Hayat üç beş cümleden biraz daha uzun, susmaktan daha kısa ve ikisi.
Hayatın bir çok yaşama biçimi, ama bir anlamı var ve biçimlere anlam yükledikçe hayat biçimleşiyor, anlam biçimsizleşiyor Tanrım! Tanrım anlayamadıklarımızdan bizi koru. Anlamayanları bizden koru amin.
şöyle ki, kaldırımda ağlamak yasakmış. kaldırımda orospular gökyüzüyle başbaşa kalabiliyormuş sadece. bilemedim. oturdum, ağladım. sonrasında bir polis arabası, ardı arkası kesilmeyen sorgu.
- neden buradasın?
+ biraz ağlamak ve rahatlamak istiyorum.
- bir şey ister misin?
+ su olabilir.
- buyur. neden ağlıyorsun?
+ kız arkadaşımdan ayrıldım.
- nasıl yani? eşcinsel misin?
- alın bu numaram, sizi düzeltmeye çalışacağım.
- herkes kafasına göre yaşayamaz.
- ne yani bir de evleneceksiniz sanki. peh.
(kendi kendine konuşmaya devam eden ve saçmalayan bir polis, sizi anlamayı bırakıp canınızı yakma evresine geçmiştir.)
'ormanda yolunu yitirmiş çocuklar gibi terkedilmişlik içersindeyiz.önümde durup bana baktığında,ne sen benim içimdeki acıları anlayabiliorsun,ne de ben seninkileri.ve senin önünde kendimi yere atsam,ağlasam ve anlatsam bile biri sana cehennemi sıcak ve korkunçtur diye anlattığında cehennem hakkında ne bilebiliyorsan benim hakkımda da ancak okadarını bilebilirsin.*
bir yerlerde hata yapıyorsun dostum, kabul et ve düzel(t).
içimizdeki bozukluk temelinde devam eden iletişim bozukluğu işte, dahası değil. karşındakini dinlemeyi öğrendiğinde "anlaşılmamak" mümkün değil. mümkün olan mı? ımm, bilemedim ki. önce "ben" dememeli. sonrası...
Yok böyle bir kavram. Anlatamıyorum demiyorsunda, karşındakinin anladığı kadar oluyor, senin anlattıkların.Madem o kadar iyisinde neden? başaramadın anlatmayı.
kaybolmak gibi bir şey... bilmediğiniz bir kentte yaşamak, bilmediğiniz insanlarla dilinizi bilmediğiniz bir ülkede yaşamak gibi... insanın kendi içine kapanmasına neden olur.