beni mutlu edecek olaydır. sabah akşam içi boş kafasını kurandan kaldırmaz, ibadetini eksik etmediği gibi dedikodusu eksik olmaz. elalemin işine burnunu sokmasında üstüne yoktur, peki daha sen daha neye yaşarsın kadın?
kendi çocuklarını dövdü ne oldu, pısırıklıkta üstüne yok zavallı dayılarımın, yazık.
Istedigimdir. Bunca senelerdir ceken bu kadinin, demenz dolayisiyla aklini yavasca kaybettigini bilmek ve zamanla görmek uzuyor insani. Bari bu yasindan sonra cekmesin hatun. Sonsuzlukta acsin gözlerini.
olmasını istemediğim şey. o hep otursun koltuğunda ben yapayım getireyim yemeğini, konuşayım onunla havalar güzel olunca dışarıya çıkarayım hava alması için...
annemin annesi olduğu için onu çok üzen, beni fazla etkilemeyen durumdur. Çok giderdik yanına kalırdık. Fakat hep bağırma, kavgayla eve dönerdik. Ben beni bildim bile böyleydi. Kaza geçirdiğini duyunca istanbuldan torunlarından ilk önce ben gittim. O ayrı mese tabi. Sadece görevimi yaptım. Üzülmedimmi tabiki insan olarak üzüldüm. 1,5 sene oldu. Mekanı cennet olsun...
cennet gibi diyardan başka bir cennete giden candır. bugün itibariyle benim de başıma gelen olaydır. köyde olan annemin telefonda konuşurken anneannemin selasını dinlemek kısa süreli panik atak krizi geçirmeme neden olmuştur. mekanı cennet olsun!
sizi büyüten kişiyi, çocukluk anılarınızı, sizi belki de her şeyden çok seven kişiyi kaybetmenizdir.
hasta yatağında yatarkenki hali aklımda. kimseyle konuşmuyor, hiçbir şey yemiyormuş.
ben girdim sonra odasına, çorba yapmışlar içmiyor.
bak kızın geldi diyorlar, gözlerini aralayıp bana bakıyor.
hadi anane lütfen benim için iç diyorum kaşığı uzatırken, boğazımda bir yumru.
kendini zorlayıp bir yudum içiyor, benim elimden olduğu için biliyorum.
dünyanın en mutlu insanı oluyorum. son görüşümmüş o gün.
bunca sene sonra unuttum mu ben seni, daha az mı anıyorum?
bu başlığı görünce bile gözlerim dolduğuna göre sanmam. ama öyle sanıyordum.
5 yaşında olunduğunda çevrende gelişenlere anlam verememek ve onun nerede olduğunu sorduğunda cevabın sadece gözyaşları olduğu durumdur. büyüdüğünde ise onunla hatırlayabildiğin anıların olmadığına üzülürsün. eksikliğin verdiği buruklukla yaşamak zorunda kalmışsındır ama.
acı verir, çok acı verir. kabullenmek kolay değildir, her akla geldiğinde ağlamak işten değildir. hele bir de yılbaşı öncesi ani bir ölümse gerçekleşen, toparlanmak zordur.
Gün itibariyle yaşadığım durum. Gelinlerine aliye rona, torunlarına adile naşit sefkatinde yaklaşırdı. Dedeme ve gelinlerine çok çektirdi rahmetli. içimde eskisi gibi bir burukluk yok.
Hayda! 6 yıl olmuş biz ayrılalı Hamdiyanım. 2190 dünya günü; artığını da eklersen 1 buçuk gün daha. 52560 hayat saati; artığını da eklersen 36 saat daha. 3.153.600 kainat dakikası; artığını da eklersen 2160 dakika daha. Hesabı uzatabilirim Hamdiyanım. Uzatamadığım tek şey seninle geçen zaman artık. Şimdi, "dilerim hesap gününde bir orta kahve daha içecek molamız olur" diye umutlanıyorum. Ve akıyor zaman beni sana getirmek üzere. Nur içinde yat gülüm; pek de erken giden annemin anası, annelerin annesi. Anneannem.
siz daha çok küçükken, ölüm denilen gerçeği anlamaktan çok uzakken ve hatta daha anneannenizi bile hatırlamıyorken soğuk bir kış günü gerçekleşmiş olan hadisedir. annenizin gözyaşları aklınıza gelir her kış.
psikopat bir dedenin ardından zorla almanya'da tatile sürüklenmiş ve burada astım krizi esnasında merdivenlerden yuvarlanarak ölmüşse, dedenizden ve kirli havası sebebiyle almanya'dan nefret etmenize yol açabilir.
anneannesi, hayatının en değerli varlıklarından biriyse eğer, o kişinin bir daha eskisi gibi olamamasını garanti eden yıkıcı, ezici ve hayata karşı buruklaştıran olay.
etrafa sahte gülücükler saçıyorum. saçma salak laflarla eğleniyorum bazen. sonra tam gülerken gözleri, gülüşü, sarılışı, koklayışı ve sevgi sözcükleri geliyor aklıma tüm canlılığıyla. sanki yanımdaymış gibi... yani sanki hala büyük sevgisini, bedenen de yanımda hissediyorum onun. sonra sarılmak istiyorum. kokusunu içime çekmek istiyorum. yok.
elimi uzatsam yoksun. dokunamıyorum. sarılamıyorum. kucağına oturamıyorum artık. bu acıyı, ancak yaşayan bilir. başka kimseler beni anlayamaz. o içimdeki koyu boşluğu hiçbi şey dolduramıyor. hep öyle yarık kalacak o kısım. yaralı bereli. hiç iyileşmeyecek bi yara gibi o gittiğinden beri.
sonsuz bir mutsuzluk hali. mutlu zannediyorlar. her şey yolunda sanki. bok yolunda... anneannem yok lan. nasıl yolunda olabilir ki her şey? hem de her şey. hiçbi şey yolunda değil iken her şeyi nasıl süsleyip püsleyip bu karmaşık oyuna dahil edebilirim ki? beni gelinlikle bile göremedi. en büyük hayaliydi. belki bigün evlenirsem belki görür. belki gelinlik yerine başka bi beyazla gelirim. öyle görür. belki kefenimle gelirim. belki o zaman yine eskisi gibi mutlu olurum gerçekten.
ben aslında, bunu kendime bile itiraf etmek zor olsa da, anneannem öldüğünde öldüm ve gömmeyi unuttular.