annabel lee

    1.
  1. it was many and many a year ago,
    in a kingdom by the sea,
    that a maiden there lived whom you may know
    by the name of annabel lee;
    and this maiden she lived with no other thought
    than to love and be loved by me.
    she was a child and i was a child,
    in this kingdom by the sea,
    but we loved with a love that was more than love
    i and my annabel lee
    with a love that the winged seraphs of heaven
    coveted her and me.

    and this was the reason that, long ago,
    in this kingdom by the sea,
    a wind blew out of a cloud by night
    chilling my annabel lee;
    so that her high-born kinsman came
    and bore her away from me,
    to shut her up in a sepulchre
    in this kingdom by the sea.

    the angels, not half so happy in heaven,
    went envying her and me:
    yes! that was the reason
    (as all men know, in this kingdom by the sea)
    that the wind came out of a cloud, chilling
    and killing my annabel lee.

    but our love it was stronger by far than the love
    of those who were older than we
    of many far wiser than we
    and neither the angels in heaven above,
    nor the demons down under the sea,
    can ever dissever my soul from the soul
    of the beautiful annabel lee

    for the moon never beams without bringing me dreams
    of the beautiful annabel lee;
    and the stars never rise but i see the bright eyes
    of the beautiful annabel lee;
    and so, all the night-tide, i lie down by the side
    of my darling, my darling, my life and my bride,
    in her sepulchre there by the sea
    in her tomb by the side of the sea.

    (bkz: edgar allan poe)
    14 ...
  2. 7.
  3. edgar allan poe'yu ; türk edebiyatı'nda necip fazıl'a korku hikayeleri yazmasında öncülük yapan kişi olarak tanır, severiz. fakat yazdığı şiirlere bakıldığında "ne korkusu canım adam düpedüz lirik" diyebiliriz ki öyledir. bastırılmış duygular, çileli bir çocukluk ve annabel lee. bir dönüm noktası belki. edgar'ı onun bilinmeyen aşkını anlatan şiir.
    şiirde çoculuğa dönüş vardır "senelerce evvel"... sevgi dolu olmayan çocuklukta anima arşetipi, anne sevgisi yerine çocukluk aşkına döner. küçükken sevilmemesine inat annabel sadece onu sevmeyi düşünür. ona aittir ve başka hiç bir varlık yoktur çevrede.

    --spoiler--
    ismi; Annabel Lee
    Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
    Sevmekten başka beni
    O çocuk ben çocuk, memleketimiz
    O deniz ülkesiydi
    Sevdalı değil karasevdalıydık
    Ben ve Annabel Lee
    --spoiler--

    ve ölüm. annesinin erken yaşta veremden ölüşü, babasının o doğduktan bir yıl sonra evi terkedişi. edgar'da sonsuz sevgi hissini azaltmştır. her sevgi bir sona erer ve o gün mutlaka yakındır. annabel'i sevdiyse o mutlaka ölmelidir.

    --spoiler--
    Bir gün işte bu yüzden göze geldi
    O deniz ülkesinde
    Üşüdü bir rüzgarından bulutun
    Güzelim Annabel Lee
    Götürdüler el üstünde
    Koyup gittiler beni
    Mezarı oradadır şimdi
    --spoiler--

    ama edgar tek şeye sığınır bu kadar acı dolu hayatın sonunda mutlaka ölümsüz sevgi vardır ve annabel onu bekler. sevgi sonsuzdur ruhlar arası alemde bile vardır varlığı azalmayacaktır.

    --spoiler--
    Geçemezlerdi bizi
    Ne yedi kat göklerdeki melekler
    Ne deniz dibi cinleri
    Hiç biri ayıramaz beni senden
    Güzelim Annabel Lee
    Ay gelir ışır, hayalin erişir
    Güzelim Annabel Lee
    Orda gecelerim uzanır beklerim
    Sevgilim sevgilim hayatım gelinim
    O azgın sahildeki
    Yattığın yerde seni...

    --spoiler--
    7 ...
  4. 27.
  5. 99 lu olması imkansız yazar. öyle olsa 1913 yaşında oluyor. bizzat hesap makinasında yaptım.
    6 ...
  6. 14.
  7. başlık açmayı bilse süper başlıklar açabilecek bi yazardır. özünde de iyi bi insandır.
    5 ...
  8. 41.
  9. Yıllar sonra tekrar okuyup tekrardan çok sevdiğim şiirdir. Sağolasın Edgar Allan Poe abi.*

    (iki Gözünden yaş akarak gülen smileyden)
    6 ...
  10. 8.
  11. güzel kafiyeleri olan müthiş edgar allan poe şiiri ve bildiğim kadarıyla en son yazdığı şiiri.

    --spoiler--
    and the stars never rise but i see the bright eyes
    --spoiler--
    3 ...
  12. 45.
  13. Evlendiklerinde Poe 26, karısı Virginia 13 yaşındaydı.
    Pek çok aklıevvel bu evliliğin mutluluk getirmeyeceğine, kısa zamanda boşanmayla sonuçlanacağına hükmettiler.
    Lakin hiç de öyle olmadı.ikisi bir arada mutlu ve oldukça romantik bir hayat yaşadılar.Poe, çocuk denecek kadar küçük yaştaki karısını büyük bir aşkla perestişkârâne sevdi.poe ile Virginia'nın yaşadığı ev, her an yıkılacak kadar eski bir viraneydi.Ama kırlar ve elma ağaçlarıyla çevrili güzel bir yerdi.bahar gelip de güney rüzgârları esmeye başladığı zaman leylak ve kiraz çiçeklerinin kokusu dolardı eve.poe bu evi 3 dolar aylık kirayla tutmasına rağmen bunu bile ödeyemiyordu.
    Yeterli yiyecekleri olmadığından küçük karısı Virginia hastalandı. Lakin paraları yoktu. Yiyecek bir şey alamıyorlardı.ama mutluydular.
    Poe sevgili karısına aşkla şarkı söylemesini, karısı da onu sevmesini biliyordu.
    Bazen günlerce bir şey yiyip içmeden aç karnına oturuyorlardı.
    Bahçede hindibalar yetiştiği zaman topluyorlar ve pişirerek karınlarını doyurmaya çalışıyorlardı.
    Poe ile karısının açlıktan öleceklerini hisseden komşuları, acıdıklarından sepetlerle yiyecek getirdiler.
    işte bu evde öldü sevgili Virginia.
    Aylarca saman dolu yatakta yattı.
    Bedenini sıcak tutacak bir elbiseden mahrum olması ölümüne sebep olmuştu Virginia'nın.Çok soğuk günlerde annesi kollarını, Poe da ayaklarını ovalayarak ısıtmaya çalışıyorlardı onu.Poe West Point'te giydiği er kaputunu zavallı Virginia'nın titreyen vücuduna örtüyor, kedileri ayakları ucuna yatırarak ve annesiyle durmadan okşayarak ısıtmaya çalışıyorlardı.Biricik karısı öldüğü zaman Poe'nun cebinde cenazeyi kaldıracak kadar para yoktu.Komşulardan biri yardım etmese sevgili Virginia'sı Pottersfield'deki kimsesizler mezarlığına gömülecekti. Virginia kış aylarında ölmüştü.aylar geçti, nice baharlar geldi kışlar geçti.poe,evlendiği ve çok sevdiği tek kadın olan Virginia'yı hiç unutmadı.o evin bahçesinde oturup yıllarca hasretini çektiği biricik karısı için lirizmin doruğundaki şiirlerini yazdı. "Annabel Lee", bu masalsı aşkla ve o unutulmaz ıstırapla yazıldı.

    Annabel, Virginia'nın ölüsüne verdiği isimdir Poe'nun. (bkz: lord of the lost- annabel lee)
    3 ...
  14. 40.
  15. her okuduğumda ağladığım şiirdir.
    3 ...
  16. 36.
  17. çocukluğumun iki yılını etkileyen ve bu sürede mersin iline özlem duymamı sağlamış olan şiirdir.

    şöyleki;

    mahallemizde arzu diye bir ablamız vardı. biz mahallede oynarken bizimle beraber oturur, bize su verir, şeker dağıtır ve isteyen çocuklara penceresinin önünde şiirler okurdu.

    mersin'den yeni gelmişlerdi ve bir daha ne zaman dönecekleri ise belli değildi. hemen hemen her gün bize şiir okur ve bizi evine davet edip şiir yazmayı öğretirdi. bir iki kişi kalana kadar devam eden bu süreçte en son ben kaldım yanında.

    yüzlerce şiir dinledim kendisinden. adını sanını duymadığım insanların şiirlerini ezberledim.

    yaklaşık iki yıl kadar devam eden bu şiir günleri bitmeye yüz tuttu. gideceği günün öncesindeki iki gün bana üst üste "annabel lee" şiirini okudu. ve sonra mersin'e gitti.

    o zamanlar bu şiiri okumadan uyuyamazdım. sonradan fark ettim ki arzu ablaya aşık da olmuştum. mersin'e gitmek için ve ona aşık olduğumu söylemek için hep hayal kurdum.

    hayallerim hiç gerçekleşmedi.
    4 ...
  18. 2.
  19. Annabel Lee, Edgar Allan Poe'nun en son yazdığı şiiridir. Poe'nun bir çok şiiri gibi, güzel bir kadının ölümünü keşfeder. Yazar, Annabel Lee'ye gençken aşık olur; ve O'na öylesi bir aşkla bağlıdır ki melekler bile kıskanır. Aşkı o öldükten sonra bile devam eder. Annabel Lee'nin kim olduğu üzerine bir çok tartışma vardır; ancak genel kanı bu kişinin Poe'nun eşi Virginia Eliza Clemm Poe olduğudur. 1849'da yazılan şiir; Poe'nun aynı yılda ölümünden sonra yayımlanmıştır ve en ünlü şiiridir.

    Çok yıllar önceydi,
    Deniz kenarında bir krallıkta,
    Genç bir kız yaşardı,
    Belki bilirsiniz ismi Annabel Lee idi.
    Ve bu genç kız orada sadece,
    Sevmeyi ve sevmemi istedi.

    O çocukken çocuktum,
    Deniz kanarındaki bu krallıkta,
    Ama sevdadan bile üstün bir sevgiyle sevdik,
    Ben ve Annabel Lee birbirimizi.
    Cennet'in kanatlı melekleri bile,
    Gıpta ederdi sevgimize.

    işte bu yüzden bir zamanlar,
    Deniz kanarındaki bu krallıkta,
    Bir rüzgar çıkageldi bulutlardan,
    Annabel Lee'mi titreten.
    Böylece asil akrabaları geldi,
    Ve O'nu benden götürdüler.
    O'nu bir kabre tıkamak için,
    Deniz kenarındaki bu krallıkta.

    Melekler bizim yarımız kadar mutlu değildi,
    O'nu ve beni imrenirdi,
    Evet! Sebebi buydu (herkesin bildiği gibi,
    Deniz kanarındaki bu krallıkta,
    Rüzgar bulutların arasından geceleyin geldi,
    Titretip öldürdü Annabel Lee'mi.

    Ama sevgimiz sevdadan daha güçlüydü,
    Bizden daha yaşlı olanlardan,
    Bizden çok daha zeki olanlardan,
    Ve ne yukarıdaki melekler,
    Ne de şeytanlar denizin altındaki,
    Güzel Annabel Lee'nin ruhundan,
    Benim ruhumu ayırabilirdi.

    Ay ki hiç parlamaz, bana rüyalar vermeden,
    içinde güzel Annabel Lee geçmeden:
    Ve yıldızlar hiç yükselmez, ama hissederim;
    Güzel Annabel Lee'nin parlak gözlerini.
    Böylece gecenin med cezirinde yanına yatarım;
    Sevgilimin--sevgilim--hayatım ve gelinim,
    Denizin yanındaki kabrinde,
    Mezarında deniz sesinde.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük