Annemle aramızda 17 yaş var. Daha çok ablam. Hatta bazen kızım. Bazen en yakın arkadaşım. Grip bile olmaz. Anne o. Her daim sıcak yemeği olan, her gittiğimizde fırından börek kokuları yükselen çayın yanına ansızın sıcacık Elmalı kurabiyeler getirip bizi şaşırtan tontik Bi kadın. Aramızda 17 yaş var. Kanser olmak için daha çok genç. Babanne o. Daha göreceği çok günler var. Birden acı çekmeye başladı. Pankreası bağırsakları ve akciğeri iyi değil. Bi kaç güne kadar rahimi alınacak. Bunu abimle doktora gittiklerinde doktor yüzüne söylemiş. Abim beni arayıp çağırdığından yola çıktığımda çok ruhsuz hissettim kendimi. Annem evde yatıyor. Eve gittim evde yemek yok. Fırındaki tepsi boş. Börek kokusu yok. Son 2 gündür sabah akşam serum yediği için yattığı oda hastane acili gibi kokuyor. Ağlayıp üzmemek gerekiyor. Ama kusuyor. O öğürdükçe ciğerim vücudumdan sökülüyor gibi Bi ağrı hissediyorum göğüs kafesimde. Annemle aramızda 17 yaş var ve ben çok küçüğüm.
öğrendiğimde nasıl tepki vereceğimi bilememiştim. hiç konuşmamıştık. kafamı masaya koyup saatlerce ağlamıştım. kaybetme korkusu bile insanın canını acıtmaya yetiyor. çok zor bir durumdur allah sabır ve sağlık versin.
bu dönemde öğrendim ki güçlü kalmak ve motivasyon vermek çok önemli. yanlış motivasyonları asla tasvip etmiyorum. mesela 'bunu da atlatırsın' gibisinden motivasyon yanlıştır. tam tersine insanın daha çok moralini bozuyor. ve gereksiz bir şekilde internette orada burada araştırıklarınızla ortalığı velveleye vermeyin. herkes aynı olmak zorunda değil, en iyisini doğrusunu annenizin doktoru bilir ve önerir. tekrardan geçmiş olsun acil şifalar dilerim.
sakın slaya sümük olmayın annenin yanında. en çok morale onun ihtyacı var. ağlamalarınzı annenin olmadığı ortamlarda yapın ve hüngüre hüngüre ağlayın. mutlaka ikinci bir doktor da görsün.
Sabır ve anlayış. Sevgiyle kabullenin önce herşeyi. Sonra tedavi adına ne lazımsa harfiyyen yerine getirin. Bu süreçte inanç ümit dua ekseni insana mücadele azmi sabır metanet dirayet ve moral kazandırır. Sonrada etrafınıza yayılır. Endişelerinizi gömün bir yere. Dik durun. Güvenin ki güven verebilesiniz. Tevekkel olun. Allaha itimat ederek yardım isteyin. Unutmayın ki insanı hastalık değil ecel götürür. Allah hayırlı ömürler, hayırlı acil şifalar versin cümlesine. Cümle hastalara da dua edin.
Artık kendine ne söylenirse söylensin umursamaz hale gelebiliyormuş insan. Daha kötüsü olmaz herhalde diyebiliyormuş ya da bundan daha kötü ne olabilir ki? Artık hücrelerimin Ağrıdığını bile hissediyorum. Yorgunum. Mecalim yok birine dönüp dert anlatmaya. Zaman rutinin içindeyken nasıl da hızla geçiyordu halbuki. Sanki zaman durmuş gibi. Tüm bu yaşadıklarımı bu kadar zamana sığdırmış olamam değil mi? Annenin kanser olduğunu öğrenmek dünyanın en kolay başedilen duygusuymuş Meğer. En zoru o sanmıştım. Bırakın kanser olsun, en azından ilacı var diyor insan. Başına gelecekleri bilmiyorsun tabi, gelene kadar da tahlil etmek namümkün. Mesela siz Türkiye de yoğun bakım bulmak ne kadar zor biliyor musunuz? Ya da diyalizi olan yoğun bakım? Ya da reanimasyon ünitesi olan hastane? Özel ve devlet dahil Edirne'den Kars'a tüm ülkeyi tarayıp aradığımız tüm kriterlere sahip hastahane bulamamak ve her gün bir öncekinden kötü haber almak ne kötü bilir misiniz? Ya da siz hiç hastane tedavi evraklarına imza attınız mı? Hiç imza atarken adınızı hatırlamadığınız oldu mu? 52 gün tek bir iyi haber almadan bir reanimasyon kapısında yatıp kalktınız mı ümit ederek? Sonra siz hiç mucizeye tanık oldunuz mu? 52 günde anneniz 4 kere öldü mü sizin? Benim öldü. Komada öylece seyrettiniz mi? Dokunmadan arada bir cam varken, sevmeye duyurmaya çalıştınız mı kendinizi? Günlerden çarşambayken, doktor tarafından çağrılıp hastan Cumayı göremeyecek gibi duruyor. Bir ilaç denemek istiyorum, ama bu ilaç böbrekleri tamamen bitirirse diyaliz kurtarmaz yarını da görmeyebilir dendi mi hiç size? Ve siz 2 gün 1 günden çok da fazla değil diye o ilacı versinler diye 6 imza daha attınız mı? Ve ölüsünü versinler diye beklediğiniz kapıda annenizin komadan çıktığını öğrendiniz mi tam 52 gün sonra. Her zaman daha kötüsü var. Ve annenin kanser olduğunu öğrenmek bu duygulardan başetmesi en kolayı.
Tanım; öğrenecek daha çok şey olduğundan sanılan zor değildir. (bkz: http://m.uludagsozluk.com/e/36963379/)
Devletin sahte gıda maddeleri satanları engellememesi sonucu yaygınlaşan tanıdır.
Örneğin havaların serinlemesiyle birlikte ekranlardan " 10 kavanozu 100 " tl olan bal reklamları artık hiç gitmez. Tâki nisan ayının sonuna kadar. Neden o zamana kadar? Çünkü havalar ısındığı için artık bal satılmaz da ondan. Sonra yetkililer göstermelik uç beş sahtekarın işletmesine ceza keser, hepsi bu...
El insaf! O satılan maddelerin bal olmadığını herkes biliyor. Uzmanlar konuyla ilgili yeterli açıklamalar yaptıkları halde devlet bu sahtekârlığa neden müsaade ediyor?
bugün kanser yaptığı ispatlanmış mısır şurubu balın, pekmezin, pestilin, krakerin, reçelin, kolanın; aklınıza ne gelirse fabrikadan çıkan yiyeceklerden her şeyin içinde mevcut.
Hele hele vatandaşın üç beş ineğinin olmasına bile tahammül edemeyip, onun pazarını da süt fabrikalarına vermek isteyen zihniyeti de hiç anlayamıyorum.
Neymiş, sokakta satılan sutler de bakteri varmış.
" uht" sütün nasıl bir işlemden geçip insan vücuduna neler yaptığını bu millete neden söylemiyor sunuz?
yazıklar olsun! Anadolu insanının mesleğini üç beş zengine yan gelir olarak peşkeş çekmek için bunları yapıyorsunuz. Uht sütler çok yüksek ısıda ısıtılıp aniden soğutularak işlem görürler. Bu metotla sütün yapısı bozulur, içindeki proteinler değişime uğrar ve değişime uğramış proteinleri insan vücudu tanımaz.
Allahım annelerimize böyle acılar yaşatmasın. Bu hastalığa yakalananlara da acil şifalar versin. Anneler hiç hasta olmasın. dünyanın en güzel en güçlü canlıları onlar hiç üzülmesinler.
10 aylık inişli çıkışlı bir mücadele verildi. ilk öğrendiğimiz andan bu güne tam 10 ay oldu. Öğrendikten 2 hafta sonra zaten bitkisel hayata girdi. Doktorların demesine göre 10binde1 ihtimal ile uyandı. 52 gün komada kaldıktan sonra. Her gün bir kere daha yeniden yeni bir şey öğrenmek. Her gün kötüye gitti. Sonra bi mucize oldu. Bugün doktorun “artık kanser değilsin” demesi bir de. Annenin artık kanser olmadığını öğrenmek diye bir şey var. Bugün oldu. 10 aydın tuttuğum gözyaşımı bugün bıraktım. 10 aydır uyumadığım o uykuyu uyudum. 10 aydır gülmediğim gibi güldüm. Şimdi bitkisel hayatın izlerini taşıyan, halüsinasyonlar gören, uykusunda ağlayan, panik atak, sinir atakları geçiren ama hayata direnen bir annem var.
O lanet şey benim hayatımı bitirmiş beni inançsız birisi yapmıştır. Tam geçti derken tekrar nüksetti, Önce meme ca sonra karaciğer metastaz şifalar olsun insanın insanliğa saygisini bırakmayan bir durum, o ölmüşken herkesin yaşamasına çıldırırsın. Tabi unutmak diye bir mucize var bu sayede hayatini devam ettirebilirsin ancak.
bugün annem ilk kemoterapisini aldı.
sonra saçlarını kestirdi.
benim bir parçam bugün öldü. yüreğimin bir köşesi koptu, o saçlarla beraber yere düştü.
1 ay önce 2.evre meme ca teşhisi kondu. erken sayılacak noktada yakalamışız dedi doktor.
1 aydır gerçek değildi benim için. bugün o kadar gerçekti ki, gerçek dışı bir deneyim gibi hissediyorum.
onun saçları kesildi, benim gözyaşım içime aktı.
insanın babası da yoksa, hayattaki tek ailesi annesiyse, en büyük acısı da annesi oluyor.
benim annem kanser oldu.
edit: şimdiden onlarca mesaj geldi! herkese çok teşekkür ederim. cevap hakkım
doldu :) ne güzel insanlarsınız siz.
ilk önce ben öğrendim. Hic kimsenin annesiydim oysa, zaman bana da bir evlat verdi çok küçük. Ona bakamayacağım için ağladım günlerce. Annem gibi olamayacağımı düşünüyorum. Anneme çok kızıyorum bir taraftan, beni bu dünyada yapayalnız bırakacağı için. Ciğerim parçalanıyor. 55 yaşında daha ve hayatına yeni ve farklı boyutlar kazandırıyordu. Hayalleri vardı. Birden bire pat diye bir kalp çarpıntısı yaşadı, iki, üç. Sol tarafı ağırlaştı önce uyuştu, sürüdü. Kardiyoloji nöroloji beyin cerrahisine derken onkolojiye sevk. Beyinde çok sayıda ve büyümüşler. Yıllarca kimseye söz ettirmediği sigara. Akciğer metastazı. Çok ömrü kalmadı muhtemelen. Bir buçuk aydır da cinsi için uğraşıyoruz aksi gibi. işimiz ters ve biyopsiler istediğimiz sonucu vermiyor. En ala profesör allah şifa versin diyor. Çok doluyum her anım boş. Herkes mutlu, Herkesin mutluluğu batıyor. Babama bakıyorum bir ayda 7 kg vermiş çökmüş. Bu acıyı yaşayan bilir. Annem 42 sene sigara içti. Her içişinde dünyalar onun oluyordu. Günde 2 paket en az. Çoğu da olmuştur. Anne artık içmemen lazım diyoruz, gözleri dolup bize kızıyor. Belki de sigarayı bizden çok seviyor diyorum. Keşke içmeseydi. Keşke vazgeçirebilseydim. Bunu öğrenmek ve yaşamak bana ağır geliyor. Onun elimden kayıp hasta bir meleğe dönüşmesini kaldıramıyorum. Günlerdir aklımda en sevdiğim çorbanın tarifini isteyemiyorum. istesem de onun yaptığı gibi yapamam. Onun eline su dökemem. Annecim. Beni affet. Sana hem kızıyorum hem çok seviyorum. Çünkü sen benim bu dünyadaki tek arkadaşımsın. Henüz seninle paylaşacak ve öğrenecek çok şeyim vardı. Hayatıma sen gibi yön verecektim. Ama inadını yensen ve hastalığını kabul edip bize de yardımcı olsan. Her günümüz son günümüz diye uyanmak beni çok yoruyor. Lütfen acıların dinse de seni eski halinle hatırlayabilsem... canım.