anneannenin ölmesi

entry114 galeri1
    38.
  1. benim anneannem ben doğmadan , annem dört yaşındayken ölmüş. o sevgiyi hiç tatmadım. ama kızım doya doya yaşıyor. ben çok mutlu oluyorum.
    2 ...
  2. 37.
  3. her insan'ın kötü etkilenmesine sebep olan özünde doğanın bir gereği olan durum.
    1 ...
  4. 36.
  5. Gün itibariyle yaşadığım durum. Gelinlerine aliye rona, torunlarına adile naşit sefkatinde yaklaşırdı. Dedeme ve gelinlerine çok çektirdi rahmetli. içimde eskisi gibi bir burukluk yok.
    2 ...
  6. 35.
  7. Hayda! 6 yıl olmuş biz ayrılalı Hamdiyanım. 2190 dünya günü; artığını da eklersen 1 buçuk gün daha. 52560 hayat saati; artığını da eklersen 36 saat daha. 3.153.600 kainat dakikası; artığını da eklersen 2160 dakika daha. Hesabı uzatabilirim Hamdiyanım. Uzatamadığım tek şey seninle geçen zaman artık. Şimdi, "dilerim hesap gününde bir orta kahve daha içecek molamız olur" diye umutlanıyorum. Ve akıyor zaman beni sana getirmek üzere. Nur içinde yat gülüm; pek de erken giden annemin anası, annelerin annesi. Anneannem.
    4 ...
  8. 34.
  9. siz daha çok küçükken, ölüm denilen gerçeği anlamaktan çok uzakken ve hatta daha anneannenizi bile hatırlamıyorken soğuk bir kış günü gerçekleşmiş olan hadisedir. annenizin gözyaşları aklınıza gelir her kış.
    1 ...
  10. 33.
  11. 32.
  12. 31.
  13. psikopat bir dedenin ardından zorla almanya'da tatile sürüklenmiş ve burada astım krizi esnasında merdivenlerden yuvarlanarak ölmüşse, dedenizden ve kirli havası sebebiyle almanya'dan nefret etmenize yol açabilir.
    2 ...
  14. 30.
  15. dünyanın en muhteşem doğa olayıdır.
    2 ...
  16. 29.
  17. anneannesi, hayatının en değerli varlıklarından biriyse eğer, o kişinin bir daha eskisi gibi olamamasını garanti eden yıkıcı, ezici ve hayata karşı buruklaştıran olay.

    etrafa sahte gülücükler saçıyorum. saçma salak laflarla eğleniyorum bazen. sonra tam gülerken gözleri, gülüşü, sarılışı, koklayışı ve sevgi sözcükleri geliyor aklıma tüm canlılığıyla. sanki yanımdaymış gibi... yani sanki hala büyük sevgisini, bedenen de yanımda hissediyorum onun. sonra sarılmak istiyorum. kokusunu içime çekmek istiyorum. yok.

    elimi uzatsam yoksun. dokunamıyorum. sarılamıyorum. kucağına oturamıyorum artık. bu acıyı, ancak yaşayan bilir. başka kimseler beni anlayamaz. o içimdeki koyu boşluğu hiçbi şey dolduramıyor. hep öyle yarık kalacak o kısım. yaralı bereli. hiç iyileşmeyecek bi yara gibi o gittiğinden beri.

    sonsuz bir mutsuzluk hali. mutlu zannediyorlar. her şey yolunda sanki. bok yolunda... anneannem yok lan. nasıl yolunda olabilir ki her şey? hem de her şey. hiçbi şey yolunda değil iken her şeyi nasıl süsleyip püsleyip bu karmaşık oyuna dahil edebilirim ki? beni gelinlikle bile göremedi. en büyük hayaliydi. belki bigün evlenirsem belki görür. belki gelinlik yerine başka bi beyazla gelirim. öyle görür. belki kefenimle gelirim. belki o zaman yine eskisi gibi mutlu olurum gerçekten.

    ben aslında, bunu kendime bile itiraf etmek zor olsa da, anneannem öldüğünde öldüm ve gömmeyi unuttular.
    2 ...
  18. 28.
  19. hayat denen bu karmaşa içerisinde ölüme bir adım daha yaklaştığınızın ve allah sıralı ölüm verirse önce annenizin sonra da sizin öleceğinizin küçük bir habercisi olarak size panik yaptırası, bencilce bir eylemdir. bu kadar çabuk ölünmemeli...
    1 ...
  20. 27.
  21. üzücü olurdu eğer bu kadar kötü durumda olmasaydı hayattan yaşarken bu kadar kopmasaydı. ölümün sıralı olabileceğini en azından ailemize yaşatabilseydi.
    ölüm bazen bekleniyor bazen isteniyor keşke dedirtebiliyor. işte böyle birşey.
    2 ...
  22. 26.
  23. yaşadığım olaydır.
    öldüğünü bana hemen söylememişlerdi.sınav haftamdı.evde yalnız olduğum için gelen telefonlarda baş sağlıklarının hepsine hayır!benim anneannem ölmedi!değip telefonu kapatıyordum.belki inanmak istemiyordum belkide 13 yaşın verdiği saflıktı.öğrendiğimde ise acısız bir ölüm yaşadığı için kendimi teselli edebiliyordum ama annemi ilk defa bitik,yenik bir halde görmek beni yerle bir etmişti.ağzından tek bir söz bile çıkmıyordu.bazen yanında o halini görüp ağlamamak için kendimi sıktığım,nefes almadığım ve yutkunmadığım zamanlar bile oluyordu.odama çekilir sessizce gözyaşı dökerdim.
    tabi yıllar geçtikçe bile ne zaman anneanne en sevdiği türkü,film yada söylediği bir söz anılsa sanki insanın içinden bir parça koparılıyor gibiydi.
    hala orda burda anneannesine kötü davranan bir çocuk,bir yetişkin görsem onları öldüresim geliyor.kendime yediremiyorum o yaşlı insanların gördüğü muameleyi.
    2 ...
  24. 25.
  25. ölümünün hayatın en önemli gerçeğini olduğunu bana yine anneannem öğretmişti, kendi ölümüyle. diğer bir çok şey gibi.
    4 ...
  26. 24.
  27. (bkz: Allah uzun ömür bahşetsin)

    üzücü bi durumdur. artık evinizde size her zaman canım diyen , sizi ananıza babanıza karşı her daim savunan kimsenin yokluğunu farketmeniz durumudur ne yazık ki
    2 ...
  28. 23.
  29. 22.
  30. bahar kokulu yeşil elbiseli kadın;
    hayatımın 60lı yaşlarında nasıl bir kadın olacağımın kopyası. beynim hiç birşey üretmiyor şimdi. dedemin ölümünün acılarını saramamıştım henüz. ona birşey olursa ölürüm diyordum, her gece rüyamda senin ölümünü görüyordum. sen ise her döndüğümde yaşadığım şehre beni binbir çeşit yemekle kapılarda bekliyordun. kapıdan girerken mis kokun geliyordu burnuma aynı tazelikte. korkuyordum.
    ve sonra,
    döndüm tekrar şehrime bir sabah. büyük kızının senin için çok hasta demesi beni derinden yaraladı. çantamı çıkarmadan yanına koştum. üşüyordun meleğim... ayaklarına sarıldım. bak dedim saçlarım istediğin gibi sevdiğim kıvırcık aynı eskisi gibi... senin gençliğin gibi... gülümsedin.
    iyileşecek diyordum içimden yine gelecek her bahar hastalanırdı eskiden... yine öyle bu diyordum. sadece biraz daha yaşlı.
    ertesi gün,
    bahar çiçekleri açmıştı senin sevdiğin gibi fesleğenler vardı balkonunda. sana geldik. nefes alamıyordun. korktum. ellerini elime alıp öptüm sevdim. fesleğen kokuyordun belki de leylak kolanyası yine eskisi gibi. hissedemedim sızısından burnumun... ne zaman gideceksin diyordun sürekli abin geldi sen gideceksin. gelicem meleğim dedim sana yazın hep beraberiz gezeriz yine sevdiğin gibi deniz havası alırız. ağlamamak için dudaklarımı kanattım. üzülme istedim. küçük kızın seninleydi o gece. gitmeden önce dedin ki: ''sabah nasıl olcak?'' el salladın bize uyudun sonra derince. kapıdan çıkarken uyandırmayayım diye seni öpmek istemedim. dayanamadım eğildim güzel yanağından öptüm. gözlerini açıp güldün bana. gittim.
    sabah ezanı içimi rahatlatmadı bu kez. annem uyandırıyordu yoğun bakıma alınmışsın. geldiler yanına bir saat sonra da ben geldim. herkes suskun. güzel kokular yok bahçede... hani şu dedemi babamı alan bahçe deil mi bu? annemin sözleriyle lanet ettim bahara, bahçeye...
    eşarbını seni yıkayan teyzenin elinden aldım. boynuma taktım bütün gün. acıkmış gibi bir boşluk vardı içimde yemek istemiyordu canım hiç bir yemek...
    uzaklaştım evimden geldim uzaklara açtım çantamı senin eşyalarını vermeden başkalarına aldım sabah bikaçını...
    kokusu aynı koku beden ölürde koku kalır mı dedim içimden?.. yüreğimin içinde lavlar akıyor yavaş yavaş ... acıyla gülümsüyorum.
    bende senin gibi yeşili çok seviyorum ve artık bir o kadar nefret ediyorum. nefes alamıyorum annem... dayanamıyorum!..
    ne zaman geleceksin demiştin ya... çok kalamam ağır aksak geliyorum.
    5 ...
  31. 21.
  32. ölünün arkasından ağlanmazmış çünkü öldüğü gün onun kurtuluş günüdür.*
    2 ...
  33. 20.
  34. Hastalığı süresince 2 yılı birlikte geçirmişseniz , onu anneniz kadar seviyorsanız , tatilde sizden uzakta isminizi sayıklayarak gözlerini kapatmışsa hayata dayanması zor bir olaydır. onu her düşündüğünüzde öldüğünü öğrendiğiniz zaman aklınıza gelir. üzerinden 3 sene geçmesine rağmen onu düşününce hiç kimseye söylemeden yorganın altında ağlamaktır.
    2 ...
  35. 19.
  36. sana hiç kızmamış, hiç bağarmamış, sen ne istersen onu yapmış, yaptığın bütün itliklerin üstünü örtmüş birinin ölmesidir. birde o kişi 6 ay içinde durduk yerde gözünün önünde kanserden eriyip gitmişse işte o acı, o ızdırap hiç bir şeyde yoktur.
    5 ...
  37. 18.
  38. yıllarca paylaştığınız evin artık tamamen boşaldığının farkına varmanıza sebep olandır.
    anneannedir o, doğduğunuzda sizi kucağına alıp size gülümsemiş, çocukluğunuzda elinden tutup gezdirmiş, size meşhur sulu köftesinden yapmıştır, ne zaman onu ziyarete gitseniz. sevgili eşini kaybettikten sonra sessizleşmiş, yalnızlığı daha da derinden hissetmiştir. sizse liseyi yeni yeni bitirmiş, üniversiteye adım atmış ve onun yaşadığı soğuk şehre gelmişsinizdir. gençlik bu ya, onu evde bırakıp sokaklara atmışsınızdır kendinizi anlamsız kızgınlıklar, kaprisler içerisinde, bir süre sonra ailenizin yanına dönmüşsünüzdür. doğum gününüzden hemen önce gittiğinizde, ellerinde mumları yakılmış bir pastayla ' iyi ki doğdun ' diye gülümseyerek size gelişini hatırlarsınız.
    hayat yorar, bir gün gelir, o evden gider, yabancıların arasında, bir bakımevindedir artık. aklınızdan geçirirsiniz ' keşke o da şimdi burada olsa ' diye, ona hediyeler almayı, elinden tutup onunla dolaşmayı istersiniz. bir sabah babanız arar, kireç gibi soğuktur sesi ' anneanneni kaybettik ' der. bir hayret nidası koparırsınız ve o gün, ailenizin apar topar geldiği o gün hiçbir şey hissetmezsiniz. ertesi günse, onu bembeyaz bir kefen içinde görünce, tabutunu taşıyınca anlarsınız neler olup bittiğini. her gece ağlarsınız o günden itibaren, belki ağlamazsınız ama gözleriniz dolar. o gitmiştir artık, çocukluğunuzda elinizden tutup sizi gezdiren, gençliğinizde sizin elinden tutup gezdirdiğiniz büyük anne artık yoktur.
    ev artık bomboştur. kalbinizde de bir noktada heyelan vardır.
    6 ...
  39. 17.
  40. üzülmek veya üzülmememk kişiden kişye değişir.
    ben fazla hatta hiç üzülmemiştim...
    1 ...
  41. 16.
  42. Kimi günler annenizin gizli gizli akıttığı ama sizin gözünüzden kaçmayan gözyaşlarıyla hep yine yeniden bir kez daha anlarsınız artık gittiğini ve bir daha o sevgi dolu gözleri göremeyeceğinizi.
    Çocukluğunuzun sıcak yaz günlerinde tokmaklı eski büyük tahta kapının her açılışıyla sizi kucaklayan sevgi dolu yüreğin anıları hiç eksilmez aklınızda. Zeytin kokan ellerini güzel kokulara karşı olan düşkünlüğünü hatırlarsınız. Beyaz zambak ve tütün kolanyası alırsınız hep. Koku size anneannenizi getirir.
    Ölümün bile güzeli vardır derdi hep. Allah sağlıklı mutlu uzun bir yaşam güzel ölümler versin diye dua ederdi. Üç gün yatak dördüncü gün toprak derdi hep. Öylede oldu velhasıl.
    Babasına çok düşkünmüş çok severmiş, babasıda içinde bambaşkaymış kızı. Şimdi yan yana yatıyor baba kız. Mezarlığa gidip onları yan yana her görüşümde, kavuştular işte ele ele tutuşup cennet bahçelerinde mutlulukla koşuyorlardır diyorum. Özlüyorum...
    3 ...
  43. 15.
  44. eğer herşeyiniz olmuşsa cidden berbat bir durumdur.
    artık herşeyinize inceden dokunduran,örgü şişini kafanıza fırlatan, bilgisayara her oturuşunuzda bill gates'in dahi anasını ağlatan kadın..
    artık o yoktur.
    1 ...
  45. 14.
  46. aile bağlarınız kuvvetliyse bu durum insana çok koyar. ailenin büyüğü yoktur artık bu hayatta. onun sevgisi bambaşkadır

    ayrıca bayramlar, dolmasız , böreksiz, tatlısız geçer . hiç kimsenin yaptığı yemek anneannenin-babaannenin yemeğini tutmaz.

    diğer akrabalar ile ilişkiler , görüşmeler seyrelir. çünkü aile büyügü sayesinde görüyorsundur bazı akrabaları. o da olmayınca sıkıfıkı görüştüğün akrabalarla birden mesafeli olunur.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük