi senin mi?" deseydim tamam atın beni otobüsten ama?!
inmeden önce şu cümleyi duyurdu bana sayın şoför:
-herkes sürücü olur ama herkes şoför olamaz... gülümsedi sonra.
ve ben o an egonun ne olduğunu anladım. saygı duydum. anneme de, hayatım boyu yabancılarla konuştuğum ve bana hiç kızmadığı için çok teşekkür ediyorum...
büyüdüğü zaman kişiye komik gelen tembihlerdir.
sakın yabancılarla konuşma!
sakın yabancılardan bir şey alma!
sakın yabancıların arabasına binme!
bacaklarını kırarım yoksa senin.
küçükken ne de korkardık bu tehditten. ama şimdi öyle mi? ahh annecim ben arabaya binsem nerden bulcaktın da beni kıracaktın bacaklarımı. yine de annelik işte. koruma içgüdüsü.**
turistlerin sıkça ziyaret ettiği bir sahil beldesinde yaşayan tanıdığımın afacan oğlunun, olayı algılayıncaya kadar turist gördüğü her yerde dil çıkarıp kaçmasına neden olabilecek hadise. çocuklara akıl verirken biraz daha açmak lazım sanırım.
tanımadığın insanlarla konuşma emi.
tanımadığın insanlar gel sana birşey veriyim derse gitme, alma emi.
tanımadığın insanlar gel seni babana götüreyim derse gitme emi.
tanımadığın insanlara kapıyı açma emi.
şeklinde yıllarca duyduğumuz, halende duymakta olduğumuz tembihlerdir.
forest gump filminde feci ayar verilmiştir bu konuyla ilgili
(okulun ilk günüdür ve küçük forest'ı almak üzere okul servisi gelir; olaylar gelişir)
servis şöförü: ne duruyorsun öyle; binsene hadi..
forest gump: olmaz; annem yabancılarla konuşmamı söyledi; binemem arabaya
s.ş: adın ne senin?
f.g: forest.
s.ş: benim x; artık yabancı değiliz hadi bin arabaya... *
taşrada bir kent, bir de tren yolu. ray önünde taşlar, ardında terkedilmiş buğday siloları...
silolarda kırık bira şişeleri, cam parçaları, okunup atılmış bulvar ve tan gazeteleri, köşelere sıçılıp kurumuş boklar ve bunların üzerinde uçuşan yeşil iğrenç sinekler...
buralarda oynamayı marifet sanan üç çocuk ...
bunlara yaklaşan yabancılar, sonrasında çocukların ortadan kaybolması...
ardından çocuk aklıma sokulan anne tembihi ve yıllar boyu her yabancıya öcüymüş gibi yaklaşmam *.
annelerimizin olmazsa olmaz tembihleridir.arkasında babana götürüceğiz deseler de sen gitme emide gelir.bu tembihle büyüyen, annesinin bu sözünü dinleyen çocuklar ilerde sevgili tavlayamacaktır;yolda gördüğü,ilk görüşte aşkla tutulduğu, yüreğini çarptırtan kıza bir merhaba senden çok hoşlandım diyemeyecektir.tabi yavrucaklarını korumak isteyen annelerin bunlardan haberi bile yoktur,olsa yaparlar mıydı. **
