her insanın karşısına her zaman çıkacak olan yegane sorulardan biri. yalnız ben çok değişik bir çocukluk geçirdiğim için tam olarak cevap veremiyorum. babam, yıllarca evi geçindirmek için yurt dışında çalıştı, çabaladı. hasta oldu, ciğerinde feci bir rahatsızlık var ve sürekli bir öksürme. sigarayla, alkolle alakası yoktur bir de babamın. annem ise, gençliğini bizlerin daha iyi büyümesi ve eğitimi için verdi. şimdi ikisinin hakkını asla ödeyemeyeceğim. o yüzden ikisine beslediğim sevgi, saygı çok büyük, eşit büyüklükte ve bir o kadar da kutsaldır.
benim için anne önceliklidir(hatta abim içinde). baba olgusu ufak yaşlardan itibaren bugüne kadar yok olmuştur denebilir. benim diğer babalar gibi babam olmadıgı için (evet normal değil) böyle düşünmem normal. başına birşey gelmesini istemem tabiki. sonuçta onun ve annemin ürünüyüz.
sonuç olarak anne candır, sırdaştır ,arkadaştır. kahırlarımızı yeri geldiği zaman sinirlerimizi çeken yegane kutsal kişilerdir. eksik olmasınlardır.
ortamı germek için aileye yeni katılan hain yenge tarafından ortaya atılan sorudur, huzursuz eder insanı. o yengenin çocuğuna da aynı ızdırabı çektireceğimiz günler gelir ama yakında. çocukcağızın suçu ne demeyin...
cevabı aslında kesinlikle "ikisini de eşit." olmayan, çocukluk yıllarının bezdirici sorusudur.
cevap aslında hep "annemi"dir. ama çocuk babasına haksızlık etmek istemediğinden olacak doğruyu söylemez.
annesini veya babasını daha çok seven insanın yönelteceği gereksiz sorudur. Zira o kadar çocuk görüyoruz, konuşuyoruz, seviyoruz bizim niye aklımıza gelmiyor böyle bi soru?
çevrenizdeki insanlardan çocukken sıkça duyduğunuz gıcık soru. Annemin biktirdigi yeter uleeeyyn dememe sebep olan
kadim sorudur aynı zamanda. ayirmak istemem ama annem son yillarda agir basmaya basladi. annelik gercekten kutsal. yeri cennet onlarin.
ikisinin yeri çok farklıdır. annemi dersin, sonra bi babam ve oğlum izlersin, yamultur film seni. babamı dersin, kıyaslayamayacağını anlaman için film izlemene bile gerek yoktur.*