lisedeyken de pek anlam veremediğim bir konu. mesela "hasta olmak" anlatım bozukluğu ama "hastalanmak" değilmiş. sözlükte niye "hasta olmak" geçiyor o zaman. ayrıca "eğer" kelimesi şart kipinde anlamı güçlendiriyor ama şart kipi varken "eğer" kelimesini kullanmak anlatım bozukluğuymuş. yani tamam bir cümlede gereksiz kelime veya fazla kelime kullanmak anlatım bozukluğu olabilir de bu kadarı saçma bence. eğer kelimesi sözlükten çıkartılmalı o zaman madem anlatım bozukluğuna yol açıyorsa.
güncel pop şarkılarında bolca bulunması mümkün olan dil kusuru. televizyon izlemem, ama kahvaltı edilen mekanlarda sürekli şarkı çalındığı ve sürekli aynı şarkılar çalındığı ve hata bulma refleksi çok incelmiş bir insan olmanın sancılarıyla dinleyip rahatsız olduğum ve tam da bu sebeplerden dolayı aklımda kalan örnekleri sunmak isterim:
ilyas yalçıntaş - içimdeki duman. "Duruyormuş orda sanki bir düşmancasına" Yanlış. aynı cümlede sanki, gibi gibi benzetme edatları veya bağlaçlar varsa "düşmancasına" kelimesinde olduğu gibi -sına ekine gerek yoktur. zira, aynı manayı verir.
derya uluğ - okyanus. "Her Yer De Okyanus, Sen Boğuldun Derede" Yanlış. her yerde okyanus olmaz. çünkü okyanus, yer'in karşıtıdır. yer bir mekanı, okyanus ise mekansızlığı, yokluğu, hatta hiçliği ifade eder. okyanus'tan geriye kalanlara yer denir. dolayısıyla okyanus'ta yer olur, okyanus yer'de olmaz. okyanus'tan bir market şubesi gibi bahsetmek manasız olmuş.
aynur aydın - bi dakika. "Bana Deli Diyenin Aklı Kime Göre Doğru" Yanlış. akıl doğru ile yanlışı ayırt eden yetidir. aklın kendisi doğru veya yanlış olmaz. kimin aklı doğru diye bir cümle kusurludur. mecaz-ı mürsel savunmaları da geçerli olmaz, aklı ile aklındaki düşünceyi kast ediyor denmesin. çünkü böyle bir temsil kullanılmamış, bilinmeyen bir başına buyruk söz söylemek olur.
irem derici- tüm şarkıları. onu uzun uzadıya anlatmıyorum. kadın türkçe bilmiyor.
ece seçkin- adeyyo. "Ben hadi neyse atlatırım da, Yerle bir ol sen inşallah…" şarkıdaki cümlelerin akışında bir kusur var. ben hadi neyse atlatırım da şeklinde durum tespiti olarak ilerleyen cümle, bir anda temenniye dönüşüyor. şöyle olmalıydı: ben hadi neyse atlatırım da, sen atlatamayacaksın. ama bu şekilde bir tespit veya tahmin olmak yerine, ilkindeki iddia ve meydan okuma; ikinci bölüm ile çöküyor. inşallah atlatırım(veya atlatma inşallah) demekle, atlatırım da demek birbiriyle çatışıyor.
maalesef dilimize o kadar yoğun bir şekilde yerleşmiştir ki, doğru olduğunu sandığımız pek çok şeyin yanlış olduğunu bile bilmiyoruz. bu nedenle de öğrencilerin en fazla problem yaşadığı konuların başında geliyor.
misal: "annem, kardeşimin şehir dışından gelmesi sebebi ile akşam yemeği için çok güzel yemekler yaptı." bu cümle pek çok öğrenci için normal gelebilir; ancak cümlede yer alan "sebep" kelimesi sadece olumsuz durumlar için kullanılır. Cümlenin doğrusu için "sebep" kelimesinin yerine "vesile" kelimesi kullanılabilir. Maalesef buna benzer pek çok yanlış yapılıyor. Bu nedenle de öğrenciler bu konuda başarılı olamıyor.
çok zevkli, çok eğlenceli konu ama takıntı haline gelince günlük hayatı zorlaştırıyor. sanki sınavdaymış gibi insanların ağzından çıkan her yanlışı düzeltme ihtiyacı duyuyorsun. çeneni tutabilirsen ne ala, tutamazsan da gıcık oluyorlar.
elimde olmayarak içinde bulunduğum durumdur. türkçe'yi çok iyi anlayıp iyi konuşabilsemde, çok fazla anlatım bozukluğu ve yazım hataları yapmaktayımdır. duygularımı kaleme dökememe özürlüsü bir insan olarak kendimi nasıl ifade edeceğimide çoğu zaman bilemiyorum. elimden geldiği kadar anlatmaya çalıştığımda ise ya karşımdaki beni tam olarak anlamıyor ya da benim hakkımda 'biraz kıt galiba' diye düşüncelere kapılıyor.
ne sen (sevdin) ne de ben sevdim.
öss sınavına girdin mi? (öss nin sonundaki s zaten sınavı demektir)
genç adamı karşıdan karşıya geçirdi. (genç adamı mı karşıya geçirdiler yoksa genç birisi mi adamı karşıya geçirdi?)
çok başım ağrıyor (başım çok ağrıyor)
gibi klasik örnekleri olan, başlangıçta zor gözüken fakat pratiği kazanıldıktan sonra en rahat çözülebilen konularından birisidir. her öss sınavının(!)* banko konusudur ve yaklaşık 2 soru gelmektedir.
türkçenin en keyifli konularındandır. zaten o bozukluk hemen göze çarpar, tabi biraz kitap okuma becerin varsa. yoksa sittin sene bulamazsın o bozukluğu.
çoğu haber spikerinin yapmaktan kurtulamadığı; tanınmış, duayen yazarların bile düşebileceği bir durum. dil bilgisi, dikkat, mantık ve biraz zekayla yapılması çok zor bir durum. ayrıca bu erdemlere sahip şahsın karşındakinden anlatım bozukluğu içeren bir cümle duyduğundaki durum, vaziyet:
+aaa anlatım bozukluğu yaptın arkadaşım.
-olum konuşmada anlatım bozukluğu mu aranır lan.
+abi ben ne diyorum sen ne diyorsun ya.
-lan bi git başımdan
ilk anda yakalayamadıysan seni bir süre uğraştırabilecek olan, ama dil konusunda başarılı insanların çok da zorlanmayacakları bir Türkçe konusudur.
Hazırlık kitaplarında, deneme sınavlarında çok komik örneklerini görmekteyiz.
hatta bir keresinde deneme sınavında çıkan "sevinçten saçını başını yoldu"ya yerlere yatıp ayaklarımı tavana kaldıraraktan gülmek istemiştim de ortam namüsait şekilde tezahür etmişti.
gülememiştim, yazık.