hiçbir anne evladının mahçup olmasını, parasız kalıp başkasına muhtaç olmasını istemez elbet. kocası para vermiş olsa dahi çocuğuna, gözüne az geldiyse bu para, "bulunsun yanında" diyerek sıkıştırır mutlaka avucuna. lakin çocuğuna para vermemişse baba, daha kendisinden istenmeden, kalkar yerinden içeri gider anne. bir zulası vardır muhakkak. cüzdanında yoksa fazla para, gider odasına. bir çekmece içinde veya mutfakta bir tencere içinde sakladığı paralarından alır getirir oğluna, verir harçlık diye. oğlan mutlu, anne huzurlu.
ama en çok hayran kaldığım annelerin ikna kabiliyetleri.
para isteyen çocuğuna para vermeyen babayı ikna eden annelere ne demeli?
- oğlana para verir misin metin
- ne yani beş kuruşsuz mu çıksın dışarı
- kız arkadaşıyla buluşacakmış ama
- dolmuşa dahi binecek parası yok cebinde çocuğun
- oğlana para ver dedim metin
sütyen bank'ın devreye girdiği zamanlardır. büyüdükten sonra para pek çıkmaz gerçi oradan ama olsun. ilk banka ile tanışma bu şekilde olmuştur çoğu çocuğun.
+anne para versene.
-dur sütyen banka bakmam lazım.
zulacılık kavramının çıkış noktasıdır.
var öyle bir şey...
benim annem bittim dediğim an çıkarır bir kenardan bir köşeden.
birde bir hikayesi olur;
- vayyy be anne ne zulaymış haa.
+ olum baban şöyleydi de böyle oldu filan...
- tamam anne bırak anlatma zulacısın işte.
+ üff al işte birde hesap vericez.
annedir o be annemdir mesela
-anne hiç param kalmadı babamdan da 3 gün önce istedim
-nere harcadın parayı
-anne sen ye demedin mi bende döner kebap felan yedim
-aferim olum ye kupkuru kaldın iyice bende 60 lira var yunusa(arkadaşım) söyle gelsin alsın göndersin parayı.