Televizyonun karşısında otururken karnının acıkmasıyla anneye seslenme şekli. Anne yemeği hazırlar. Daha sonra yalnız yaşarsanız evden uzak, bunun kıymetini daha iyi anlarsınız.
normal şartlarda annenin, "yemek birazdan hazır olur yersin" dediği, fakat bütün gün bilgisayar başında oturmuşsanız ve sözlükteyseniz annenin kıskanıp "yaa öyle mi? sözlük senin karnını doyurur kızım" demesine neden olan söz.
düşmeden önce alnımdan ter damlıyordu ve ağzımdan dumanlar çıkarcasına nefes nefese kalmıştım.
yaklaşık 15 yıl önce falandı.
çocuktuk.
inanılmaz bir ağrı vardı karnımda.
annemin "yemeğini yemeden çıkmak yok" dediği sokağa balkondan atlayarak kaçmış ve açbilaç top peşinde koşturmaya gitmiştim.
her şey maç başladıktan yaklaşık 30-35 dakika sonra oluverdi.
ne olduğunu hatırlamıyorum ama yerin ayağımın altından kaydığını ve yere yığıldığımı hayal meyal de olsa anımsayabiliyorum.
gözümü açtığımda numune hastanesinin kesif amonyak kokulu bir odasındaydım.
yanımda ellerimi tutan annem vardı.
gözleri kızıla çalıyordu artık ağlamaktan.
aç karnına düştüğümüz top sevdası yüzünden -daha da önemlisi annemin sözünü dinlemememden ötürü- kan şekerim düşmüş ve çocuk bedenimi yıkmış sahanın orta yerine. sonrası ise malum, tahmin edersiniz işte.
anneme verilen haber, acil servise kadar ağlayarak götürülen ben, kapıda derin endişeli bekleyiş... v.s.
o gün, o izbe odada verdiğim söz bugün bile aklımda.
"bir daha söz anne" demiştim. "yemek yemeden sokağa çıkmak yok"
o da "yemeğini yarm bırakmak da yok" ama diyerek diretmişti bana; arkandan ağlar mavalını dile getirmeden.
tabağında yemek bırakmakla ünlenen "ben" için zor bir sözdü. ki bazen tutulmadığı da oldu.
annemin görmezlikten geldiği..
aradan yıllar, sensizliğin üzerinden de tam 1 yıl 2 gün geçti anne.
açlığın ne olduğunu biliyorum artık.
ağzıma aldığım her lokmada, içtiğim her damlada, senin sevdiğini bildiğim her yemekte biliyorum.
baktığım her sokakta, izlediğim her istanbul manzarasında, senin sevdiğini bildiğim her şarkıda...
güldüğüm her anda, düşündüğüm her lahzada, gözümdeki her damlada..
yalnızlığımda, karanlığımda, başarısızlığımda..
sevmediğim insanlarda.
sevdiklerimde.
biliyorum açlığı...
hiçbir nimetin bastıramayacağı, hiçbir şeyin yerini tutamayacağı bir karın ağrısı bu..
keşke önce alnımdan ter damlasa, ağzımdan dumanlar çıkarcasına nefes nefese kalsam ve düşsem şimdi.
düşsem de uyandığımda seni yanıbaşımda görsem..
dinse bu tarifi mümkün olmayan ve asla "sen" olmadan bastırılamayacak ağrı..
"acıktım" desem sana ayıldığımda..
"anne ben sana çok acıktım"..
keşke..