anlık bencilliğin pişmanlığa dönüşme süreci

entry1 galeri0
    1.
  1. Hep bir teknem olsun diye hayal kurmuşumdur. bir kaç arkadaşımı, sevgilimi ağırlayabilecek büyüklükte olması yeterlidir hep hayallerimde. Eğlenmek için açılıp, mangal, içki, deniz keyfi yapabileceğim gibi, her canım sıkıldığında uçsuz bucaksız okyanusta açılıp herkesten kaçtığımı, tamamen yalnız olduğumu hissetmek istediğim için tekne hayal ederim sanırım. etraf; masmavi deniz, ölümüne yalnızsın...

    Bencilliğin bünyeye işlemesinin ilk adımının; yalnızlık olduğuna inanmıştım bugüne kadar. insanın yalnız doğduğunu ve yalnız öleceğini kabullenmesi sürecini tehlikesiz atlattığımı düşünüp bencil olmadığımı düşünürdüm bugünlere kadar.

    bencillik; olağan dışı bir davranış yahut insani problem, kişilik bozukluğu değil bence. bencillik; insanın kendisi!

    her insan bencildir. önemli olan etrafa zarar vermeden, narsistlik boyutuna getirmeden yaşamaktır bu bencilliği.

    Her insan yalnız doğup yalnız ölür. Ve bunu kabullenecek yaşa gelmiştir, gelmediyse de daha yaşamamıştır. kimisi 5 yaşında anne-baba dayağıyla, kimisi 10 yaşında tüm sınıfın onu dışlamasıyla, kimisi 15 yaşında aşık olduğu insanın pervasızca onu harcamasıyla, kimisi 20 yaşında evleneceği nişanlısının onu aldatmasıyla, kimisi 30 yaşında eşinin zengin birini bulup terketmesiyle, kimisi 40 yaşında oğlunun vefasız bir piç olmasıyla yaşayacaktır! Bundan kaçılmaz.

    Bazıları daha duygusal ve derinde yaşayabilir yalnız olma gerçeğini; annesini kaybeder mesela, olmadı babası terkeder ailesini yada çocuğunu yalnız hissettirecek kadar uzaktır ondan, hepsini geçtim bir depremle tüm sülalesini bile kaybedebilir insan, yapayalnız kalabilir insanların onunla ilgilenmesi gereken bir yaşta. öyle ya böyle bir şekilde kaybeder insan yakınındakileri ve yalnız kalır. Bu yalnızlığın, bu çaresizliğin (bana göre farkındalığın) getirisi olarak daha da bencilleşir insan.

    bencilce yapılan her hareket, farkına varıldığında pişmanlık getirir insana. farkına varılmadığındaysa iyi bir şey yaptığını sanmanın verdiği mutluluk.

    Çoook Basit bir örnek; arkadaşının kendinden yüksek not almasını kabullenemeyen bir insan mutlaka tanımıştır herkes, çeşitli götlüklere maruz kalmıştır mutlaka birileri. o arkadaş yaptığının yanlış olduğunun farkına vardığında pişmandır, devam ettiği sürece daha mutlu, daha bir özgüven sahibi.

    ince bir çizgideyiz anlayacağın. yaptığım her hareketten sonra pişman olma riskini alamayacak kadar çok özen göstermekte doğru gelmiyor ama yine de çok düşünmem gerekiyor gibi hissediyorum her hareketten önce. gerçi çok dikkat ettim ama olmadı.

    hayattaki en büyük bencilliğim, hayattaki en büyük pişmanlığım oldu şimdilerde. uyuyamıyorum, daralıyorum, yazınca rahatladığım için yazıyorum sadece. unutmamak için sözlüğe yazıyorum. hayalimdeki tekne gibi sözlük, saatlerce ağlayacak, kendime acıyabilecek ve bundan hiç gocunmayacak kadar yalnız hissediyorum kendimi burada.

    bir zamanlar aşık olduğum o kız arkadaşımın; 'hamileyim', 'şimdi nabcaz?' dediğinde aynaya bakıp yüzümün aldığı şekli hatırlıyorum. korkmayacak kadar cesur, ölmeyecek kadar güçlü bakarken... mutlu olmak için yanlış zaman olduğunu hatırladığım, o saliselik zaman diliminde beynime saplanan acıyı hatırlıyorum.

    birini öldürmekle, doğmasını engellemek arasında çok fark olduğunu, kendimden başka herkese ıspatlayabilecek kadar güzel, anlamlı, inandırıcı cümleler kurabilirim ama insan kendine yalan söyleyemeyecek kadar dürüst bir yaratık.

    hep kızım olsun isterdim. uyurken izlemek, biri onu üzdüğünde sımsıkı sarılmak, annesinden kıskanmak. hiç annesini düşünmemiştim. vardı bir beden hani tom ve jerry'de ki kadın varya terlikli o hesap hiç yüzünü göstermedi, bende bakmadım. yürürken saatlerce düşünürdüm, eksik olan aile bağlarımdan olsa gerek evine daha bağlı olduğu için sanırım bir kızım olsun hayali.

    her daim kurduğum hayallerin içine kendi ellerimle sıçmış olduğum için; artık yürürken gülümseyemiyorum. üstelik şu günlerde verdiğim kararın sadece bencil olduğum için doğru gelmesinin acısına katlanamıyorum. eğer aldırmasaydık; muhtemelen geçtiğimiz yılın nisan aylarında doğmuş olacaktı ve şu aralar 1. yaş gününü kutlamaya hazırlanıyor olacaktım.

    ilk kaygım; sevgilimdi. bu kararı verirken hayatının sikilmemesi içindi herşey, kafadan özel okulda okuduğu için ailesi desteği çekecekti ve tüm kariyer hayalleri yalan olacaktı, kariyer onun herşeyiydi. çocuğa bakamayacak bir olgunlukta olmasını da düşünmedim değil, bende o olgunlukta değilim elbetteki. insan nasıl o olgunlukta olabilir o da muamma.

    şu günlerde kendime şunu sordum; 'çocuğu aldırırken sen neyden korktun? ya da neyi göze alamadın? dedim kendime. korkacak bir ailem yoktu, bana kızacak arkadaşlarımda yoktu. en fazla babam kızardı, o da sikimde olmazdı. Çünkü ona karşı manevi bir bağım olmadığı gibi, maddi bir mecburiyetimde yok.

    kürtaj için para istemek zorunda kaldığım dayımın telefon konuşmasını hatırlıyorum.

    - para önemli değil. Sen emin misin?
    + eminim dayı.
    - kız arkadaşını seviyorsan bir daha düşünün.
    + eminiz dayı.
    - peki ne kadar lazım? konuşmanın gerisini hatırlamıyorum bile.

    anneme söylemem en büyük hataydı sanırım, sadece bakakaldı ben anlatınca ve yine lafını esirgemedi;

    - Allah'a inanmadığın için mi bu kadar rahatsın anlatırken, annen olduğum için kızamıyorum ama tekrarı olursa ve aldırdığını öğrenirsem yüzüne bakmam. doğsaydı, ben büyütürdüm sen yine okurdun!'

    gözlerinin içine bakıp özür dilemek istemiştim. Saatlerce özür dileyebilecek kadar çok doluydum, hem annem bile kızıyorsa bir şeyleri yanlış yapmışımdır dedim kendime. üstelik doğru söylüyordu, kız arkadaşım hamile desem kızsa bile hemen yumuşardı, hatta sevinirdi. şimdilerde onu büyütüyor bile olabilirdi. Çok bencilce davranmıştım çok. davranmıştık diyemiyorum çünkü kız arkadaşımın şuan ne hissettiği konusunda hiç bir fikrim yok.

    o zamanlar kendime şunları dediğimi hatırlıyorum; 'ilerde evlenince daha mükemmel bir hayat sunacağız ona' sunacağız? ona? şimdilerde dank ediyor 'sunacağız' dediğim sevgilim yok artık hayatımda, üstelik bu canımı yakmıyor bile, buz kestim resmen. ilerde daha iyi bir hayat sunacağız ona dediğim, 'o' yok artık. bundan sonra çocuğum olsa bile 'o' olmayacak. Ondan sonraki olacak. çok canım sıkılıyor, kabuslarıma giriyor. sonradan hatırlıyorum rüyalarımı, tam kahvaltı yaparken dank ediyor. daha fazla dayanamayacak gibi hissediyorum, bir erkek daha güçlü olmalı yalanını falanda aştım. ben zayıfım sanırım ya da çok yoruldum.

    Herşey çok hızlı gelişti. Sanki birisi bir an hayatıma girdi iki tokat atıp gitti. 15 ağustos 2010 sabahı en yakın arkadaşlarımdan birinin vefat ettiğini öğrenip mezarında ağlarken, eve döner dönmez 17 ağustos'ta kız arkadaşımın hamile olduğunu öğrendim. 23 ağustosta öldürdük çocuğumuzu. 1 hafta! hayatımda yaşadığım en kötü şeyler tam tamına 1 hafta içinde oldu. Kendimi rahatlatmak istiyorum; çok aniydi, karar vermek için düşünemedin bile demek istiyorum, olmuyor. Senin sevdiğin kadın olabilir ama anne olamayacak bir kadındı, şu an yanında bile değil, hatta seni aldattı o büyük olaydan sonra. hatta ayrıldıktan sonra ayrılır ayrılmaz birini buldu. şuan da onunla hiç birşey olmamış gibi çatır çatır sevişiyor, gülüyor olabilir. Sende artık kendine gel artık diyorum kendime. avutmuyor hiç bir şey, bunun bir güç savaşı olmadığını biliyorum. O kadını artık düşünmüyorum çünkü, umursamıyorum hatta yüzünü bile tam hatırlamıyorum. tek düşündüğüm şey bebeğim oldu. nasıl bu kadar bencil olabildiğimi düşünüyorum. Daha iyi bir hayat sunarız? ne lan! en kötü hayat, yaşamamasından iyidir diyorum şimdi.

    Bu pişmanlığı aşamadığım sürece biriyle bir şey yaşayamacağımı farkettim geçen hafta. aylar sonra birşeyler hissedebildiğim kadın; Küçükken yaşadığı bir olayda burnunun kırıldığını anlattı. bende hiç belli olmuyor burnun çok düzgün bence dedim. dokun istersen dedi. Elimi burnuna götürdüm. Acayip bir şekilde irkildim. Sanki ona dokunsam onu da yaralayacakmışım gibi hissettim. Beni tanısa beni sevmeyeceğini düşündüm. sevse bile yaşadığım şeyleri kabullenemeyeceğini düşündüm. Kabullense bile ben ona yansıttığım sürece 'eski sevgili' muhabbeti açılacağını düşündüm. içimdeki boşluğun büyüklüğünü farkederse ne denli zayıf olduğumu görürse benden soğuyacağını düşündüm. Beni aldatmama nedeninin onu öldürmemden korkması ihtimalini düşündüm. tüm bunları 5 saniye boyunca burnuna dokunurken düşündüm. 'belli oluyor kırıldığı hissettin dimi?' diye sorduğunda kendime geldim. O an onun yanından milyonlarca kilometre uzakta olduğumu anlamıştı, kız gibi 'lavaboya gideyim bir' diyip kalktım. aynada kendimle konuştum. artık bitti olan oldu hayatına devam et, olanı değiştiremezsin!

    kendim dışında kimsenin bana üzülmesine izin vermeyerek, kimseyle dertleşmeyerek kimseyle paylaşmayarak daha da büyütüyorum herşeyi sanırım. Duymak istemiyorum çünkü; yetmeceyecek hiç bir teselli. yalnızım bu konuda; En zoru insanın kendi kendini ikna etme çabası.

    Şimdilerde çok özeniyorum cinsel hayatı el ele tutuşmaktan ibaret olanlara, hayatında ot içmemiş, alkol kullanmamış hatta bir dal sigara içmemişlere. sokakta sabahlamamış, eğlenmek için çılgınca şeyler yapmamış insanlara. çok Temiz, çok doğru geldiklerinden değil, sadece daha az farkındalar ve daha az risk alıyorlar hayatta. sanki en düşük kağıtla hayata rest çekmişim gibi hissediyorum, ya tamam ya devam. Ama kaybettim. en ufak bir avuntum bile yok. tüm bu sorunlarımı konuşabileceğim iki insan var. Annem ve o zamanki sevgilim. Annemle konuşamayacak kadar çok seviyorum onu, üzülecek çünkü kafasına takılacak, her gün arayacak iyi misin diye soracak. o zamanki sevgilim? o şimdi bir başkasıyla hatta aylardır bir başkasıyla yine işleri yoluna koydu sanırım. Mutludur heralde. onu arayacak olsam numarasını hatırlamıyorum, onunla buluşacak olsam yüzüne bakmaktan tiksinirim, onunla konuşacak olsam ben gibi geride kalmayıp herşeyi aştığını biliyorum. iyi yaptı lan diyorum düşününce. yazıyorum işte uyku tutmayınca. yazdıklarımı aylar sonra okuyorum, ne kadar mesafe katettğime bakıyorum. bu sorunu da aşacağım elbette çok zor gelse de, bir şeyleri değiştiremeyeceğim farkındayım. daha bir farkındayım artık ama sindirme kısmı zor geliyor. yaptığım yanlışı, kimin için neleri göze aldığımın salaklığını kabullenmeliyim. zor da olsa.

    http://www.youtube.com/wa...bedded&v=TFSIm3Zeecg# !
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük