yılmaz özdil in yazısı okunur, boğaza bir şey düğümlenir-yutkunamaz ve çocukluğunuz üzerinize bir ağırlık olarak çöker.
anne-baba hep eleştirilir.
her işe karışması, çok konuşmaları, baskıları.
fakat; zaman geçip, bireysel-aile-sosyal sorumluluklarımız omuzlarımıza binince ve zaman bize kendini hatırlatınca; anne-babanın "hayatı kullanma kılavuzu" olduğunu görüyoruz.
gençlik yılları, yeni alınan bir elektronik alet sevinci-kurcalama güdüsü ile geçtiği için ileride deformasyon-yanlış kullanım ile ortaya çıkacak bir sorunda başvuracağımız kullanma kılavuzuna dikkat etmiyoruz-okumuyoruz.
anne, çok uzaklarda.
özlenir.
biz erkekler bazen; bu özlemimizi eş ile gideririz. eşin dizine her yatıldığında okşanan başınız-saçınız ile anne akla gelir.
sigara için verilen öğütler, evde ayağa giyilmeyen terlikler ya da balkonda kış günlerinde içilen sigara sırasında üşüme diye üzerinizde olanlar yüzünden.
eş e minnet duyulur.
fakat; ana gibi yar olmuyor.
yılmaz özdil in yazısı;
"Anne,
Başım ağrıyo yav...
- Saçın ıslak ıslak çıktın ondan.
- Başım dönüyo...
- E bi şey yemiyorsun, açlıktan.
Anam ilkokul mezunuydu.
Ama, doktordu.
Popoma fitil sokan tek kadın.
Eczacıydı aynı zamanda...
- Gözüm morardı.
- Gel, patates basayım.
- Kepeklerim çoğaldı.
- Otur, zeytinyağı süreyim.
- Arpacık çıktı galiba.
- Yum, sarımsak değdireyim.
Hemşireydi...
- Öfff, terledim be.
- Dur, sırtına havlu sokayım.
Röntgen mütehassısıydı...
- Öhh-höööaa!
- içme şu zıkkımı.
Bebekken, anestezi uzmanıydı...
- Dandini dandini dastaaana.
Bi ara sünnetçiydi...
- Çıkar, pansuman yapıcam.
Ürologdu...
- Çişin niye sarı bakiiim?
Fizyoterapistti...
- Dizim ağrıyor.
- Benim de belim ağrıyor, geçer.
Diyetisyendi...
- Mis gibi türlü yaptım, sakın sokakta burger filan yiyip gelme, kola da içme!
Cildiyeciydi...
- Sırtımda sivilce çıktı.
- Çikolata yeme.
Laboranttı...
- Burnum akıyor.
- Ben şimdi sana bi ada çayı kaynatayım, rezene, bal, limon,
tarçınla zencefili de ılık ılık iç, sırtına rakıyla aspirini karıştırıp sürelim,
uyu, uyan, sabaha bi şeyin kalmaz.
Psikiyatrdı...
- Nen var oğlum?
- Bi şeyim yok.
- Var var, canın sıkkın.
- Yav bırak, iyiyim.
- Yok yok, bilirim ben.
- Anne delirtme insanı!
- Bak gördün mü?
- Neyi gördüm mü?
- Sinirlerin bozuk senin.
Genetikçiydi...
- Babana çektin sen, o da sinirli, bütün kötü huylarını ondan almışın zaten.
Veterinerdi...
- Anne, bu sene Anneler Günü’nde babama Viagra hediye etmeyi düşünüyorum, bu iyiliğimi unutma.
- Defol, terbiyesiz hayvan!
Hastasıydım...
Hastaydım ona.
iyi bakın onlara."