4 gündür görmemişsindir. 7 saatlik otobüs yolcuğunun ardından terlemiştir. ama hiçbir ter kokusu bu kadar güzel kokamaz. üniversite öğrencisi çocuğuna bile sabah 5'te kalkıp 'çocuğum börek yesin sabah sıcak sıcak' diyen anne sevilmez mi ki. anam, kadın anam.
herhangi bir tanıma gerek yok sanırsam.
dünyanın en güzel kokusudur falan filan gibi bilindik şeylerden bahsetmeyeceğim size. psikolog falan değilim bu işin teknik ayrıntısını da hiç bilmem. ama geçenlerde cem mumcu'yu dinliyordum. söylediği bir şey vardı. insanın patolojik yönlerini törpüleyen bazı şeyler var, din gibi, manzara resmi gibi ya da insanın metalaştırdığı yerler gibi. bir de kokular. mesela bebek kokusu ya da anne kokusu. heh! işte budur dedim.
çok aklı başında biri olduğum söylenemez, yaşanmışlıklar falan filan. hangimizin derdi tasası yok ki? çok bunaldığım zamanlar hele ki bu sıralar anam uyurken yaklaşırım o'na. içime bir çekerim ki kokusunu. ondan sonra kırk su dökünmüş günahkar gibi hafiflediğimi hissedirim. melankolik bir söylem değil bu, hissetseniz hak verirsiniz bana. ellerim zaangır zangır titrerken, kendime hakim olacağım diye damaklarımın kanamasına engel olamıyorken, annemin o enfes kokusunu soluduğumda biraz olsun kendime gelirim.
ama o uyurken, şöyle sımsıkı sarılıp kokladığımda bir derdim olduğunu anlayıp üzülüyor, yaşlı başlı kadın işte. klişe hastalıkları var ve çok ileri düzeyde hem de. üzülmemesi gerek, sırf bu yüzden geceleri koklar dururum bazen.
şimdi göt gammazlardan biri tanım içermediği için sildirir falan, hadi bir tanım girelim.
bu kokuyu iyi içinize çekin, iyi bütünleşin. ne sevgilinizin kokusu ne de başka birşey bu mübarek kokunun yerini alamaz. bunu geç olmadan bir an evvel anlayın/anlayalım.