bir çoğumuzun hıçkıra hıçkıra söylediği cümledir belki de söyleyeceği.
bir anne içinse, söylenecek çok söz bırakmaya cümledir muhtemelen.
evladı ağıyor, içi yanıyor.
gözünde yaş bir yanmış ki canı anne diyor sadece.
anne.
__anne kalbim acıyor
__ne kalbin mi acıyor ??? terli terli soğuk su içtin dimi yine şimdi de kalbine sancı yapıyor , olum ben sana demedim mi soğuk bişey içme die.......(bu böle uzadıkça uzar,yani annenin söylenmesi )
bunu duyan annenin kalbi daha da çok acımaktadır. bu yüzden anneme sadece bir defa söyledim. sonra farkettim ki, o daha çok üzülmüş, o' nun kalbi daha çok acımış. ama o anın getirdiği bir duygu yoğunluğuydu işte. geçti gitti elbette ama ben unutmaya yüz tuttum, o unutmadı...
neye nasıl dayanacağım, kalbim acıyor görmezden geldiğim her şeye. yanımdan yalnızlığın ve çocukluğun geçiyor tatlı gülümsemelerle. Ve ben acıyı kalbimde bir sevgili çocuk yapıyorum şimdi. Aşk kalbimi yakan bir yangınmış anladığım ve bağrıma bastığım. Zaman kendini yinelerken dilimden dökülen ve şarap kokusu anlamsız sevdalar tüm bedenimi kirletmekte şimdilerde. bahsettiğin yarın hiç değişmedi ki...
aşk aydınlık dedin kalbimde hiç bulmadım ve aklımın derinlerinde imkansızlıkların geçti...
Sen beni hiç sevmedin... Vazgeçtiklerinde yani ağır bulduğun yüklerde ezik bir silüet oldum...
Ömür dedin ki bana o bende hiç olmadı ki. sana vereceğim acı bir gülümsemeden ibaret. Sır dediğin dünyaya dair sadece. Acı dolu bakışlarımın içinde çocukluğumu gördüm. Yarın dedin o ki hiç değişmeyenlerde saklı zaten. Ben artık beklediklerimden de geçtim. Ömürümün yettiği acı dolu şarkılarda kahraman olmak istemiyorum artık. SEn benim bu hayatta tek sınavımdın. Sen ki anneme acılarımı gösteremediğimdin. Arka balkon şarkılarına gözyaşlarımı karıştırdığımdın.
kalbimin acısını ne sen ne de ayırdığım ömürüm kalan son demleri dindirebilir. Acıyla yaşayan bir ömür acıdan beslenir. Sen ki hiç olmadın bende. SEn ki hep bir yalandın ve o yalanı sevdim ben. Sen olmadın kalbimin acılarında.
Sen ki ölümdeyken uzaktan izleyen genç bir beden. Sen ki ölümü benden sonra hissedecek bir beden...
kalbim acıyor anne.. nedendir bilemem ama çok acıyor işte. sende herkez gibi bakma bana acı dolu gözlerle.. daha da acıtma kalbimi. söylediğime pişman etme beni... geçer mi acısı, diner mi sancısı bilmem. ama şunu bilirim ki bu acı kalbime hergeçen gün daha vurdumduymaz, daha sağlam olmayı öğretti.. hergün kabuk bağladıkça yeni bir kalp doğdu sanki bedenimde. artık sadece bekliyorum. biliyorum birgün kuruyacak o yara, geçecek kalbimin acısı... belki izleri kalacak, belki sızısı. ama birşekilde izlerimizle yaşamayı öğrenmeliyiz değil mi anne? tıpkı yıllar önce senin öğrendiğin gibi...
23 nisan günü, günün anlam ve önemini belirten konuşmayı dinlerken sıkılmam, yere çökmem, cebimdeki bi boka benzemeyen erikleri kemirmem ve yanımdaki kırmızı rugan ayakkabılı en iyi arkadaşımla yarım günlük tatili değelendirecek planlar yapmam gerekirken.. çıkıp ben yaptım günün anlam ve önemini belirten konuşmayı anne..
ne ara büyüdüm anlamadan, elimde mikrofon, "kıymetli meslektaşlarım, sevgili öğrencilerim..." diye seslendim kalabalığa. kiminin annesi, kiminin nişanlısı, kiminin yiğeni vardı izleyen. ben yalnızdım.
kalbim acıyor anne..