lükstür.
sadece kişilerin değil subjelerin de anlaşılması artık bir lükse dönüşmüştür. harmanlarsak; a'nın b'yi anlamadığı b'nin a'yı anlamadığı bir konunun anlaşılır olmasının hiç bir anlamı yoktur.
Anlaşılmak;
En az hissettiğimiz, hissettiğimizde de en mutlu olduğumuz duygu...
Ki aslında o anda bile anlaşılmamışızdır büyük bir ihtimalle...
Sadece kendimizi anlamamıza ışık tuttuğu için bize öyle gelmiştir.
Ama yine de olsundur bu da yeterdir.
Varligim belki de en onemli gayelerinden biridir.
karsimdakinin beni kafamda oldugumu dusundugum sekilde anlamasini beklemekten bahsetmiyorum.
kisinin iletisim halinde oldugu insani kendi kriter ve gostergelerine bakarak olcmesi ve bunun isigi altinda onu yargilamasi kaosa surukler.
kendimizi anlatmaya calisirken gosterdigimiz ozeni, karsimizdakinin de aynisini yapmaya calistigini hatirlamaya da adamaliyiz.
isimize gelen anlamlar ve bugune kadar duymaya alistigimiz cumleleri bu iletisim halinde bulundugumuz insanin farkli anlamda ve hissiyatla kullanabilecegini aklimizdan cikarmamamiz gerekir.
anlamak istiyorsak, anlasilmak istemeyi; anlatmak istiyorsak anlamaya calisan birinin oldugunu bilmemiz gerekir.
anlama ve anlatma cabasi bizim o iletisim anina kadar yasadigimiz tecrubelerden bagisik olamayacaktir ama insanlarin cumleleri hangi zihinsel semayla baglantili halde soylediklerini bilmeye calismak iletisime duyulan en buyuk saygidir.
insanlarin ayni telden calmasi cok nadirdir. Ama bu insanin ugruna yasadigi yegane seydir.
Klişelerle içine edilmeyecek kadar kıymetli bir o kadar da hassas bir içerik ve kelimedir.
zor zahmetli ve keyiflidir.
herkese nasip olmayacak kadar da nadir bulunur.
hayatta en çok istediğim şey birinin beni gerçekten anlaması. sanki herkes miş gibi yapıyor gibi hissediyorum. hayatta en güzel şeylerden biri anlaşılmak.