anne kokusu, burnumuz başka ten kokuları ile tanışmadan ve tamamiyle masumken; yaşamın kokusudur.
korunmanın, sevilmenin, huzurun, uykunun, kendini alabildiğine bırakışın kokusudur. bir kelebek için kozanın kokusu gibi..
burumuza sevgili kokusu değince bu kokunun tadına varırız ve anne kokusuna ihtiyacımız eskiye oranla azalmıştır. çok canımız yandığında, onarılma için gene annemizin kokusuna sığınsakta, toparlandıktan sonra yeniden sınf sınff diye dolaşmaya başlarız.
gün gelir, tüm bu kokuların üstüne çıkan bir kokuyla tanışırız. üstüne çıkan demek belki doğru değildir, hepsinin yeri ayrıdır kıyaslanmaz ama öyle hissederiz, hepsinin üzerinde.. bebek kokusu...
tutkunluk yaratacak, tüm hayatını baştan sona değiştirecek, içindeki en vahşi yanı ve içindeki en verici yanı keşfetmeni sağlayacak bir koku..
tarifi imkansız yumuşacık bir koku...
bugun duydugum sözle gözlerimin yaşlanmasına sebeb olan koku.
küçük kızım bana oda parfumunun anne kokusu olanından alabilirmiyiz sen işe gidince ben koklarım dedi. seni çok özlüyorum dedi.
daha önce bir kaç kez daha senin yatagında anne kokusuyla uyumak istiyorum demişti. kendimi özel hissetmeme sebeb oldu kızım benim kokumu istiyor.
bundan daha büyük bir mutluluk olabilir mi.
eğer gitmişse artık bir rüzgar eksilmiştir coğrafyanızdan. bir çiçek daha açmadan solmuştur. anlamı çoğalan kokudur. hatırlaması bile gözyaşını çağırır arka sokaklardan/sayfalardan/dizelerden/.
hangi kokuyla tarif etmeye kalksanız mümkünü olmayan kapılar açılacaktır önünüze. gidişi/eksikliği/yokluğu/o kokunun olmaması bir daha koku alamayacaksınız demektir. *