bilgisayarlarımız için bile bir teknik servis var. fakat insanın ruhu için hiçbir kapı yok gibidir artık neredeyse. birkaç yüzyıl önce bu toprakların her köşesinde insan ruhunu okuyan, insanlara manevi rehberler vardı.
bugün saati 500 dolara yapılan seanslara gideceğinize bir sultanahmet camisi'ne gidin daha çok şifa bulur daha çok anlaşılırsınız.
dön bak aynaya sen ne istiyorsun,
sor kendine bir daha ve bir daha ben kimim !
yanıtını bulduğunda çok geç kalma yaşa hayatı gönlünce
yanıtını bulduğunda sakın unutma,
bir kere geliyorsun hayata ve pencerenin ötesi tamamen sana ait,
hayallerin ve umutların...
bir kere geliyorsun hayata zihnini özgür kıl ve yaşa !
bazen çok ihtiyaç duyduğum ama anlamayanı gördükçe artık anlatmaya ihtiyaç duymadığım durumdur. kişilerin beni dinliyormuş gibi yapıp sahte teselliler vermesini gülünç buluyorum ve paylaşmıyorum da derdimi. birde onlara hak veriyorum, sonuçta herkesin dünyası farklı, kendi ayrı bir varlık zaten etkileşimde bulundukları ayrı bazen bana olup biteni ben bile anlamıyorum başkası nasıl anlasın?
abraham maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde 5. sıraya koyduğu ihtiyaç. kişi önce kendi yaşamını idare edebilme ve üreme, güvenlik ve sevilme ihtiyaçlarını gideren birey, toplum tarafından benimsenme ihtiyacını da karşılarsa, potansiyelini ortaya koymak ve kendini anlatabilmek kanıtlayabilmek ister. bu da odur.
Belki de en gereksiz ihtiyaçlardan biri. insan neden anlaşılmak ister. Siz en büyük derdinizi kime anlatırsanız anlatın karşınızdaki kişi bunun boyutunu eğer aynı şeyi yaşamamışsa zaten anlaması mümkün değil. Siz anlatın saatlerce anlatın. Karşınızdaki tek cümle edicek. "anlıyorum seni". Anlaşılmanın tek bir karşılığı var: birinden anladım seniyi duymak. bir şeyi kendin anlamlandırıyorsan mesela şuan için de bulunduğun durumu niye başkası anlasın ki tekrar. ego mu tatmin edeceksin. bu şeye benziyor bakın beyler benim oğlanın pipisine sünnet olmuş demek gibi. sen bir durumu anlamlandıramıyorsan gidip bunu herkesten anlamasını anlamlandırmasını istiyorsun. bunu herkes yapamaz ki. bir kaç kişidir. onlar senin anlamanı, düşünmeni sağlar. onların anlamlandırma süreci anlık senin ki uzun vadelidir.
kimileri bu ihtiyacı hissedince büyük sanat eserleri ortaya koyar kimileri ise 1.5 yıl sözlükte birkaç satır birşey yazıp milletle atışarak bunu tatmin eder, hayat işte.