diyen dünyanın en tatlısının; "bulaşık makinesinin deterjanını koy da çalıştırıver." demek istediğini şıppadanak anlamaktır. hatta makinenin mekene olduğunu bilmek, limona, ufak kuzenle birlikte "iliman" demenin verdiği keyfin sırrını birlikte temas etmektir.
sabahları;
- kalkan mı?
diyen tonton pamuğa önce, sabahın köründe uyandırdı diye kızmak, sonra onun kocaman açıp sabit baktığım gözlerime; "gozlere bak gozlere, dana gibi maşallah!" demesiyle "sevdin mi, dövdün mü a canım?" diye kahkahalarla yataktan zıplayıp yumuşacık göğüslerinin içinde çocukluk kokusuyla kaybolmaktır.
anneanneyle yaşamak, çocukluğunu yanında taşımaktır...
anne kokusundan uzakken, sımsıcak saran bi başka anne kokusuyla yaşamaktır.
her sabah senden önce uyanıp, kahvaltını ve sütünü hazırlamış olan bir melektir yanında... hain büyükbabayla tartışmayasın diye her zaman ortamı yumuşatan, hadi ye hadi ye diye durmadan üsteleyen. yediğinde mutlu olan, diyete başladığında kızan (eheh anneanne yaa), kendinden çok seni düşünen tontiş yanaklarından sıkılası... ömrün boyunca varlığına dua edilesi melaikeyle yaşamak demektir.
Aranız iyi ise birde anneannenizin emekli maaşı var ise annenizden alamadığınız parayı ondan rahatlıkla alabilirsiniz , annenize geçiremediğiniz nazı ona geçirebilirsiniz
annenizden daha merhametlidir aynızamanda, herşey bukadar güzelken onu birgün kaybettiğinizde canınızı annenizin vefatı kadar yakar.Hayatta en sevdiğim kadın bana bunu yaptı.
çocukluğumun büyük bir kısmını annem ve babamın yurtdışında olmaları nedeniyle birlikte geçirdiğim; üzerimde annem kadar hakkı olan; artık dualarımla andığım anıdır anneanne...
sırlarınızı saklayıp, koruyup hatalarınızda sizi; başka insanlara karşı savunan; istemeden kırıldığında ellerine tonton yanaklarına bir öpücükle hemen affeden... hüzünlü anlarınızda oturup ağlayan; dans ettiğinizde kalkıp sizinle hoplayan zıplayan dünyalar tatlısı çınar ağacı...
artık rüyalarınıza gelip gülümseyen, dualarım seninle kuzucum diyen uzaklardaki anneannedir... cennet mekanın, toprağın bol olsun anneannem.
'gece yatmaz sabah kalkmaz'
'açsındır yemek yi az' (kaldı ki 2dk önce yenmiştir yemek)
'hep dışardasın birazda evde otur'
gibi sözler duyulur. evin düzeni tamamen değişmiştir banyoya maşrapa konmuştur kendi usulu eski tarz dekorasyon yapılır. bardaklar bağdatta tabaklar amerikadadır. sabahın köründe uyanmıştır sizide uyandırır. zordur yaşlı biriyle yaşamak ama bir okadarda rahattır. umursamaz dünyadır
anneanne trakyalıysa tadından yenmez. tatlı tatlı küfreder, laf sokar, hayatınıza bir şekilde müdahale eder ama bu sizin için en büyük zevk haline gelir.
bazen henüz siz uyanmadan sabahın köründe başınıza dikilen anneannenizin üstünüze yatağı toplamaya çalışmasıdır. erken kalkma mecburiyeti ve evin bir bireyi değil illa yalnızca "torun" tanımlaması altında kalmanızdan ötürü evin küçük işler müdürü olarak atanmanıza yol açar. eğer yine de eğlenceli biriyse katlanılabilir olabilir kuşak farkına rağmen.
bir kaç ay anneanemle yalnız yaşayıp hayatımın en tatlı günlerini o zaman yaşadım diyebilirim.
dedikodu.
kahve falı.
yaprak sarma seansları.
dizi izleme.
bahçeyle uğraşma.
çılgınlar gibi temizlik yapma.
insan vaktin nasıl geçtiğini bile anlamıyor.
ben 18 senedir ananemle yaşıyorum. gün geliyo birbirimizi öldürecek kadar kavga ediyoruz gün geliyo birbirimizi kolluyoruz. annane güzel şeyde çok kafaya takıyo.
Kilo almaniza neden olur cunku surekli yedirir yemek yapar.
Dedikodular ogrenirsiniz butun sulalenin uff cok zevklidir.
Sadece yatarak falan dunyanin en iyi torunu muamelesini gorursunuz oh mis.