defalarca yüzüstü bıraksan da, defalarca kalbini kırsan da, kimseye yapmadığın kötülüğü ona yapsan da bir güzel lafına hepsini unutup seni tekrar kucaklayacak yegane insan.
yazarların genelinin 1000 entry konusudur aynı zamanda...
ne kadar büyürsen büyü onun yanında küçük bir çocuk olarak kalmayı istersin, yaptığın şeylerin onun tarafından takdir edildiğini görmek en büyük ödül olur. Ateşler içinde yatarken onun gelip üstünü örtemesi saçlarına dokunması hastalandığına şükrettirir. işte bu kadar önemli olduğu için hayatında en çok ona kırılısın, bazen arandaki ilişkinin farklı olmasını hayal edersin anlatmayı denersin ama o annedir herşeyin doğrusunu bilir ve doğru olanı yapmaktadır, gözlerinin önünde dağılırsın görmek istemez gördüğü şey üzecektir onu sen de suç bulur. birbirinizin hayatından çıkmanın yolu yoktur her iki tarafda bilir hayat devam eder...
tüm küçük kızlar babalarına aşıktırlar.
hayran kaldıkları,babalarından kıskandıkları annelerine benzerler.
büyüdüklerinde tıpkı anneleri gibi olup,
babalarına benzeyen bir erkekle evlenirler.
Bir erkek çocugun kaleminden çikmis bu kadar olur yani, tam tarif !!!
1. ANNE, dünyada karsilik beklemeden börek yapan tek insandir. Karsiliksiz sevginin ete kemige bürünmüs halidir!
2. Ne kadar üzsen de 10 Dakika sonra seni affeden zarif bir memeli turudur,
3. Yagli bile olsa tiksinmeden saçini oksayan, kucagina yatiran, öpüp koklayan tek varliktir, melegin sut verebilenidir.
4. Yarasin diye muhallebinin içine ciger katarak çocuguna yediren manyaklik derecesinde yaraticidir.
5. Yemek yemeyen çocugun dikkatini çekmek için elindeki tencere ve tavalarla maymunluk yapabilen kisidir,
6. Kafayi çocuklariyla bozmus, göbek bagi kopsa da yürek bagi asla kopmayan, sevgi dolu fedakar Insan disisidir,
7. Bulasik, ütü, vb yaparken bile otomatik olarak çene çalan, kendi kendine konusan, kadin dirdiri denen mereti erkeklere daha küçükten belletendir .
8. Yemek uzmani, düzen insani, bilgili, kültürlü her seyi bilen sahsiyettir,
9. Yavrularini yol tarafindan degil, kaldirim tarafindan yürütendir,
10. Dizidizi incidir lakin gerektiğinde laf sokma dalında da birincidir,
11. Sevgiliden ayrılma haberi verildiğinde, "amaaan ben sana daha güzelini bulurum" diyebilen komik bir karakterdir.
12. 'Oglum aradim yoktun. Ben de mesaj atayim dedim sana. Gelince ara beni EMI aslan evladim. Sapkasiz çikma o karilarla. Kara börülcem benim öptüm annen , seklinde mesajlar atabilen, teknolojiyi israrla reddeden, kabullenemeyen, kafasina göre yorumlayan bilisim düsmanidir …
13. AMA ... AMA dünyanin en güzel kucagina sahip, en güzel kokan, harikulade bir varliktir , olmadik yerlerde iyi ki dogurmusum ülen seni!" diyen ve benim hatirima benimle Freddy Mercury dinleyen bir sabir agacidir,
14. Evlatlarini asla ayirmayan, ayni zamanda birbirinden koruyan güç abidesidir.
15. Evde bir yere uzandiginiz an orada temizlik yapacagi tutan, temizlik konusunda kayisi Kopardigindan temizlikçi gelecek diye evi temizleyen balans ayari kaçmis temizlik kaynagidir.
16. Mutfakta yasayan, evde herkesi idare eden bir tür canlidir.
17. Sevginin güçlerini birlestirdigi sonsuz bakiredir oglunun damat, kizinin gelin oldugunu görünce, çocugu mezun olunca, çocugu gol atinca, çocugu hasta olunca, çocugu askere gidince, asmali kabagi seyredince, dolar yükselince velhasil buna benzer bissuru seye aglayabilen, bu mesaji okurken duygulanip - Gözleri dolabilen, aglamaya meyilli bir yapisi olan duygu pinaridir,
18. son kiiii üç dört; Uzakta dursa da yakin hissedilen, cani hep istenen, asla vazgeçilmeyen, dizinin dibinde olmak istenen, evlatlarin varligini varligina armagan edebilecegi, islak - kuru AMA heeeep duygulu en önemlisi; kiçi basi oynamayan tek kadin modelidir...
dünyada karşılıksız tek seven ve sizi ondan daha fazla seven birini bulamayacağınız, sizi her defasında yürekten affeden tek gerçektir.başınızı göğsünüze yasladığınız zaman o sonsuz sevgiyi ve güveni başka hiçbir yerde bulamazsınız.
merhaba anne,
yine ben geldim.
merak etme okuldan çıktım da geldim.
anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
ali, okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder.
demişti de onun için söylüyorum.
geçen hafta öğretmen, sağ elimde sarımsak, sol elimde
soğan dedirte dedirte öğretti sağımı solumu.
ben biliyorum artık anne, sağım neresi, solum neresi
ağrıyan yanımın neresi olduğunu.
şimdi iyi biliyorum anne.
hani geçen geldiğimde:
şuram acıyor işte, şuram demiştim de
bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
bak şimdi söylüyorum. Şuram işte,
sol yanım çok acıyor anne.
hem de her gün acıyor anne her gün.
dün sabah annesi ayşe nin saçlarını örmüştü.
elinden tutup okula getirdi.
yakası da danteldi.
zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi.
ben de ağladım,
ağladım hiç de utanmadım.
öğretmen ne oldu dedi?
düştüm, dizim çok acıyor dedim.
yalan söyledim anne.
dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.
bugün ben de saçım örülsün istedim.
babam ördü ama onunki gibi olmadı.
bantel yaka istedim.
babam; Ben bilmem ki kızım. dedi.
bari okula sen götür dedim.
kızım, iş... dedi.
ben de bana ne dedim, ağladım.
kızım, ekmek. dedi babam.
sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
ha, bi de sol yanım yine çok acıdı anne.
herkesin çorapları bembeyaz,
benimkiler gri gibi.
zeynep, annem, beyazlara renkli çamaşır
katmadan yıkıyormuş dedi.
babam hepsini birlikte yıkıyor.
babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
uffff, babam, her gün domates
peynir koyuyor beslenmeme.
üzülmesin diye söylemiyorum ama
arkadaşlarım her gün kurabiye,
börek, pasta getiriyor.
biliyorum babam pasta yapmasını
bilmez anne.
hava kararıyor, ben gideyim anne.
habam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
kim bozuyor toprağını,
çiçeklerini kim koparıyor?
izin verme anne,
ne olur toprağına el sürdürme!
eve gidince aklıma geliyor bi de
bunun için ağlıyorum anne.
bak, kavanoz yanımda,
toprağından bir avuç daha alayım.
biliyor musun anne?
her gelişimde aldığım topraklarını
şu kavanozda biriktirdim.
üzerine de resmini yapıştırıp
başucuma koydum.
her sabah onu öpüyor kokluyorum.
kimseye söyleme ama anne
bazen de konuşuyorum onunla.
ne yapayım seni çok özlüyorum
anne.
ha unutmadan,
öğretmen yarın anneyi anlatan
bir yazı yazacaksınız dedi.
ben babama yazdıracağım.
öğretmen anlarsa çok kızar ama
bana ne kızarsa kızsın.
ben seni hiç görmedim ki neyi,
nasıl anlatacağım anne.
senin adın geçince sol yanım
acıyor anne.
hiç bir şey yutamıyorum.
bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
kağıda da böyle yazamam ya anne.
ben gidiyorum anne,
toprağını öpeyim, sen de rüyama gel beni öp.
mutlaka gel anne,
sen rüyama gelmeyince
sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.
sol yanım acıyor anne.
işte tam şurası,
sol yanım çok acıyor anne.
seni çok özledim anne, çooook...
evladının doğum gününde hiç bir saati kabul etmeyen onun için sadece doğduğum saatin önemli olduğunu anladığım yüce varlık. doğum günüdür gençlik gezmek tozmak ister ya işte o günlerden biridir doğum günü anne rica eder oğlum ne kadar takılırsan takıl saat 10 gibi burda ol der beni seviyorsan gelirsin der tabi şimdi asla bu cevap verilmez ama o zaman gelebilirsem gelecem anne cevabı verilir ne diyelim gençlik bu. ve o gün 10 da eve gidilemez ve anne evladına küser 5 gün konuşmaz 6. gün dayanamaz şöyle sımsıkı sarılır ağlayaraktan 5 gün boyunca hatasının ne boyutlarda olduğunu farkeden günlerce gizli gizli ağlayan evladını affeder ve şöyle fısıldar bunun için benim ardımdan asla vicdan azabı çekme çünkü sen benim canımsın yavrumsun hani ben hayattayken üzülmeni istemiyorum ben vefaat ettikten sonrada senin üzülmene engel olacam der. böyle bir insandır anne insanı can evinden vurur. ve bundan sonra kardeşlerime arkadaşlarıma verecegim en büyük nasihat anne kalbi kırmamaktır çünkü dünyanın en büyük ızdıraplarından biridir. *
ilk kundagin
ben oldum, yavrum;
ilk oyuncagin
ben oldum.
aci nedir
tatli nedir... bilmezdin
dilin damagin
ben oldum.
elinin ermedigi
dilinin dönmedigi
çaglarda, yavrum
kolun kanadin
ben oldum
dilin dudagin
ben oldum.
belki kiskanirlar diye
gördüklerini
sakladim gözlerden
gülücüklerini...
tülün duvagin
ben oldum!
artik isterlerse adimi
söylemesinler bana
'onun annesi' diyorlar...
bu yeter sevgilim bu yeter bana!
bir dedigini iki
etmiyeyim diye öyle çirpindim ki
ve seni öyle sevdim sana
o kadar isindim ki
usanmadim, yorulmadim, çekinmedim
gün oldu kirdin...
incinmedim;
ilk oyuncagin
ben oldum.. yavrum
son oyuncagin
ben oldum...
layik degildim
layik gördüler
annen oldum yavrum
annen oldum!
dokunduğu yer aydınlanır onun. nasıl yapıyor bilmiyorum ama usulca kapattığım yemek dolabında mutlaka parmak izimi görüyor. ne onun gibi sofra toplayabiliyorum , ne de onun gibi ütü yapabiliyorum. aynı gun içerisinde 3 insana birden, o yorgun vucuduna rağmen, nasıl koşabiliyor anlayamıyorum. aynı zamanda yemekleri pişirip ,babaannemi hasta olmadığı konusunda nasıl avutabiliyor. nereden buluyor bu enerjiyi? yediği yemeği görseniz kuş kadar bişey. iki dilim ekmek bir tabak çorba içse karnı şişer. yatak yorgan ancak 50 kg gelir. evlatları dısındakilerin bile hakkını nasıl ödeyebileceklerini kara kara düşündükleri annemin hakkını nasıl öderim ben? hep düşünüyorum gözlerine bakıyorum ,eriyorum ,bitiyorum.
kalk anne
bugünün hatrına kalk anne
gelinmez yollardan geç
kokunu da getir gelirken
kalk anne, kalk
kanatlarını aç , uçarak gel
kalk anne, kalk
elllerini de getir ki öpebileyim
bembeyaz, öyle narin...
beline kadar uzanan saçlarını da getir
okşayayım, okşayayım...
kalk anne, kalk...
bugünün hatrına kalk,
bayram bugün...
kalk anne , kavurma yaptım.
sevdiğin kayısı kolonyasından aldım dün
kalk anne kalk , gel de ör saçlarımı bayram sabahı
kalk anne, bugünün hatrına...
lütfen anne, gel ve babama
"bu bizim kızımız mı" de, yine
kalk anne, yeter uyuduğun...
anne uyan, ağlamıyorum ben
uyan anne bayram bugün...
uyan...
hayatta özlenilen iki kadından biridir birinci veya ikinci olması size bağlıdır, ama özlendiği kesindir. özellikle 30'lu yaşlarına gelenler ara ara o ulu şahsiyetle olan anıları kafanın içinde canlanır 5 - 6 yaşlara dönüp kollarına atılıp kucaklayıp sevmesi hatırlanır sokakta yürürken alınan dondurmaların tadı düşer dile, işyerinde masasında harıl harıl çalışırken masanın altında yapılan haylazlıklar gelir kişinin aklına, sımsıcak elleriyle elinizi tutup yapılan eve dönüş yürüyüşleri gelir insanın aklına, sanımca kutsal varlıklardır uğurlarında gözyaşı dökülmesi layık insanlardır.