Çikolata yiyor ve ellerini perdeye sürüyor. Siz sadece gülüyorsunuz.
Oyuncaklarını camdan , balkondan atıyor.
En sevdiğiniz fotoğrafınızı parçalıyor.
Televizyona kumandayla vurup ekranın anasını ağlatıyor
Çamaşır makinesine makarna, patates, soğan gibi mutfak dolabında kolayca bulabildiği ne varsa dolduruyor
Bulaşık makinesine çıkıyor
Koltuk tepelerinde geziyor
Tam evi yeni süpürmüşsünuzdur elinde 1 tam ekmekle odaya koşup, hızlı hızlı ekmegi parçalayıp yerlere atıyor ve siz
Gülüyorsunuz.
Bu devirde çocuk yapmayı bir yana koy, uykusuzluk, endişe, panik atak... Ne ararsan.
Düşün ki 3 buçuk kilo, kıyma gibi bir şey. Ufacık. Sana muhtaç... Ağlıyor sürekli.
Neden ağlar bebek?
- altı temiz.
- karnı tok.
- uykusu yok.
Neden ağlıyor peki bu çocuk?
Hemen başlar yorumlar:
- emiyor mu?
- sütün mü yetmiyor?
- ayağında mı sallasan?
- hasta mı acaba?
- aç bu çocuk, aç.
Bi durun allah aşkına, sanki 100 tane doğurduk. Zaten olayın paniği var, bir de bu çokbilmişlerin yorumları...
Anne olmak, başlarda günü kurtarmak, idare etmek, çok şükür bugün duş alabildim demek.
2 sene sonra anne olmak, sevilmek, sevmek. Her ne olursa, iyi ki demek.
5 sene sonra anne olmak, takıları paylaşmak, eleştirilmek, ufak ufak arkadaş olmak...
Sonrasını tecrübe edemedim henüz ama anne olmak, yaşadığım her zorluğun her zerresine değdi. Ve kimse kusura bakmasın ama annelik evlilikteki en güzel şeydi.
Gençlik döneminde özendiğim ve gelecek plânlarımda muhakkak yeri olan, yirmili yaşlarda "evlen" baskısına rağmen arama mesafe koyduğum, otuzlu yaşlarda da mücbir sebeplerle tamamen vazgeçtiğim aile içi departmanların eeeen zor pozisyonu. Yaş 37 oluyor doğurmak için doğurmak, baskı yüzünden evlenmek bana göre değil. Anarşizm hücrelerimde lanet olsun bro.
Başıma gelen en ilginç, en zor, en güzel şey. Bunu başkası yazsa eskiden gülerdim muhtemelen, "başına gelen en ilginç şey analıksa yazık dostum çünkü binlerce yıldır kadınlar bunu yaşıyor, çok da muazzam bir şey değil!" derdim ama öyle değil. Yılamazsın, yenilemezsin, yorulamazsın. Yanında hep güçlü, hep sağlam durman gereken biri oluyor hayatında. Mesela çok üzüleceğin bir şey olsa, sevdigin birini kaybetsen mesela onun yanında dövüne dövüne ağlayamazsın. Ya da biriyle tartışsan bile sesini yükseltmemelisin çünkü korkar. Hayata daha bir sıkı tutunma nedeni. Kök salmak gibi.
Bedeninl(d)e bir varlığı büyütmek mucizevi bir şey. Tüm canlılar için her dakika milyonlarcası da meydana gelse hepsi ayrı ayrı bir mucize bence. Umarım bir gün nasip olur isteyen herkese.
Ancak 2 aylık hamileliğimin bana kattığı şeyi soracak olursanız, karşıdan karşıya geçerken Bana bir şey olur diye değil de, bebeğimi kaybederim diye korkuyorum. Hiç olmadığı kadar koruyorum kendimi.
Aslında bebeğimi.
Buraya anne olduktan sonra da edit yapabilirim inşallah.
Anne olmayanların hakkında yorum yapmaması gereken duygu.
Çünkü kimse tatmadan nasıl bir şey olduğunu asla bilemez.
Doğuran herkes annelik yapamıyor evet katılıyorum fakat Henüz çocuğu olmamış kadınların "ya ne var ya amma abartıyorsunuz hayvanlar da doğuruyor yeaaa" tarzı yorumları bende kürekle ağza vurma isteği uyandırıyor, net.
Biri gelip duvarlarına oyun hamuru yapıştırıp üzerine oynar göz koyacak deseler bir tarafımla gülerdim sanırım. Ancak tüm duvarlar bu şekilde. Mücadeleyi bıraktım. Nasıl mutlu oluyorsa öyle yapsın. Bir gün evi boyatırız ne olacak havasındayım.