o sabah kalktığınız da dünyaya başka bakarsınız. abdestinizi alıp, mezarı başına gidersiniz. önce sanki anneniz karşınız da sapasağlam gibi onunla dertleşirsiniz. anneler gününü kutlarsınız. sonra mezarı başında ki yabani otları temizleyip, sularsınız. en sonun da dua okuyup, ben yine geleceğim annecim diyip arkanıza baka baka oradan uzaklaşırsınız. ayaklarınız ters ters gider. aslında gitmek istemezsiniz. en sonun da tekrar geri dönüp kendinizi koyverirsiniz. hıçkırıklarla annenizi ne kadar özlediğinizi annenize anlatırsınız. bütün gününüz orada geçer. akşam vakti eve gelince annenizin bir resmini alıp sadece resme kitlenip annenizle geçirdiğiniz o güzel günlere dalarsınız. ah be sözlük allah kimseye yaşatmısın çok acı bir olay.
hele küçük kuzenlerim gibi anneler gününde annesini kaybeden bir insan olmak daha zordur heralde.
annelerini kaybettiklerinde birisi 2 yaşında diğeri 8 yaşındaydı. büyük olan daha şanslı tabi. en azından zor da olsa annesini hatırlayacak...
her anneler gününde mezar üstüne gitmek..
her anneler gününde annenin öldüğünü tekrar hatırlamak ve üzülmek, yine üzülmek.
3 kuruşluk çıkar uğruna bu saçma günleri çıkaranlara lanet olsun.
insan kendini boşlukta hisseder, hiç bir şey düşünmek istemez. sonra üzgün bir biçimde nete girer ve "annelere özel çiçek" reklamları görür, sonra öfkeyle salona gider, tv açar ve gördüğü o reklamdada "bir pırlanta alın" reklamı görür. artık dayanamaz taş üstünde ki taşı kırıcak kadar hüzünle dolar. bir şeylere anlam vermeye çalışır, sonra oturup boynu bükük bir şekilde "neden ben" laflarını sayar, ağlar, üzülür, ağlatır...
hep düşünmüşümdür.bu kadar reklam yapılıyor,hediyeler,çiçekler.tasası daha 2 hafta önceden başlıyor.şekilcilik diz boyu..ya annesi olmayanlar? 5 kişinin cebine 5 kuruş girecek diye o insanları boynu bükük bırakmak ne kadar etik,ne kadar doğru?inşallah allah kimseye böyle bir şey yaşatmaz..
sırf insanların cebi dolacak diye çıkarılan bu özel günlere lanet olsun..bir çok arkadasım dostum bu yüzden boynu bükük geçiriyor bu günleri.ne diyeceğimi bile şaşırdım..
eger cok küçük yaşlarda kaybetti iseniz size annelik yapmaya calısan herkesi aramak zorunda hissedersiniz bu yokluğu giderecekmiş ümidi ile sırasıyla baslarsınız
ablalarınız halanız teyzeleriniz herbirini tek tek ararsınız ama ona ulasamak onla beraber bi anneler günü yaşayamamak üzüntüsü sğrekli derinleşir.
bir aydır anneler günü ile ilgili reklamlar insanların gözüne sokuluyor kimsenin umrunda değil annesiz çocuklar çocuklarını kaybeden anneler sadece rekabet ve çıkar uğruna duygular suistimal ediliyor.annesinden uzak olan insan bile bugün onunla konuşurken gözleri dolmuş ve ağlamamak için kendini zor tutmuş telefonu kapatmasıyla gözyaşlarına boğulması bir olmuşken onun bir daha sesini bile duyamamak hayatta yaşanabilecek en büyük acılardan biridir.tanrı hiçbir çocuğu annesisiz hiçbir anneyi çocuğundan ayrı bırakmasın ve artık şu özel günlerin ticarete dökülmesi sona ersin.
beter bir durumdur. hele ki paranız yoksa annenize yapableceğiniz en güzel jest, kendinizi aratıp telefonu açar açmaz "benim annem güzel annem beni al kollarına...." diye mırıldanıp gönlünü almaya çalışmaktır.
onun kaybının hissedilmesi birde olay çok yeniyse hayatı sorgulatır. hayatın düzenin gereği olduğunu mantık olarak bilsede içindeki çok ince yerlerin sızlamasıdır. bunu kadınlar ve erkekler kendileri açısından faklı şekilde tepkilerle dışa verirler. bunun çok farklı nedenlerinin aslı o kişinin hayatınızdaki rolüdür.
annenin önemi ve kaybetmenin yaşattıkları:
annenin kaybı iki cins açısındanda çok zordur.**erkek~ bu kayıbın yaşı çok önemli olsada erkekler üzerinde fark edemediklerleri içsel güven duygusunun kaybı daha çok yaşanır.bu genelleme olmasada, bunun çok yaşanması toplumsal yapımız açısından önemlidir. Bir erkek çocuğunun öğrenmesi gereken ilk dersler yakınlık, güven, sıcaklık ve şefkat anne tarafından verilir. bunların tam alınmaması durumuda terkedilmişlik hissinin bunu kapatmak adına huzursuz veya saldırganlık. eğer tumüyle güvensiz hissetiğinde tümüyle içine kapanma olarak görülür. ergenliğe girdiğinde anne çok önemlidir. babaya çok özensede onun işkolik olabilmesi yada dışa yönelik yapısını oğluna gösteremesiden dolayı onu annenin bir şekilde kendine güveninin gelişmesi açısından desteklemesi gerekir. bir anne erkek çocuğunun geleceğini çizer. bunun en vurucu örneği suç işleyen kişilerde yapılan araştırmalarda annenin sessiz ve pasif yapısı ile oğlunu koruyamaması, ilgiyi, şefkati ve takdir duygusunu hissetiremesindendir. kız çocuğu güveni babasından oğlan annesinden alır.
Yetişkinler olduklarında bireyler cinsiyete göre çocuklara daha farklı davranma eğilimindedirler. Erkek çocuklara genellikle daha sert davranılır. Kız çocuklara ise daha çok sarılınır. Bebekliklerinde erkeklerle daha az konuşulur. Erkek çocuk anneleri kızlarına göre oğullarını daha rahat hırpalarlar. bu onu erkek olarak yetiştirmek için yaptıklarını düşündükleri olgudur. bu davranşın bağımsız olarak yetiştirilmeye çalışan erkeğin ilerde annesini aynı şekilde yıpratmasını da sağlar. fakat bu korkunç görünsede ikisi arasında sevginin ve anlayışın ölçüsünü genişletir. anneneye sergilenen bu tutum erkeğin onun kaybında, daha çok sesileşmesini ve güven duygusunu daha çok kaybetmesini getirir.
kadınlar çok daha farklı yaşar bu acıyı. anneyi erken yaşta kaybetmesi durumunda babasından sorumlu olduğunu ve annesi ailesi nasıl baktığını anımsarsa onu iç güdü olarak benimser. ilerde ise birlikte yaşadığı kişilere bağımlılık yada tam tersi bu olayı red edip kendine çok farklı bir yol çizebilir.