yalnızlık kokusu burnunda, gözlerini yummaktır sımsıkı. seni hayalet olarak görenlere inat, hayal etmektir. içinden kendinle konuşmak, kendini kendinle cevaplamaktır. şizofreni gibi, ama şizofreniden bir adım geride, yalnızlığa yakın.
ben mi yabancıyım? yoksa onlar mı yabancı bana? ya da herkes insanlığa mı yabancı, insanlığa mı uzak kalmış?
velhasıl bazen de kendi kendine sorup, cevap alamamaktır. sonrasında da kendine dahi tavır almaktır...
akabinde anlatılmak istenenler sözlüğe yazılarak, birileri dinliyormuş gibi yapılacak olan hadise. negatif ya da pozitif bir eleştiri aldıysanız (bkz: sözlük made my day).
evde bağıra bağıra konuşmaktır..
aynalara bakıp bakıp ağlamaktır..
isyan etmektir..
yalnızlığın ta a.. koymaktır kendince..
en basitinden eve bir hayvan alıp onunla dertleşmektir zaman zaman.onun yemeğini hazırlamak,yıkamak bir yerde rahatlatacaktır sizi. kendizi yalnız hissetmeyeceksinizdir. onun yerine yanınızda bir insan olsa öyle hissetmezsiniz bakın. hayvan daha iyidir her zaman insandan..
aranan gerçekten sadece "anlatılanları dinleyecek kimse" midir yani? böyle der demez orada bir "günlüüüüük" fısıltıları gelmeye başlar zannedersem, gelmediyse çok kilitlenmektendir..
o zaman, arananın sadece "anlatılanları dinleyecek kimse" olmadığı ortaya çıkar sanki..
anlatılanları dinleyen, dinlemekle kalmayıp anlayan, yer yer de tasdik eden, kesinlikle ama kesinlikle "sen de yanlışsın" demeyecek, asla kendi dünyasına göre yorumlayıp kocakarı misali "hmmm" çekerek göz devirmeyecek, ileride bunu tekrar kafasında çevirip de "bu m.d.o.m.j.n.* da.. ne saçma" demeyecek ve belki de, asıl istenenlerde olmasa da yüreği ekstradan ferahlatacak, belki kesinlikle anlatıcıya ters gelmeyecek şekilde; hatta belki onu yine överekten çözümler sunacak, bitirişinde de "sen yaparsın/aşarsın bunu, biliyorum.. mükemmelsin, aşmış insanın muhteşemisin" gazlaması yapacak kimse değil midir aranan -genelde-?
"hayır, nereden çıktı! sadece anlatılacakları dinlesin yeter" mi deniyor? fısıltılar hala gelmedi mi.. bakın bakın, daha başka şeyler de geliyor misal.. "blog sayfası" gibi.. "sözlük siteleri" gibi..
pardon, istenen illa dinlenmesi yani dikkat kesilinmesi mi? neden? başka hiçbir şey istenmiyorsa, neden? tamam, yukarıdakilerin hepsini istemiyor olunabilir de.. sadece anlatılacakları dinlemesi ise.. neden?
umursanma isteği mi bu, olabilir.. hemen küçümseme gibi görmemek lazım bunu, var olup da zerre umursanmamaktan memnun olup övünene "haha" gülüşü atılır da.. sadece umursanma mı, "iyi umursandım bitti" mi? onun getirileri yok mu?
gerçekçi olmak daha iyidir sanki.. isteği az gösterip de "bir kedim bile yok" misali ağlamalara geçmeden, kendini daha kötü görmek için elden geleni yapmaya başlamadan önce.. bencillik mi gördünüz yukarıdaki uzun uzadıya, belki abartılmış istekte? en ufak bencilliği olmayan insanı getirin, karşısında harakiri yapayım ben.. tamam, arada parende de atarım.. zorluyorsunuz ama, kırmayayım sizi; oldu, darbuka ile otomobil tamirini de beceririm.. siz yeter ki getirin..
şu an henüz getirilemediğine göre, "dan dun" saçmalamamda azıcık olsun gerçeklik var diye düşünebilirim zannedersem..
üstüne karabasan çökmüşcesine, içinden bağırarak konuşmana rağmen sesini dışarı verememekle aynı şeydir hemen hemen. Bir 10 dakka öncesine kadar konuşacak yığınla insan var derken birden o insanların sanki kuklaymış gibi hayatınızdan bir iple uzaklaştırılmasını yada sizin yerin altına kabuğa doğru çekilmeni temsil eder, bulamaman. vah anlatacak olanın haline.