Yazarların hepsinin, anne terliği yemeden büyüdüğüne inanmayan kişinin kurduğu cümledir
Annenin güdümlü terliği aslında bir çok özelliği geliştirmektedir;
-Hızlı koşma,
-Yüksek atlama,
-Keskin bakışlar,
Bu terlikten kaçmaya çalışırken, içimizdeki sporcuyu uyandırabilir hatta madalya bile kazanabiliriz.
yediğim terlikleri tasvir bile edebilirim.
hani böyle kına gecelerinde orta yerde oynayıp;
-''ay ay ay canım gelin de olcakmış.'' diyen kadınlardandır benim annem.
ne alaka?
şu alaka ki o kadınların bir terlik tarzı vardır.
o terlik içeride de giyilir, öyle kınada, düğünde olduğu gibi dışarıda da.
o terliklerin tabanları; parmaktan başlayıp topuğa kadar orantısız derecede facia yükselir. yani kalın ve ağırdır. üstü de hasırımsı tarz bir şeydir.
benim küçükken yediğim terliklerin hepsi öyleydi.
terlikler eskir, annem yenisini alır sonra bana fırlatırdı.
terlikleri eskiten belki de kıçıma sürtünüp durmalarıydı.
terlik nedir ki, ben patates bile yedim kafama. hatta tv kumandası da, tam ağzımın ortasına doğru tam da gerine gerine esnerken. (ben biraz gürültülü yaparım da bu işi, annem de sevmez. o gün de çıldırmış işte.)
yanlış önerme. kimi annelerin silahı yastık ve kırlent fırlatmaktır.
nedeni temizlik hastalığı bizde kuşaklardır anneden çocuğa aktarılan bir miras. yastık temiz, terlikse tabanı yere değdiği için pistir.
vicdansızlar hem doğur hem sopala karnındayken yürümeye çekin gel bide terlik at . çok çelişkili bu hanımlar anam olsa bile garipsin kusura bakma hiç . . .
"90larda çocuktum hatta büyük bir kısmında ancak şüphesiz ki annemin son derece anlayışlı bir insan olması ve benimde düzgün bir çocuk olmamdan dolayı hiç terlik yemedim." diyerek çürütebileceğim önerme. tabi istisnalar kaideyi bozmaz.