bir süreliğine evde olmayacak annenin diğer ev halkı için yemek pişirip de evren ayrılmasıdır. annelere has şefkatlerden birisidir. çok da güzel bir şeydir. gerekirse telefon açar haberdar eder; -ocakta çorba var eve gelince karnını doyur. der. ammavelakin uzun süreli ayrılıklarda ev halki pişirilen yemeğe en fazla bir gün tamah eder. bir hafta sonra dolapta küflenmiş taze fasulye pilav falan ne varsa çöpe atılır. "ah be anne niye de zahmet edersin" diye sitemde bulunulur.
halbuki o eşek sıpası ısıtıp ısıtıp yemeliydi o yemekleri, lahmacunlara dürümlere para vermemeliydi.
ısıtıp ısıtıp yemesi tencerenin tavanın yanmadığı sürece bir hayli zevkli olduğu, tv karşısında yemek sefası yaptıran şey. ah bir de salata uzun süre durabilse.
kırkyılın başı evden ayrılan annenin, aklının evde, çocuklarında kaldığının göstergesidir. gittiği yerde de rahat edemez bir türlü eşek sıpalarını(!) düşünmekten.
içten içe suçluluk hisseder.
bir de yurda ya da öğrenci evine evladını gönderirken bir dolu şey hazırlarlar. sıpanın "öf anne ağır oluyor, ona gerek yok bunu boşver" demesine aldırmaz yalvar yakar doldurur çantaları. "bak ziyan etmeyin sakın ha yiyin, atmayın sakın" demeyi de ihmal etmeyerek.