yüzüne baktıgımda görebiliyorum yaşamışlıklarını... anlayabiliyorum çoğunu birlikte geçirdiğimiz sıkıntılarını...
bitişini izliyorum her gün. kendini kaybetmeni, değer verdiklerinden vazgeçmeni, yokoluşunun başlangıcını... acıtıyor hepsi beni. kafama bir silah dayanmış, sıkıyorsa git diyor.
ne ayırabilirdi bizi anne? ne koparabilirdi parçanı senden?
3 günlük insanlar için değer miydi canını hiçe sayıp yapayalnız bırakmaya?
yaşadığımız yer cennet değil, biliyorum. parasızlık mı değiştirdi hislerini? evladınla açlıktan gebermek pahasına sarılmak daha onurlu değil mi ruhumuzu s*kip atan insanlara el açmaktan?
içimde kalan son umut parçasını mahvettin anne...
her şeyimi kaybettirdin, her şeyimi bıraktın sokaklara...
yüzündeki acının çizgileri affetmem için yeterli değil seni. terkedilmişliğinin cezasını çekmek değil benim boynumun borcu...
bazen annelerin davranışlarına akıl sır ermez. aile içi şiddettin benzersiz örneklerini de sunmakta üstlerine yoktur hani.
- anne napıyorsun?
- cuma temizliği. hafta sonu ev temiz olsun diye.
- e peki çarşamba yaptığın neydi?
- o hafta içi temizliği, evimiz pis mi olsun?
- olmasın tabi de peki pazar yaptığın ne temizliği?
-o pazar temizliği. böylece pazartesi ve salı ev temiz olacak.
- peki senin bu temizliklerinin benim psikolojimde bıraktığı derin yara?
- mikrop kapsan ölsen daha mı iyi?
- en azından daha az azap çekerim.
- git başımdan hadi daha salonu temizlicem. git yazı mı yazacan ne yazacaksan yaz.
- önce tuvalete gitmem lazım, az işim var.
- dur girme banyoya, tuz ruhu döktüm. bekle, birazdan temizlicem öyle girersin.
- ruhani bir liderim aynı zamanda diyosun.
- git başımdam, lafa tutma beni.
- emredersiniz.
annemin ruhani bir lider olması çok şaşırtmadı tabi beni; her insan annesini üstün bir varlık olarak görür zati. asıl kafama takılan tuz ruhunun adının neden tuz ruhu olduğuydu. en nihayetinde tuz ruhu insan için tehlikeli bir asit. azrail tuzu olabilirdi pek tabi ismi; ölüme yol açabilecek kadar tehlikeli olması nedeniyle. sonra uçucu olmasından böyle bir isim edinmiş olabileceğini düşündüm bu metafiziksel ismin.neyse saçmalamaya başladım.
diyeceğim şudurki anneler çok acayip yaratıklar yaptıklarını çok sorgulamamak kurcalamamak gerekir.tecrübeyle sabit...
çocuguna; sevgisini, emegini vermediği ve varsa diğer kardeşleriyle aynı muameleyi göstermediyse; 'sütümü helal etmem' , 'allah sana da senin gibi evlat versin' gibi beddualar etmeye hakkı olmayan 'biyolojik' yaratıcı.
annem.. büyüdüm artık biliyorum, kabul etmek görmek istesende sende biliyorsun bunu. ama tutamadım hayatın bir ucundan, sen dur ben varım diyemedim sana hala. acıtıyor be annem senin bu yorgun bedeninle hala benm için çalışman çırpınman acıtıyor annem. senin için elimden gelen tek şey beyaz saçlarını boyamak oysaki sana gençliğimden vermek isterdim, istediğin kadar! yüregimi vermek isterdim bu genç kalp sende dursun diye ama o yğrekte çok acılar var şimdi annem taşıma çok zor inan! sen de biliyorsun bunu görüyorsun acı çektiğimi anlıyorsun sende üzülüyorsun ama anlat deme anlatamam annem. nasıl anlatayımki ben korkarken birgün anne olurum da yavrum böyle acılar çeker diye şimdi seni nasıl kendi acılarımla üzerim annem! bilirim söylesem benden çok yanar canın ama diyemem ki sana kıyamam ki annem!
büyüdü o küçük kızın, babamla senin aşkın gbi bir aşka sahip olacağım sanırken çok kırıldı, senin evlendiğin yaştayken aşkının acısıyla boğuluyor annem! nasıl derim şimdi sana nasıl ortak ederim seni gözyaşlarıma. ben sana kıyamamki annem senin üzülmene dayanamamki. ama anladım artık hayattaki tek meleğim sensin benim, ben büyüdüğümü geç anladım senin yaşlandığını bile göremedi bu gözlerim ama şimdi gördüm herşeyi annem. senin için yapmak zorunda olduklarımı gördüm. acıtsada, yaksada beni senin için o nefret ettiğim okulumda biticek annem ve o zaman sana sen bırak diyebileceğim artık daha da yorma bu bedenini diyebileceğim annem. ama çok geç kaldım biliyorum affet annem inan seni herşeyden çok seviyorum ve hala herşeyi senden beklemek çok üzüyor beni ama sana diyemem bunları seni üzemem annem..
anne böyledir işte elleri ayakları öpülesi, kutsal bir varlık. kendinden önce çocuğum diyen ve hep onlar için çalışan yegane varlıklar...
biraz önce gelen bir email çok hoştu ve anne başlığında baylaşmak istedim. annelerin hiçbir şeyi karşılık beklemeden yaptıklarını vurguluyor.
bir hikaye sadece.
evinin telefonu sabaha karşı üç bucukta çaldı. uykunun sersemi adam telefonu açtı. telfonun ucunda ki ses annesine aitti korktu ve teleşlandı. başlarına birşey mi geldi diye düşünmeye başladı.
annesi 'nasılsın oğlum iyimisin diye sordu' oğlu şaşkın bir ifadeyle 'iyiyim anne siz iyimisiniz' diye sordu?. annesi 'biz iyiyiz oğlum şükür bir şeyimiz yok sadece sesini duymak istedim' dedi. oğlu 'anne bunun için mi aradın gecenin üç buçuğu yarında konuşabilirdik' diyince anneside 'rahatsızmı ettşm oğlum?' dedi.
oğlu 'evet anne rahatsız ettin' diyince annesi
'30 sene önce sen de beni bu saatte rahatsız etmiştin, doğum günün kutlu olsun'.
anneler işte hiç bir zaman kötü niyet içermezler gece 3 tede arasalar bir diyecekleri vardır. başımızdan eksik olmasınlar...
çocuğunu dünyaya getirirken onun fikrini almayan, buna rağmen çocuk sahibi olan, buna rağmen onun üzerinde hak iddia eden ve onu hata yapmakla suçlayan, çoğu kez çocuğundan her durumda iyilik ve yardım bekleyen, hükmedici, kontrol edici iğrenç, aşağılık, bencil yaratık!
Candır,cidden candır.Onu görmek bile insana huzur verir bazen.Yokluğunu düşündükçe çıldırır insan.Ne yaparsa yapsın,ne kadar kavgalar edilirse edilsin bi'tanedir o.Allah kimseye onun acısını yaşatmasın.iyiki varsın anneeem.
zaman zaman yaşadığı duygusal iniş çıkışlarla korkutandır aynı zamanda. şöyle ki, sakin sakin televizyon izlerken ince bir çığlıkla gelir, "ooooyyyy iyi ki doğurmuşuuuuum.." der o güzel sesiyle, canınızı çıkarana kadar öper, gider.. siz de arkasından öylece bakıverirsiniz.
dünyada ki en kutsal varlıktan daha kusal görülen ,şartsız koşulsuz herşeyiyle kabullenen affeden kişidir.
aynı özelliklerde evlenilesi bir kadın bulamayacağı için insan üzülür.
saçının tek bir teli düşse, allahın tüm insanlığı cezalandıracak zannettiğim, kocaman yanaklı, tapılası insanlardır.
cenneti bile kirletmeyeceği için ayağının altına sermişlerdir.
Bırak kalsın masada ekmek
Testide su
Ayna puslu, pencere camı kirli
Bırak kalsın saçların dağınık,
Gözlerin uykulu.
Saksıdaki çiçek susuz, kedi
Yalını bekler bir köşede
Bırak kalsın meyve ağaçta,
Kırlangıç havada
Dama düşen ince bir yaz yağmuru...
Yoruldun artık, bütün gün
Didinip durdun
Toprak bile, gök bile, deniz bile
Bir yerde yorulur
Bırak kalsın süpürge duvarda,
sabun kovada
Anne, gel yanıma otur.