yeni sevgiliye, eski sevgilinin adı ile seslenmek. daha sonra kavga edince de "ağzımdan çıkıverdi işte, sende hemen bağırdın çağırdın. ben sana onu "unutmadım" diyorum" diyerek daha da beter hale sokmak. salaklık değil aptallığın daniskasıdır.
Mahallemizde 3 genc arkadas yolda yururken yanimizdan gecen arabanin nereye gidiorsun demesi ile en sefil arkadasimizin hic buralardayiz demesi tam salaklikti. Adam arkamizdakilere diyormus bide adamida tanimiyoruz tanimiyorda utanc verici idi saygılar.
dede eve ziyarete gelir. saygısızlık olmasın diye sigara içmek için başka odaya gidilir. pencere kenarında bir elinde telefon, diğer elinde sigara olan ted aniden dede nin odaya girmesiyle sigara yerine telefonu aşşağıya atar ve diğer elindeki sigarayla mal gibi dedesine bakar.
patronla baya samimiyimdir. bir müteahhitlik firmasına beraber işi almak için gitmişizdir ve malzeme tipleri konuşulurken, patron gereği olmayan bir malzemeyi listeye katar. tabi bende bir an kendi ofisimizde olduğumuzu düşünüp, adı rıfat olan ve pardon isimli filmdeki hassiktir be rıfat abi repliğini kendisine sıklıkla kullanmamdan mütevellit ağzımdan bir anda bu menfur kelime çıkar ve herkesi derin bir sessizlik alır, tabi bende cem yılmaz'ın tabiri ile içime içime sıçıyorumdur. rıfat abiye hiç girmiyorum sözlük.
bilgisayarın yanında duran bardağı ekrandaki fare imleciyle kenara iktirmeye çalışmak, aynı anda bardağa bakarken bu niye gitmiyo yaa diye düşünmek, ardından kendi kendine gülmeye başlamak.
odanın ışık düğmesi bilgisayarın arkasında ki duvarda elin uzanabileceği yerdedir. eşyaların yeri değiştirildikten sonra da aynı yere ışığı açmak için eli uzatıp boş duvara elini çizdirmek, alışkanlığın getirdiği bir anlık salaktır.
Ögretmenlik staji icin gittiğim lisede, dersine gireceğimiz hocayla karşılaşıp hal hatır sorusuna, iyiyim "canim" siz nasılsınız demek. Neyse ki canim kismini hocammis gibi algıladı sanirim.