bir yaz günüydü. hava sıcak tabi üstümüzdeki tişört bile fazla geliyor ve doğal olarak daatlet giymiyorum içime. bunu farkeden annanemin söylediği sözler hala kulağımdadır ve hayat düsturu yaptım onları şöyle ki:
-içine atlet giy yavrum. atlet insanın yarısıdır.
meğer kadının içinde bir filozof gizliymiş de farkedememişiz. insanlık için büyük kayıp*.
"off" demenin hayırlı olmadığını
"şükür" demenin dünyaya güzel bakmak için iyi bir neden olduğunu
aldığım her nefesin hakkını vermem gerektiğini
daha ne olsun bunlar bana bir ömür yeter.
sevgi, insanlık, karizma, karşılık beklemeden iyilik yapmak,aklın ve aklı kullanmanın her zaman tahsille oluşmayacağı, cömertlik ve sonucunda vefat ettiğinde mahalleye sığmayan bir kalabalıktır. *
- anane bu neee?
+ o .... oglum!
- peki anane bu nee?
+ .... cocuum o!
- e annane bu ne işe yarıyo!
+ onu şöyle şöyle yapıyosun!
- annane o zaman bu ne?
+ eşşeen ski! annen nerde bakim senin...hadi git çaar anneni bana!
kelime hazineme önemli sözcükler katmıştır...
bi de çok yetenekliydi annanem..çocukken abim, annanemden kaçarken 25-30 metre ilerde at arabasının üstüne çıkmış hareketler yapmaktaydı efenim..sonra annanem ne gitcem oraya kadar diye düşünmüş olacak ki yerden bir taş aldı, ben de böyle bir metre arkasındayım, hani nasıl nişan aldı falan hatırlıyorum..abiceğizim de taşı görünce hemen atlayayım dedi at arabasından ama benim super annanem öyle bi ayarlamış ki efenim, taşı duvardan sektirerek çocuğu havadayken kafasından vurup indirdi, o an yüce bir varlık olduğunu anlamıştım. *
nasıl yaşıyorsan öyle yaşlanırsın. *
yıpranan sinirler geri gelmez. *
torunlarını çocuklarından daha çok seversin. *
anneanneler de basketbol ve futbol oynayabilir.*
acilen koca bulunması gerektiği öğrenilmiştir. daha doğrusu tam 15 yasında başlayan ve yıllardır süren öğretidir. şöyleki ortaokul mezunuyetimin sonrası
-yawrum var mı biri, ama bak yaşın oldu 15 oldu
diye masum başlamıştı herşey. ya da ben öyle sanmıştım.sonra 4yıllık lise yaşamı başladı ve mezunuyetin peşine
-bak kızım olmaz, artık bi yerden başla 18 oldun 18, beni ciddiye almıyorsun hiç, soonra başını çokkk vuracaksın taşlara.
diye başlayan selzenişler..peşine üniversite başlar ve en az 5 yıl zaman kazanmış olur insan.zorsa bölüm kafadan 7 yılı vardır.ama sıra mezuniyet sonrasına gelmiştir ve sen ananeden gelecek tavra karşı fazlaca zırhlanmışsındır.
-kızım, şimdi kaç oldu yaşın senin?
-23 anane
-hıı ... son 2-3 ayın o zaman. ben daha ne diyim sana ya ne diyim.
-deme ananne düşünmemiş olursun hem ne diyeceğini
-bak bide dalga geçiyo koskoca kadınla.sen kendinle geç dalga ,kokokacaksın az kaldı, ama tuzlamam seni boşuna.
ve o konuşmadan 3 yıl geçmiş ...en son ananemle konuştuğumda
-yok dimi yok ... kime çektin sen bilmiyorum ki... kısmetimiz buymuş, kaderin önüne geçemedik...
diyerek yıllardır beslediği umudu sonunda gözyaşları içinde çöpe atmıştır... o ağlarken ben kurtulduğuma seviniyordum oysa ki. hayat işte kimini ağlatırken kimi güldüryor...
anne ve akrabalarıyla ilgili engin bilgiler öğrenilmiştir.
mutfakta anne ve akrabalarına kaışılmaması gerektiği öğrenilmiştir.
+anane şimdi onu niye ona döküyosunki kızartmıycak mıydın?
-sus ananenin işine karışılmaz!
+ben annenin işine karışılmaz diye biliyodum ama?!
-yok yavrum yanlış öğretmişler sana annenin , ananenin , teyzenin işine karışılmaz.
+anne tarafına dokunulmazlık koydursaydınız oldu olucak.
-?!