karnında taşıyıp, canından can katıp, doğurmakla aldığınız sıfattır. ancak ben çocuklarım bana bakıp, gülümsediklerinde beni diğer insanlardan ayırdıklarında anne olmayı hissetmiştim. şimdi bana sıkıca sarılıp "anne seni çok seviyorum çok" diyorlar. evet oğlum da söylüyor çünkü söyleyebilen bir adam olsun istiyorum sevgisini. kızımın çok bilmiş gülümsemeleri içimi ısıtıyor.
ama kakalarını temizlemek hiç haz vermedi bana * yapmak zorunda olduğumdan yaptım yani. sanırım hepimiz öyle yaptık. ikiz oldukları için emzirmekten de nefret etmiştim, orası başka mesele...
bitmek tukenmek bilmeyen vicdan azabidir. **
neden iki hafta daha beklebilip de zamaninda doguramadim?
neden sutum az, neden bebegimi besleyemiyorum?
Yoruldum, bunaldim, kendime zaman ayirmak istiyorum, bunu istemeye hakkim var mi, ne bicim anneyim ben, el kadar bebekten nasil bunalirim?
Hiiii, hasta oldu, nasil hasta ettim cocugumu, neyini ihmal ettim de hasta oldu acaba?
emeklemeye basladi, bak dustu iste, neden engel olamadim ki?
ise baslamam gerek artik, nasil birakip gidecegim yavrumu?
vs. vs. vs.
Bir de baskasinin caninin acidigini taaa cigerinde hissedebilmek. Kucuk bir cocuk yere dusup de kafasini carpinca cikan bir "tookkkk" sesi vardir. Hayatimda o ses kadar kahroldugum baska bir ses yok. O sesi duydugumda hissettiklerim kadar berbat his yok, tarifi bile imkansiz o yuzden denemeyecegim. Bebegin duse kalka yurumeyi ogrenecegini, evde onun icin saglanan ortamin kesinlikle guvenli oldugunu ve onun bu ufak dusmelerden zarar gormeyecegini bilmenize ragmen kendinizi nasil da berbat hissedersiniz... O berbat his galiba anne olmak.
Hep bu kadar aci ve azap verici degil tabii elbette. Biraz da aptallik, aptal gibi sevinmek annelik. anne olmadan once aptalca bile diyemeyeceginiz seylere sevinebilirsiniz anne olunca. iki gun kabiz olan bebeginizin kakasina bile sevinebilirsiniz, bebeginizin alkis yap dediginizde ellerini cirpmasina sevinebilirsiniz; eteklerinize tutunup anne diyerek ilk kez ayaga kalktiginda mutluluktan deliye donup hungur hungur aglayabilirsiniz. Boyle tuhaf birsey iste annelik...
hayatındeki hiçbirşey mutlu etmeyecektir onu artık. Çünkü onu mutlu edecek tek şey şudur; Uyumakta olan çocuğunun burnuna serçe parmağıyla dokunur ve nefes aldığını,herşeyin yolunda gittiğini anladığı anda dünyadaki en mutlu insan olur. Anne olmak bir nefes için canına verecek kadar güçlü olabilmek.
18 yaşımdaydım bir kardeşim olduğunda. babamın yeni eşinden. gerçi diğer üvey kardeşimle aramda üç yaş var yalnızca. bu minikle 18 sene aramız oluverdi bir anda. ilk duyduğumda başımdan aşağı kaynar sular döküldü. doğdu, görmeye bile gitmedim. sonra birkaç aylıkken ilk defa onlar geldi. öss den çıkmıştım. orduevindelermiş. kardeşimi ilk kez orada gördüm. pusetinde oturuyordu. kanım ısındı hemen. kucağıma aldım, kokladım. kardeş kokuyordu mis gibi. o kadar güzeldi ki. benim olsun dedim. hiç gitmesin, hiç ayrılmayım. o gün ilk defa anne olmak istedim. kadınların içinde var bu duygu derler hep, inanmazdım. küçük çocuklarla pek anlaşamazdım çünkü. ama o an içimde bir şeyler uyandı sanki.
sonraki senelerde annesi gibiydim onun. uzaktık evet ama o kadar çok gidiyordum ki. ilk adımını kaçırmamak, ilk kelimesini duymak, ilk cümlesinde yer almak için hep gittim. çok özlüyordum. deli gibi hem de. dışarıda gezerken benim sanıyorlardı. bozuntuya vermiyordum ben de. dünyadaki en güzel şey oymuş gibi geliyordu. kucağıma aldığımda bana ne yaparsa yapsın, ne kadar huysuzluk ederse etsin unutuyordum işte. gece olup koynunuza alıp uyutmanız hele tarifsiz. yüzünü sevmek, öpmek, koklamak uyuturken. sonra minicik elleriyle size tutunarak uyuması. dünyada bu kadar büyük huzur var mıdır? yürümeye başladığında düşecek diye ödüm kopuyordu. annemi anladım o zaman. hatta mucizevi geldi her şey. insan çocuğunu nasıl yalnız bırakır, elini bırakıp yürümesini izlemek bile zor. düşecek diye ödün kopuyor. tökezliyor, sanki dünya duracak gibi oluyor. hiç bilmediği bir dünyaya salıveriyorlar ama anneler çocuklarını. ne büyük fedakarlıkmış dedim. dışarda yürürken insanlar sevmek isterdi onu. çok güzeldi çünkü. niyetleri iyi olduğu halde acaba bir şey mi yapacak diye korktum her defasında. elleri temiz miydi dedim, ya da kıskandım. başkası dokunmasın istedim. bir insan küçük kardeşine bunları hissediyorsa anneler nasıldır kimbilir. ne kadar yüce bir duygu olmalı. nasıl da güzeldir yaşaması. o minik bebeği kucağına almak. kendi bebeğin, sen taşımışsın, beslemişsin, senin etin, tırnağın, kanın, canın. ne kadar büyük bir mucize. ne kadar büyük bir mutluluk. anne olmadan şu dünyadan gitmek istemiyorum. tek büyük hayalim de bu belki.
kendinden geçmektir. kendinden geçip onun için yaşamaktır anne olmak. örneğin; mutfakta temizlik yaparken oruç olmanın verdiği dengesizlikle gümmm diye kafanı dolaba vurursun. resmen beyin sarsıntısı geçirirken, acıdan kıvranırken hemen dış kapıya yönelirsin. neden mi? çünkü bebeğin vardır. daha 6. ayını yeni bitirmiştir. kendini anlatabilecek tek savunma mekanizması ağlamaktır. o yüzden dış kapıyı açık tutarsın. sen bayılırsan yada düşersen komşular bebeğinin sesini duysunlar diye. anne olmadan önce böyle bi durumla karşılaşsan kafana buzu koyup şişen yerin geçmesini beklersin. ama anneysen acını bi tarafa bırakır; sen olmadan bebeğin nasıl yaşar' ın derdine düşersin.
yüce allahın kadınlara emanet olarak verdiği bir lutuf. evladın varlığı ne kadar güzel ise yokluğu bir o kadar acı. daha 5 aylık yavruma bu kadar alışmışken; yirmisinde oğlunu şehit veren anneyi şimdiye kadar hiç anlamamışım. rabbim kimseye evlat acısı yaşatmasın.
nereye koyduysan orada olmasıdır, ne dondurması karpuz var dolaptadır, atkıyı hiç onun gibi bağlayamamaktır, "sen ye ben yemiyorum"dur, ezan okunmadan evde olma mecburiyetidir, zorla atlet giydirmektir, "git misafirlere hoşgeldin de" dir, yemeği bir kaşık daha fazla koymaktır, anne olunca anlarsındır.
Tarifsiz hissettiren en özel duygu.daha onu kucağınıza almadan görmeden öpüp koklamadan bağlanmak beklemek vücudunuza yaptıklarına kızamadan onu merak etmek.sevdiğiniz adama babalık ünvanını bahşedecek olmanın mutluluğu şimdilik bu kadarı 4 ay sonra muhtemelen herşey.
anne olmak kutsaldır ama baba olmak çok daha kutsaldır eyvallah 9 ay taşırlar karınlarında ama şunu demek isterim annen taşır karnında seni aylarca baban taşır seni sırtında yıllarca.