kötüdür ama bir babanın ağlaması değildir. anne ağladığında kahrolursun belki ama baba ağladığında bir de dumur olursun, saçmalarsın falan. bu tespit ebeveynle sorunları normal kabul edilen seviyedekiler için geçerlidir.
güler mi bilmem .
ne kadar güldürmeye çalışsamda,
ömrümden alıp ona versemde
yeter mi bilmem.
ama;
ya gülerse diye, ümitsizce ağldaığımı görüp, duyarsa beni
işitirse çaresiz sessizliğimi,
dertlerinden arınıp, bana gerçekten güler mi?
güler mi gerçekten.
bir evladın çıldırtan çaresizligidir o.ayakta duramassın,neydi onu aglatan,niye aglamıştı bu sarp kayalar gibi dimdik olan kadın.neye ve niçin agladıgının hiç önemi yoktur o an.sende aglarsın! hem öyle bir aglarsın ki ondan daha fazla aglarsın.aglasam sesimi duyarmısın mısralarımda gibi bir histir o, agla çocuk!aglayan o kadın için agla belki gemiyi kurtarırsın.
annemin ağladını ilk kez çok küçük bir çocukken görmüştüm. inanamamıştım.
çünkü annemin kucağı bir kaleydi ve ben sıkıldıkça, üzüldükçe, ağladıkça ona koşuyordum.
ama bütün dertlerimin devası, kendimi kucağında cennette hissettiğim annem ağlıyordu.
neden ağladığını bilmiyordum fakat bende ağlamıştım o gün onunla, çünkü yüzüne baktıkça ufacık yüreğim burkuluyordu, içim acıyordu.
annenin çocuklarını ne kadar çok sevdiğini gösterebilen bir durumdur. kendimden örnek vereyim:
protohippi henüz okula başlamamıştır ya da 1. sınıftadır. çok şımarıktır, annesini çileden çıkarmaktadır. bir gün yine bir şey yapar ve anne buna dayanamayıp sobanın maşası ile protohippi'nin poposuna vurur. şortumun arka cebindeki şekerlerden dolayı bir çatırdama sesi yükselir ve anne oğluna bir şey olduğunu sanarak ağlamaya başlar. hemen şortu indirir ve çocuğuna bir şey olmadığını, sesin şekerden kaynaklandığını görür. bunun üzerine çocuğa, hemde altında hiç bir şey yokken bir maşa darbesi daha gelir.