kalp ve damarlarımdaki yağlanma nedeniyle doktorumun verdiği diyeti uygularken, annemin yemeği az vermesi sonucu bu sıralar sık sık kurduğum cümle.
- bugünlük kahvaltıda üç zeytin ve bir dilim peynir yeter
+ anne yetmez bu bana, çok açım
- bu kadar yeterli oğlum
+ anne nolur biraz daha
- al lanet olası al hepsini ye de geber kalpten.
sabah erkenden okula veya işe gitmek için anne uyandırdığında '' anne nolur biraz daha'' diyerek uyumak istediğimiz dile getirir. akabinde '' hadi hadi geç kalıcaksın işe/okula almıcaklar seni'' diyerekten uyuz bir şekilde uyanırsın.
hayat boyu anneye en fazla söylenen cümledir belkide. en acısı, anne hastane odasında son saatlerini yaşarken "anne nolur biraz daha dayan" demektir herhalde. ilk kez kendimiz için değil annemiz için isteriz o biraz dahayı.
bırakmak istemediğiniz eylem sonucu annenin ısrarlarına karşı verilen tepkidir.
küçükken ateriler vardı. sabahtan akşama kadar tsubasa oynardım. sıfırdan başlardım maçları tek tek yapardım. tam japon milli takımına giderken annemden gelen ses tüm hayallerimi yıkardı. save falan yok efendim nerdee. adaptör çekilir veda edilir tüm hayallere. o kadar da dedik anne 5 dakka diye anlamadı inatçı karı ne yapalım efendim bizde şifresini bulduk sonra direk milli takımdan başlatıyordu adamı.
bir oyunun bitmesini istemediğinizde annenin eve gel çağrısına verilen cevaptır.
farz-ı mahal efenim;
arkadaşlarla sokakta heycanlı bir maç yapılıyordur veya saklambaç oynanıyordur.
bu arada babanın işten gelme saati yaklaşmıştır ama dünyadan o kadar kopulmuştur ki saatin farkında bile değildir çocuk.
baba eve gelir anne sofrayı hazırlar ve camdan yarım metre sarkıp şöyle der;
'tuuunnnççç baban geldi hadi eve'.
tuç'un dünyası yıkılır ve bu çağrıya şu şekilde cevap verir;
'anne n'olur biraz daha'.