Anne dışarıda alış-verişteydi. iki buçuk yaşındaki bebeğe babası göz kulak oluyo...rdu.
Aslında bu pek de zor bir şey değildi. Yavrucak halının üzerinde 'çay seti' oyuncağıyla oynarken baba da koltuğunda gazetesini okuyor, ara sıra da bebeğinin kendisine -çay seti oyuncağının minik plastik fincanlarıyla- ikram ettiği suları çay niyetine içerek oyuna iştirak ediyordu.
Derken anne eve geldi. Baba anneye sus işareti yapıp, bebeği izlemesini istedi. Bu çok şirin hareketini annenin de görmesini istiyordu.
Anne, bebeğin elinde çay fincanıyla salondan çıkıp, biraz sonra içi su dolu olarak babasına getirmesini ve babanın da onu çaymış gibi içmesini seyretti.
Sonra gayet sakin bir tavırla elindekilerle mutfağa geçerken eşine seslendi:
'Uzanabildiği tek su kaynağının klozet olduğunu biliyorsun, değil mi?'
Sonuç-1: Anneler evlatlarını çok sever ve onlara dair her şeyi bilir.
Sonuç-2: Babalar evlatlarına dair bir çok şeyi bilmez ama onları çok sever...
anneler oğullarıyla, babalar kızlarıyla daha yakın olurlar.
anne en ufak bir tartışmada dahi terlik fırlatmaktan zevk alır, baba ise yaşlandıkça sanki daha bir tepkisizleşir, durağanlaşır.
anne size sinirle fırlattığı terliğin tekini, biraz sonra muhtemelen yine sizden isteyecektir.
annelerin terliği genelde 36 numara olur.
Baba evlat ilişkisi bir sözleşme mahiyetindedir. Siz babanın istediklerini yaptığınız sürece, dilediklerini yerine getirdiğiniz müddetçe sevilir sayılırsınız. Tek yanlış sözleşmenin feshine neden olur ki o yanlış tüm doğrularınızı yok eder. Fromm un da dediği gibi aile içi ilişkilerdeki tek karşılıksız sevgi annenin sevgisidir. Sevme sanatı adlı kitabında karşılıksız sevmenin temelini çocuğun savunmasız olduğu dönemlerde, savunma mekanizmasından yoksun olan çocuğun annede uyandırdığı şevkat duygularında bulur. Anne çocuğa daima bu minvalde bakacaktır ve şartsız koşulsuz sevecektir. Olgular ile desteklemeye çalıştığımızda bunun geçerli olduğu toplumları görürüz fakat aksi durumların olduğu toplumların varlığını da inkar etmeyerek. Nitekim tüm genellemeler yanlıştır der Nietzsche, bu da dahil.
"Babalar kızlarına düşkündür" tezi doğru. Babam bana aşırı düşkün. Ama otoriter değil. Annem ise son derece otoriter. "Neredesin? Yanında kim var? Geç kalma. Üstüne niye hırkanı giymedin? Kiminle buluşacaksın? ikametgah ve nüfus suretini getir." Darlar insanı. Babam ise "Tamam kızım, geç kalma. Hava kararırsa beni ara, ben alayım seni." der.
Anneler pimpirikli oluyorlar. Gerçi gizlim, saklım yok. Annemle ve babamla her şeyi rahatça konuşurum. Hiçbir şey gizlemem. Bütün arkadaşlarımdan uzun uzadıya bahsederim zaten. Babalar daha rahatlar ama arkadan arkaya koruyorlar kızlarını. Bana en ufak zarar vermeye kalkacak adamı hiç düşünmeden öldürür mesela, eminim.
Anne kuralcı, baba boşver modunda takılır.
Anne yemeğinden tut herşeyine kadar düşünür, baba onunla oynayacağı oyunu gezdirecegi yeri ve maddi hesapları düşünür.
Ama annede babada onu cidden sever. Bu konuda ayrım olmaz.
Annen seni sen olduğun için sevmez. Hormonları ve beyindeki sinirlerle ilgili bi sebepten dolayı. Tam hatırlamıyorum şimdi bi dergide okumuştum. Babanın ise seni sevmesi tamamen senin sen olmandan dolayıdır.