annelik

    9.
  1. kutsallıgı bir yana, none' nin yazdıgı gibi * dunyanın en zor islerinden biridir.

    her kadının harcı degildir annelik. bir yetkinlik, kocaman bir yurek, cesaret ve sakin duru bir ruh ister. anne olabilmek ve anneligi yapabilmek icin bunlar sarttır.

    sabahın korunde uykudan feragat edip aglayan bebegi yara olmus gogus uclarına ragmen emzirmektir. bebek elini yarı acık gozlerle annenin diger gogsune koydugu anda bebege bakıp acı cekmemek, canımmm demektir. her kadın emziremez ayrıca. bazıları var ki gogus sekillerinin bozulacagından korkuyor, acıyoruz onlara.

    bebegin kakasını surekli kontrol etmektir. akıskan mı, rengi aynı mı, kokusu nasıl bunları cok iyi bilmektir. hatta bazı zaman bebek kaka yapsın diye dua etmektir.

    surekli bir endiseyi goze almaktır. acaba disi neden hala cıkmadı, acaba yurume sekli normal mi, acaba ona iyi bakabiliyor muyum, acaba gazı tam cıktı mı vs. vs. bunları saatlerce dusunmek ve bu arada sakin kalabimektir.

    vicdan azabının en dibidir. oyle boyle degil, dibin dibi. annenin kendisine ayırdıgı her vakitte bebege karsı gorevlerini tam yerine getirip getirmedigini sorgulamanın en acıtanıdır.

    iyi bir hayatı olan cocuk dogurmak dısında da birseyler yapabilen kadınların en mutlu oldugu, en ayrıcalıklı hissettigi bir alandır annelik. beraberliklerine ekstra bir renk katar. ortak paydalar altında, ortak degerler cercevesinde bir cocuk yetistirmek, anneligi goze almak kolay degildir. ayrıcalıklıdır.

    dogustan annelik duygusundan yoksun olan ve kendini mutlu olduguna inandıran kadınların anlayamayacagı bir seydir. onlar birey olma yolunda ilerlemeye devam etsinler, ureyemeyecek yasta oldukları icin kendilerini avutsunlar ve kedileri ile vakit gecirsinler. zaten beceremezler anneligi. olsa olsa kedi sahibi olurlar, saygı duyamıyoruz, cunku acıyoruz. yazık.
    10 ...
  2. 47.
  3. türk kızlarının en büyük hayalidir. anne olsunlar, böyle bıcır bıcır çocukları koşuştursun etraflarında, onlara güzel kıyafetler alıp süslesinler, onlarla ilgilensinler... çünkü annelik budur ve tüm bunlar "en" halini alan hayalin detaylarıdır.

    şimdi sorun da burada başlıyor. bir de türk kızlarının/kadınlarının en büyük sıkıntılarından biri olan kadınlığının farkına varamaması, bu hayalin bir sonucudur nitekim. çünkü kızlar annelik hayaliyle yaşamlarına yön verirken -aslında daha çok başkaları tarafından yaşamları şekillendirilirken- anneliğin kadın olmanın üstünde bir şey olduğunu sanarak, cinsiyetinin gereğini unutuyorlar.

    evet, türk kızları kadınlığın ne demek olduğunu bilmiyor!

    ve buna rağmen, yani en büyük hayali anne olmakken, yine de bu ülkede kadınlığını yaşayamadıklarından dem vurabiliyorlar. hayret doğrusu! size diyorum türk kızları! hem kadın hem anne olabilirsiniz. ama seçiminizi daha küçük bir çocukken oyuncak bebeğinize annelik yaparak, bebeği bir anne gibi emzirerek, bezini değiştirerek belirliyorsunuz. anne olma hayalleriniz sebebiyle kadın olduğunuzu unutuyorsunuz. ve buna rağmen erkeklerin anne olduktan sonra sizi kadın olarak görmesini bekleyebiliyorsunuz. görmediğinde de, kabahati erkeklerde buluyorsunuz. bu saçmalık işte. önce kadın olduğunuzu unutmamalısınız ve ardından anneliğin bir kadınlık ödülü olduğunu. ancak o zaman istediğiniz şekilde mutlu bir kadın olabilirsiniz. benden söylemesi.
    9 ...
  4. 12.
  5. toplum oluşturmak zordur, devamlılığını sağlamak daha da zor. doğa doğurma işini kadına verince, toplumun devamlılığını hedefleyenler kadını biçimlendirme işini çağlar boyunca farklı şekillerde ele aldılar.

    toplumun bekaası için üstlenilecek her işi "kutsal" sözcüğünün fanusu altına koymak en bilindik tuzaktır. Sorgulatmazlar, elletmezler, üzerinde düşündürtmezler, düşünenlerin konuşmalarına da izin vermezler. Bir şeye "kutsal" dendi mi sular akmaz olur. Eksiğini gediğini konuşmaya kalkanlar kutsala saldırmış şeytana tapanlar safına geçer, dışlanmayı peşinen kabul etmek zorunda kalır.

    Annelik de böyle bir konudur. "Kadın" tek başına bir kelimeyken görmediği saygıyı "anne" iken görür. Kadın sokakta dövülebilir, köhne mekanlarda üçotuza satılabilirken anne'ye küfür etmek cinayet sebebi olur. Çünkü toplumu ilgilendiren kadının kimliği değil, toplumun devamlılığını sağlayacak "üretim" mekanizması oluşudur.

    Kadın da yüzyıllardır süren bu formatlanmaya karşı duramamış belli ki. Kadınken göremediği saygıyı elde etmek için istese de istemese de, becerebilse de beceremese de anneliğe soyunmuş.

    Çocuk anne-baba işidir. Ama erkek kendi görevlerinden feragat ettiğinde "şerefsiz" damgası yemez pek. "iyi baba" şans işiymiş gibi kabul edilir. ama çocuk doğurup da "annelik" işini beceremeyen kadın orospudur, üveydir, hayvandır.

    hele anne olmayı düşünmeyen kadın bireylik yolunda yanılsamalara kapılmış zavallıdır, en fazla kedisi olur onların, saygı da duyulmazlar. Bütün işbirlikçilerin acımasızlığıyla, en çok kendi hemcinslerinin saldırısına uğrarlar.

    Oysa çocuk sahibi olmak ciddi bir iştir. Bağlanacak bir şey arayan, kendini bütün hissetmek için onu koşulsuz sevecek bir çocuğa ihtiyaç duyan kadınlara göre değildir. Doğurduğunun ondan bağımsız, tek başına bir insan olduğunu "fark"etmeyen kadınların yetiştireceği çocukların doldurduğu dünyanın halini kanıt olarak sunuyorum sayın jüri.

    Doğurmak sadece bir tercihtir. ve kadını kutsal hale getirmez, doğurduğunuz bir peygamber değilse.
    8 ...
  6. 86.
  7. Bazıları senelerce bir yavrusu olsun diye uğraşır, doktorlar, türbeler dolaşır, bazıları da ya sokağa atar, ya da böyle döver işte el kadar bebekleri.
    7 ...
  8. 77.
  9. Herkesin yapabileceği bir şey değildir çünkü çocuk doğurmak anne olmaya yeten bir eylem değildir. Belki herkes biyolojik olarak anne olur ama gerçekten anne olamaz.
    6 ...
  10. 54.
  11. "meğer annem haklıymış" demeye başlamaktır daha öğrendiğin ilk dakikadan itibaren.
    7 ...
  12. 88.
  13. nazan bekiroğlu'nun "la" romanında şöyle bir bölüm vardır annelik duygusuyla ilgili:

    " o ikisinin cennetten çıkışıyla birlikte bütün bir insan soyunun önünde cennet yolu açıldı. hayret! bu çıkış, daha çok insan cennete girsin diye mi, düşünemediler bile.
    ve her kovulan ya da kopan telaş içinde bir şey alıyor ya yanına. onlar da bu hatıra hikayesinden yanlarına bir şeyler almak istediler. insan olan yanına neyi alabilirdi? beraberinde neyi götürebilirdi?

    üç şey seçtiler cennetten çıkarmak için:
    bir: kelimeler
    iki: aşk
    üç: annelik duygusu

    kelimeleri adem yanına aldı, annelik duygusunu taşımak havva'ya kaldı.
    ama aşk çok ağırdı.
    ikisinin de, aşkı tek başına taşıması mümkün olmayınca, ikisinin zembili de aşkı bir başına kaldıramayınca, bölüştüler yükü. yarısını adem sırtlandı, aşkın yarısı havva'ya kaldı.

    öyle sert düştüler ki dünyaya, bu fenaya, adem'in dizlerinin bağı çözüldü, ciğerleri yandı. nutku tutuldu. üçüncü defa, bildiği kelimelerin hepsini önce unuttu. sonra bir kısmını hatırladıysa da o bir kısmını kıyamate değin unuttu.

    aşk? daha yollarda sakin durmamıştı bir türlü. kabına sığmamıştı. bir yarısı yollarda kayboldu. getirebildikleri ancak öbür yarısıydı.

    o gün bu gün yeryüzü kelimeleri yetersiz, aşk bu dünyada kusurlu!

    annelik duygusu?
    havva'nın cennet duygusu.
    gönül evinde, kadın bedeninde, tastamam duruyordu."
    6 ...
  14. 83.
  15. Doğurmakla olunmayan vasıftır.
    6 ...
  16. 80.
  17. öncesindeki bütün klişe lafları, hadi canım sen de dediğin mottoları daha sonrasında sana da yaşatan durumdur.
    doğumdan sonra ki adına lohusalik deniyor, benim için zor geçen dönemdi. 3 ay eşimden ayrı uyumak resmen ona hasret kalmak, lanet olası sezaryen dikişleri yüzünden bebeğin bakımının zorluğu, uykusuzluk vs tam anlamıyla hissedemëdim. insan anne olunca direkt o duygulara giremiyormus. makine değiliz neticede. hele benim gibi bebeğin bakımını kolay kolay başkasına bırakmak istemeyen yeni anneler daha da bunalıma giriyor. sebebi de bebeği esirgedigimden, kıskandıgimdan değil bir an önce alışmam lazım kafası yüzünden kendi işimi kendim zorlastirdim.
    5 ayı geçti. daha yeni yeni kendime geliyorum. bebekle tatile gidememek, hala evde tosuncuk kıvamında löp löp gezmek, facebooktan arkadaşlarınin bebeksiz ve çılgınca yaptığı tatilleri gördükçe evet sinirlerim bozuluyor.
    ama bambaşka. içini sıkıntı kaplamisken bir gülüyor ya tamam orda bitiyor her şey. ne kadar klişe bir laf değil mi ama aynen öyle oluyormus. yanında sessiz kalmaya bile kıyamiyorum. saksı mi bu bebek sıkılmasın bir şeyler anlatayım diyorsun. kusuyor ya üzerine. kus annem rahatla diyorsun. ıkınirken televizyonun sesini kapatıyorum ki dinlemek için o bile çok tatlı çünkü. Birt yapıyor işimi gücümu bırakıp burnumu dayıyorum. kokunun güzelliği yüzünden salya bırakıyorum. boynunun altı ter kokuyor. Dünyanın en güzel parfümü sanki.
    dün midesi bulandı. tam bulantı geldiği sırada anladım yüzünden bebek acı çekti resmen. O an dünya başıma yıkıldı. bebeğimin canı yandı ve ben yabancı gibi uzaktan sadece baktım. işte hemen dua ettim, ne acıymis. Allah kimsenin evladına dert keder vermesin dedim. mide bulantısı ne ki. bazı bebekler var hasta doğuyor. ilk doğduğu gunden şanslı ise büyüyene kadar annesine babasına cehennemi yaşatıyor. Allah bütün hasta bebeklere çocuklara gençlere şifa versin. kimseye evladının acısını yaşatmasin.
    4 ...
  18. 3.
  19. erkeklerin hayatlarının hiç bir döneminde yaşayamayacağı veya nasıl bi kavram olduğunu öğrenemeyeceği kavram...
    bence bu kavramı yaşamak yüce allah'ın bayanlara bi lutfu olsa gerek..
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük