Baştan sona kadar can sıkıntısıyla "o kadar bekledik biraz daha bekleyeyim, belki akışı değişir" deyip izlediğimiz, ama onca eziyete rağmen ele avuca dokunur bir kurgu ve konunun çıkmadığı filmlerdir. Belki derinlerde bir yerlerde anlattığı birşeyler vardır fakat kurgusuyla, senaryosuyla, oyuncusuyla, yönetmeniyle bize o derinliği geçirtemez bir türlü. Ya da derdi gerçekten budur.
Genelde dingindir. Oyuncular uzun uzun trene bakar, ağır ağır hareket eder, sanki gerçek dünyada insanlar bu şekilde yaşarmış gibi. Evet yaşadığı olur ama bütün ömrü böyle geçmez. Film dediğin şey hayatın bir yansımasıysa eğer, insanın "yansıt o zaman" diye isyan edesi geliyor içinden.