anlaşılmamış adamın not defteri

entry7 galeri0
    ?.
  1. madde 1: anlaşılmaz adam olmanın birinci kuralı anlaşılmaya çalışmamaktır. bir insan anlaşılmaya uğraştığı halde anlaşılamıyorsa eblehtir ki o konumuz değil.

    bazı insanlar başkalarının kendisini anlamamasını ya da yanlış anlamalarını pek umursamazlar. genelde kendilerinden başkasına hesap verme eğiliminde olmadıklarından olsa gerek. vicdanlarına karşı rahatlarsa ve doğru olduğuna inandıkları şeyleri yapa gelmişlerse onlar için anlaşılır olmak pek de matah bir şey sayılmaz.

    bazıları da vardır ki diğer insanların onu istedikleri gibi anlamaya meyilli olduklarını düşünüp karşılarındaki insana bu özgürlüğü tanırlar. en bilindik sözleri "bırak istediklerine inansınlar" dır. kısmen haklı da sayılırlar. bu nedenle değil midir ki banka soyguncusuna aşık olan rehineler varken aşktan yanıp tutuşan, vicdani değerler sistemine göre a sınıfı ama kimsenin farkında bile olmadığı insanlar var.

    madde 2: anlaşılmamış adam kendini de anlamamıştır. bu nedenle anlaşılmamayı rahatlıkla mazur görebilir. ben kendimi anlayamadım ki başkası nasıl anlasın der sık sık kendine.
    2 ...
  2. ?.
  3. madde 3: zaman zaman anlaşımamaktan şikayet edilse de esasında o kadar da kötü bir şey değildir. zira anlatabilecekleriniz karşıdakinin anlayabilecekleri kadar. değil mi yeğen?
    0 ...
  4. 1.
  5. anlamlardan arınmış adamın aldığı notları içeren defter. anlaşılmak zor bişeydir hele kabul görmek daha zor bu durumu sağlamak için önclik ya kendinden ya da kurallardan vazgeçmektir kurallar sana sıkıntı vermiyorsa sorun yok gül gibi geçinip gidin ama tam tersi bir durum varsa işte o zaman anlaşılmamayı tercih etmek olasıdır. not alma işine gelince yazmayı seviyorsan not alırsın da sadece kendin anlarsın pek gerek yok .
    0 ...
  6. 2.
  7. son satırı için;

    "anladım ki anlaşılamayan adam yoktur, kendini anlatamayan adam vardır, sözler değil. eylem! artık yazmayacağım..."
    2 ...
  8. 3.
  9. madde 4:
    masumiyet karinesi beşeri hayatta da geçerli midir?

    tamam hukukun olmazsa olmazı. lakin ikili ilişkilerde karşıdaki insan suçu kesinleşene kadar masum mudur? onu masum kabul etmek hata mıdır?
    şöyle biraz daha açalım. diyelim ki biriyle tanıştınız. hatta daha da karikatürize etmek için internetten tanıştığımızı varsayalım. karşıdaki insan kendini tanıtmak için, anlaşılmak için bir takım bilgiler verecek. bu bilgileri yanlışlığı kanıtlanana kadar doğru kabul etmek ne kadar mantıklı bir hareket olur? karşı tarafa geçelim. karşınızdaki kişi yalan beyanda bulunuyorsa sizin anlattıklarınızı da doğru olarak kabul etmemek için yeterli sebebi var demektir. anlaşılmamış adam işte tam da burada işleri karıştırır. başta yalan söyleyen sonra karşısındakinin su katılmamış bir salak olduğunu anladıktan sonra doğruları anlatmaya başlayan kişi ikinci bir şansı hak ediyor mudur? yoksa masumiyet karinesinin ortasına sıçmış kişinin bir daha hiç çıkartılmamak üzere güvenilmezlerin olduğu kuyuya atılması mı doğrudur?

    bir de şurası var. yalan yanlış beyanda bulunan taraf karşısındakinin kendisini ikna edici bilgiler vermesini bekler. dolaylı yollardan aynı bilgiyi teyit etme yoluna gider. burada doğrucumuz "eeeah sikerim böyle aşkın ızdırabını noluyoruz lan" demekte haklı mıdır?

    bütün bunlar ışığında diyeceğim o ki sevgili rıfkı; masumiyet karinesi beşeri ilişkilerde pek geçerli değil. bu yüzden oyun teorisine başvursak daha iyi olacak sanki. evet.
    2 ...
  10. 4.
  11. madde 5:

    birisi haktan hukuktan fazlaca bahsediyorsa siktiri çekeceksin.

    hakkaniyet dediğin şey normal kabul edilen bütün insanlarda default olması gereken bir özellik. hal böyleyken hakkı hakkaniyeti dillerinden düşürmeyen insanların hukuk anlayışlarından şüphe etmekte dibine kadar haklısın. koy götüne gitsin amına koyim.
    0 ...
  12. 5.
  13. madde 7: anlaşılmadığını hissedersen anlaşılmak için daha fazla çaba sarfetmeyeceksin çünkü bu bataklıkta çırpınmaya benzer.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük