annenin kapital düzenden faydanlamak adına haftada bir organizatörlüğünü konuşturması.
gelsin paralar dökülsün kekler açılsın poğacalar açmalar buyursun güncü yengeler ve güzel kızları yapılsın dedikodular yok yok her şey mümkündür bir köşeden izleme yerine aktivitenin yapıldıdığı mekana kapının deliğinden bakmak daha caziptir.
mazallah baba gelmeden organizasyon sona ermek zorundadır;babanın da organizasyondan haberi vardır baba ayak sürüyerek eve yanaşır güncü yengelerin haremlik selamlık ortamını sabote etmekten kaçınır ola ki etkinlikten birhaberse mutfakta bir demlik çayın ruhuna fatiha okur poğaçabörekkek bırakmaz bir taraftan duvara kulak verip içerdeki dedikoduyu finansal akışı takip eder.
nihayet anne bir organizasyondan daha alının akıyla çıkmayı başarır finansal hesap için salona geçilir;
hummalı bir çalışma başlar evin içinde, annecik asabi feci halde.
hanım teyzeler doluşur eve, altı çeşit ikram yapılmıştır, sanırsınız ki kıtlıktan çıkıldı, tabaklar silinir süpürülür, çaylar sürekli tazelenir.
bir de mecburi sohbet kısmı vardır ki en başta, herkes birbirine aralıksız nasılsın diye sorar, cevap beklenmez bile. herkes birbirine yapmacık gülücükler eşliğinde iyi olduğunu bildirir.
illet eden sorular sorulur, evin küçümen kızına...
-eee ne okuyodun sen?
-mühendislik efendim.
-iki yıllık mı?
-hayır teyzecim, dört hatta hazırlık var beş yıl.
-ne çıkcan şimdi sen?
-doktor... (cevap üzerine anne ile göz göze gelinmemelidir.)
bünyeler sarsılmasın diye salon kısa sürede terk edilmelidir.
anne: eve geç gelin ikiniz de.
baba: hadi ben geç gelirim de, çocuk ne yapacak?
anne: valla, ben anlamam. altın günüm var benim. kalabalık istemiyorum evde.
baba: eee, gün niye yapıyorsun o zaman?
anne: hadi, boşaltın evi. işim çok benim.