dünyanın en müthiş yanlış anlama ve aktarma şampiyonu.
evde devamlı stand up yapan anne kişisi.
kurban olunası gamzeli yanaklara sahip uzun terlik atma rekortmeni. *
hiçbirşeyde bulunamayan o kokusu. yatılı olarak okuyan evladı geldğinde sultanlara layık sofralar hazırlaması..
sinilendiği zaman yuvalarından fırlayan gözleri..
ağlamanıza dayanamaması.. hiç kimsenin sizi anlamadığını düşündüğünüz zamanlarda sizi sizden iyi tanıdığını ve yanınızda olduğunu belli etmesi. canınız sıkıldığında "hadi kalk gidiyoruz." diyip sizi kolunuzdan tutarak çay içmeye götürmesi.
sevgilinizle kavgalı olup ruh halinizin yerle yeksan olduğu dönemlerde olayın farkına varıp sizi yalnız bırakmaması ve aklınızı dağıtması.. **
aslında annemi hatırladığımda üniversiteyi kazanıp ilk defa evden ayrıldığımda döktüğü göz yaşı geliyor aklıma. * bir de neredeyse her eve gidişimin dönüşünde ağlaması. benim annem çok hüzünlü, çok sulugözdür. biz çocukken pazarda çikolata aldığında abimle bana pay ederken kendisine en küçük parçayı ayırması. telefonla konuştuğumuzda yemeğini ihmal etme deyişi ve havalar soğuksa sıkı giyin üşüme demesi. bir de eve gideceğim zaman hangi yemeği istersin deyişi. yanında hasta olduğumda gece boyu uyumaması ve telefonla konuşurken bile hasta olduğumu anlaması. analık işte. **
dokuz ay karnında iç içe yaşadığım kendimden daha çok sevdiğim canım annem. türkçede en çok sevdiğim kelime, anne. 26 yıl kullandığım bu kelimeyi bir daha kullanamadım.
hastalığından dolayı zar zor kalkıp çocuklarına yiyecek bişeyler çıkartıp kendini tekrar sancılar içinde yatağa atan, öyle halsiz öyle hasta ki sobayı bile yakamayan ve iki çocuğunun soğuktan büzüşmüş halde televizyonun karşısına geçmiş hugoyu seyretmesine gözleri dolu dolu bakan ama elinden birşey gelmeyen genç ama hasta kadın.
"çocukluğum"; güdümlü terlikler, oklava, koynuna alıp uyuması, bir yerden düştüğümde acı içinde kıvranıyorken onun bağırmasını duyunca kaçma çabası "yine mi düştün eşek sıpası", komşuların şikayetlerinden sonra evde saklanacak bir yer bulmak, bir açığımız olduğunda babamıza söylememesi için ona yalvarmak ve onun da bize acıması, şevkati.... *