hayatımızdaki en önemli insan olmakla beraber, fiziksel bir bağı da vardır çocukla, hiç bir anne kötü olmaaz, istese de olamaz, kendisini zorlasa da olamaz, annenin yerini kimse tutamaz, hele annenizden başkanız yoksa*, kimse ama kimse onun yerini ikame edemez. çok düşündüğünüz çok sevdiğiniz sonsuz sorunsuz olan sevgiliniz bile değil, her ne kadar birbirinize "anne sevgisi var aramızda" desenizde. allah korusun, allah gecinden versin olacağı varsa bozsun denilir böyle bir olaya.
hayatta başa gelebilecek en kötü durumlardandır.Hiç bitmeyecekmiş gibi sıcak yuvamızda ailemizle geçen zamanların kaybolması safe mode daki hayatın sonudur, arkanızdaki kollayıcının gitmesi hiç düşünmeden harcanan güzel zamanların aniden değerlenmesidir.
ne kadar acı olursa olsun gerçektir. hem de buz gibi bir gerçektir. çocuğundan ortalama 20 yaş büyük olan annenin çocuktan önce hayata veda etmesi olabilecek hadisedir. bir çoğumuzun yaşadığı ve bir çoğumuzun yaşayacağı durumdur. en gecinden olanı daha makbule geçecektir.
annemi ellerimle toprağa verirken benim psikolojimin 180 derece dönmesi mi iyi yoksa benim kalbim durduğunda annemin beni toprağa vermesi mi kötü dedirten karanlık günlerden biri.
hala annemin ölümüne alışamadım, zaman zaman kızıma anneanneni ara bakalım ne yapıyormuş diyebiliyorum.hele o pişmanlıklar,keşkeler var ya...aslında ben hergün ölüyorum.
düşünmenin bile insanı mahvettiği, dünyadaki en büyük sığınak. tüm hatalardan sonra tekrar ona dönmek. sarılmak ve sadece onun sizi çıkarsız sevmesi, her seferinde anne tarafından uyarılmak buna ragmen anneyi sallamamak;sonucunun annenin dediği gibi çıkması.insanı en çok üzecek durumdur annenin vefatı. allah gecinden versindir.
yaşadığımız hayatı borçlu olduğumuz kutsal insanın bir gün ansızın yanınızdan ayrılması kadar kötü bir şey olmasa gerek şu hayatta.evet herkes zamanı gelince ait olduğu yere gidecektir ama bunu kabul etmek ve acıyı dindirmek çok zor olur.boşluğunu doldurmak imkansızdır.yaşayan daha iyi bilir fakat düşününce bile insanı tarifsiz bir üzüntüye sürükler.allah bu acıyı kimseye yaşatmasın,yaşayana sabır versin.tüm annelerimizin ömrü uzun olsun.
insanca varolmak ancak belli bir olgunluğa erişmiş insanların sevmeyi öğrenebilmesiyle başlar. iki insan birbirini sever ve sevişir. 'insanları dostun bil kardeşin bil kızım, sevginin ürünüdür insan zulmün değil kızım' der ataol behramoğlu. sevginin ürünü olarak salt duygu değilde sevgi yaşamın ta kendisi olarak doğar insan. ve önce kendisini yaradana tapar daha sonra öğretilene belki... parça bütünde anlam kazanır. herkes annesinin bir parçasıdır ki annenin ölmesi bütünün yok olması hissi ile biranda anlamsız yapıverir insanı. nezaman ki her insanın içinde olan tanrı olma arzusu ile* yavaş yavaş kendine gelirsin.
dünyanın en büyük acılarından biri. kimisi kutsal bulur ardından bir kelime konuşmaz kimisi şarkılarla yaşatır. o şarkılardan sadece bir tanesi için. sakın rap müzik diye hemen pencereyi kapatmayın unutmayacağınız bir şarkı dinleyeceksiniz.
Dünya bir film,açılır perden. Mutlu son da yok , kaçar hep senden nefret edersin seyircilerden sahnesi gerçek tek oyun ölümdür.
hayyatta ki en değer verdiğin kişi, seni canından çok seven insan, sana herzaman destek veren, sırdaşın, arkadaşının ölmsidir. Düşünmesi bile çileden çıkartır, yokluğu içini yakar.
düşünürken bile gözlerinin dolmasına, tüylerinin diken diken olmasına neden olur. o düşünceyi uzaklaştırmak istersin aklından, mutlu şeyler düşünürsün. annen gelir sonra, sarılır sana. "bi şey yok işte.. o burda.. yanımda" dersin. sonra bi gün yine canın acır, uyuşursun acıdan, bi şey hissetmezsin. gözlerin dolmuş taşmıştır, tüylerin diken diken olmuştur. fark etmezsin bile.. aklına gelmez düşünecek bi şey. kimse de sarılamaz işte sana onun gibi. "bi şey yok" diye teselli edemez kimse seni. biri yoktur çünkü o sırada.. kanın, canın, ruhun yoktur işte...