--spoiler--
annemin odasına paldır küldür girip onu dürterek uyandırdım. ne var? dedi. emek ege ve özgür buzbaş'ın sunumuyla ''spor gecesi'' hafta içi her akşam 23:45'te ntvspor'da dedim. uyandı ve yüzünü yıkamaya gitti
--spoiler--
bu spoilerden yola çıkarak arkadaşın kafasının güzel olduğunu anlıyoruz.
işleri bitti, yazmak için şimdi vakit
bulabildim. kağıt yine kan oldu. sopayla çok
dayak yedim, yumruklar, 3 puanlar hepsi
güzeldi. ama bıçaklanmanın acısını ilk
defa yaşıyorum sanırım. ilk yazmaya
başladığım günlerde de az daha
bıçaklanıyordum ama hademe
engellemişti sağolsun. babamdan dayak
yemek güzeldi.. sakallı olunca kötü. şunu
farkettim `sizi seven birinin dayak attığını
düşündüğünüzde acıyı fazla
hissetmiyorsun`
not: baba, çok özledim çocukluğumu, 1 yaşında ölen kız kardeşimi, kanserden ölen annemi.. en çok da senin dayaklarını...
Bu nedir amk. O kadar zamandır ağlamayan biriyim şimdi durduramıyorum.
Telefonun ekranı gözyaşı oldu amk yenisini alcak param da yok...
hepsini tek tek yazmanın gereksiz bir yer işgali olacağı, ancak okunmaya değer çok malzemesi olan, yazarının edebi akımlardan güncel hadiselere kadar değişik bir yelpazede bilgi sahibi olduğu su götürmeyen eserdir. yanlız sakın kim gerçek kim hayal tarzı bulmaca çözme işlerine girmeyin, hiç gerek yok, doğrudan hikayenin kahramanının aleminden yayına bağlanın ve seyahate çıkın, pişman olmayacaksınız, garantili...
son zamanlarda okuduğum en ilginç, ahlak sınırlarını zorlayacak diyaloglar olmasına rağmen oldukça zekice kurgulanmış, kimi zaman eğlenceli, kimi zaman dramatik ama bolca kahkaha attıran bir hikaye. inci sözlükten çıkmış olması da ayrıca bir enteresan gelmiştir.
yazarını şukulamamak elde değil.
--spoiler--
sabah kalktım ve 2. kata, firuze teyzelere indim. mevsimler nasıl oluşur? diye sordum, cevap veremedi. çabuk pakize suda soruyor mevsimler nasıl oluşur? dedim. oğlum git sabah sabah diyor.. manyak mıdır nedir amk. insan gibi bir şey soruyoruz neyin havasındasın? şükran teyze kocanla yatıyor diye sinirliysen git hıncını ondan al bana niye patlıyorsun? neyse indim bahçeye baktım ziyalar yok tekrar yukarı çıktım. bahçe dışına tek başıma çıkmama ailem pek sıcak bakmıyor. beni düşünerek böyle söylediklerini bildiğimden ben de pek diretmiyorum bu konuda. neyse odama çıkınca eti cinlerimin bittiğini farkettim ve babamı uyandırmaya karar verdim. ''salim kalk bak kaç oldu.'' dedim belki annem sanır da hemen uyanır diye. arada böyle zekiliklerim vardır. insanları aklımın labirentine sokar, orada kaybolmalarını sağlarım. baktım uyanmıyor kelinden öptüm ve baba uyan eti cinlerim bitmiş dedim. bu kez açtı gözlerini ne var oğlum? diyor. 40 kere mi söyleyecez bir şeyi amk. eti cinlerim bitmiş baba kalk al da gel dedim. hamalın mıyım lan oç? bu saat ne? 7 buçukta adam mı kaldırılır? diyor. amk bütün derdi benle ibnenin. mutlu olmayım diye elinden geleni yapıyor.
--spoiler--
Çok farklı bir tarzı olan, bir inci sözlük hikayesi. Ilk okumaya başladığınız zaman, bu ne lan adam annesinin,bacısının hakkında böyle konuşur mu diye sormadan edemezdiniz....
zeki ve akıcı bir dille anlatılmış inci sözlük hikayesi, bir şizofrenin günlüğü. küfürler öyle güzel kullanılmış ki bıktırmıyor, içinde öyle akıllıca espriler detaylar var ki her okunduğunda keyif veriyor. 3 sene bundan önce okumuştum, yine okudum ve duygulandım. incinin capsleri bir, bu hikaye iki.
(bkz: önder açıkbaş nasıl ünlü oldu) sorusunu zihinlere yerleştiren efsane hikaye. kahramanın böyle zekilikleri vardır, kimsenin fark etmediği belirgin mantıksızlıkları insanların yüzüne tokat gibi indirir.