tam iki sene boyunca amsterdam da bir evin arka kısmına saklanarak nazilerin hısmından korunmaya calısan yahudi bir ailenin kızı.o süre zarfında tuttugu günlükle dünyaya o donemin sancılarını cok güzel anlatan, en bilindik yahudilerden biri.
2. dünya savaşı yıllarında iki yıl gizlice yaşadıkları evde abdülhamit'in hatıra defteri kıvamında bir kitap yazmş şahsiyet . günlüğünde bir çok tutarsızlık ve saçmalık vardır , ancak bunlar ozamanlar bir yahudinin naziler için ne ifade ettğini anlatmasını engellemez . savaşın bitimini göremeden toplama kampında ölmüştür
bir yahudi "cocugu"dur. cocuktur en nihayetinde. bir cocugun deftere yazdiklari gerceklik ifade eden tarihsel bir dokuman olarak kabul edilemez. Bu cocugun belki de savas doneminde olundugu icin normal karsilanmasi gereken sacma sapan cocukca hezeyanlari albert hacckett isminde bir yahudi tarafindan tiyatroya da uyarlanmistir. bu deli sacmasi eserin ismi de "anne frank'in hatira defteri" , orjinal ismiyle " the diary of a young girl" dur. Amerikan ve ingiliz askerleri tarafindan oldurulen onbinlerce alman, japon ve yahut italyan cocugundan daha sansli oldugunu bile soyleyebiliriz rahatlikla. zira onlar ani defteri tutacak, hatta ecelleriyle olecek kadar sansli degildiler.
radikal gazetesi' nde okuduğum habere göre hayatı ikinci kez beyaz perdeye aktarılacak olan isim. daha önce 1959 yılında george stevens tarafından sinemaya aktarılan "anne frank' in günlüğü" bu sefer de pulitzer ödülü sahibi yazar, senarist ve yönetmen david mamet tarafından senaryolaştırılıp yönetilecek ve 2011 yılında gösterime girecek.
1942-1944 yılları arasında, nazilerden saklanırken tuttuğu güncesi ile bilinen, 1929 doğumlu yahudi bir kız. günlüğüne en son 1 ağustos 1944'de yazıyor ve 4 ağustos sabahı ailesiyle beraber saklandığı yer basılıp bütün aile auschwitz toplama kampına gönderiliyor. daha sonra ablasıyla beraber bergen-belsen toplama kampına gönderiliyor ve 1945 yılının mart ayında orada ölüyor.
güncenin gerçek olup olmadığı konusunda bir tartışma olsa da savaş döneminde anne gibi on binlerce çocuğun, hayallerinin ve çocukluklarının ellerinden alındığı değişmez bir gerçektir.
son olarak, günlüğünden birkaç vurucu cümlesini de paylaşmak isterim:
"29 ekim 1943: ...özellikle pazar günleri çok kötü geçiyor. korkunç bir sessizlik oluyor. sanki cehenneme çekiliyormuşum gibi hissediyorum. kaçamayan, kanatları olmayan bir kuş gibiyim. içimden bir ses: "çıkarın beni buradan, temiz hava almak istiyorum. insanların gülüşünü duymak istiyorum." diyor. fakat ben sese cevap vermeyip kanepeye uzanıyorum. uyku, zamanı daha çabuk geçiriyor.
11 nisan 1944: ...belki ilerde birkaç yahudi kalırsa, çektiğimiz acı insanlara bir şeyler öğretir. belki, iyilikle ilgili bir şeyler öğrenirler ve belki de bunun için bizim bugün acı çekmemiz gerekiyor."
almanya frankfurtda yasamis, Hollandaya ailesiyle kacmis, bir evin killerinde 2 yil saklanarak yasamis ergen bir yahudi kizi, su an filmini izliyorum. yahudilere aciyimmi su an dünyada para ve masonlukla yaptiklari entrika dolaysiyla nefret mi edeyim kararsizim.
Yahudi bir kız diye biliyorum. Günlüğünü en kısa zamanda okuyacağım. Ayrıca filmleri de yapılmış sanırım ama okumadan izlemek istemedim.
Para bulup kitap alamıyoruz ki kardeşim.
propogandası mı var lan bu işin?
nazi kamplarına bile dümen diyen zihniyet elbette bu kıza da uydurma diyecektir o anlamda şaşırmadık ama bu kadar hayal dünyasında uçmayın aq.
amsterdama giderseniz muze icin bileti once almaniz gerek veya ogleden sonra gidip sira bekleyebilirsiniz zamna kalirsa, ama gitmeyin bise yok. eve varmadan buyuk bir kilise var orda kucuk heykelide var, gitmeyin yani.