eskiden, daha sabah kahvaltısında biz doymuşken akşama ne pişireyim diyen annenin sorusudur. sanırsam biz ; aman anne çok tokuz hiçbişey pişirme diyelim diye o zamanda soruyodu..
öylesine sorulur. genelde cevap olarak verilen bütün yemeklere o çok zor, o malzeme evde yok gibi bahaneler bulunur. sonuçta akşama yine kurufasülye, pilav yersiniz. (bkz: yersen)
sparrow un annesi:bugün ne yapıyım?tavuk mu,makarna mı,taze fasulye mi?
sparrow:hangisi kolaysa.
s.a:söyle bişiler.
s:makarna.
s.a:hamur mu yiceksin,biraz da sebze ye,fasulye yapalım.
ee,niye soruyonki o zmn?
- ee akşama ne yapayım?
+ köfte.
- kızım daha yeni yedik köfte
+ makarna.
- kızım daha yeni yedik makarna.
+ kabak patlıcan falan kızart.
- kızım onu da yeni yaptık
+..
-k...
sonuç olarak annenin yaptırmak isteyeceği şeye kadar gider.
-ne pişireyim?
*sen bilirsin.
-ya söyle bi şey, ne demek sen bilirsin?
*sen bilirsin ya.
-allah allah. söyle hadi.
*mantı.
-uğraşamam şimdi. makarna yapayım ye iki dakka.
*sen bilirsin.
bunu soran annenin kafasında akşama pişireceği yemek muhakkak bellidir. örneğin;
+ bu akşam ne pişireyim oğlum?
- türlü olsa yerdim be annem.
+ türlü'mü yapayım oğlum?
- eh zahmet olmassa.
+ eminsin yani?
- evet evet türlü king.
... akşam olur ve annemizin kafasındaki yemekte gün yüzüne çıkar;
- anne yemekte ne var.
+ istediğin türlü'yü ve çok sevdiğin taze lahana yaptım oğlum.
haklı bir sorudur. bilenler bilir. hergün 2 öğün yemek tüketilen bir evse eğer yapılacak yemek bulmak çok zordur. en azından ev ahalisinden biri bir fikir verirse, malzemeler de varsa evde sorun kalmaz.
muhtemelen çocuk bilgisayarın başında olduğu için ve soruyu düşünmeden yanıtladığı için "fark etmez" demiştir. sonucunda:
"yeaaaa anne niye pattes yaptın yeaaa"
"e olm, yapim mi dedim, sen de yap dedin"
"ni zaman didim hacı?"
anne her yaşta annedir, çocuğun ellisinde bile çocuk olduğu gibi..
bilhassa hasta yatığında canın hiçbir şey çekmezken, annen senin boğazından iki lokma geçsin için kendini paralar ya, işte bu soru o zaman her zamankinden daha bi şefkat kokar..
bizim çocukluğumuzun favori hasta yiyeceği muzdu, pahalı ve lükstü o zamanlar.
belki de bu yüzden o kadar lezzetliydi..
üniversite öğrencisi olunca bu sorunun ne kadar gerekli ve bir süre sonra insanın ne kadar çaresiz olduğunu çok iyi anlıyorsunuz. akşama ne yemek yapacağım sorusu gerçekten büyük bir problem. ama annem bu işin suyunu çıkartır durumda. daha sabah kahvaltısında akşama ne pişireyim diye sorarsanız haklı olarak tepkiyle karşılaşırsınız. kısacası zordur zor.
Ne pisireyim diye sorup, yine kendi bildigini ve istedigini yapan annedir. Ne diye sorar o da anlasilmamistir? Candir o; keyfi, nesesi ve sagligi yerinde olsunda, istedigini pisirsin.
aldığı 'patates kızartması' cevabı sonucu
- hay zıkkım olaydı. kızartma kızartma bıktım ya, kanser olacan yakındaa! der ve muhtemelen kıyamaz ve yapar.
-bugün ne yemek yapayım?
+bilmem ne istiyorsan onu yap.
- bıktım valla bu yemek derdinden söyle bir şey işte
+ne malzeme var, seçeneklerim neler
- kereviz var bir de bezelye
+tamam o zaman kereviz olsun
annem mutfakta kerevizleri soyuyor bende su içmek için mutfağa girdim
annem: aslında ben kıymalı bezelye yemeği yapacaktım ama sen kereviz istedin işte
- bir daha ki sefere bana zıkkımın pekini yap anne ondan istiyorum.
bilhassa daha yeni kahvaltıdan kalkmışken "akşama ne pişireyim" şeklinde gelen sorudur. "bilmiyorum ne pişirirsen pişir" cevabı hiç hoş karşılanmaz, akşama yemeksiz kalabilirsiniz ve "neden yemek yok" dediğinizde "ne pişireceğimi bilemedim" cevabını alabilirsiniz.