- ayakkabıyla içeri girmeyin...
- buzdolabını açık bırakma elektrik harcıyo...
- diş macununu ortasından sıkmayın demiyomuyum ben size...
- temizlik yapmadan önce süpürgenin torbasını değiştirmezsen iyi çekmez demiyomuyum ben...
- ok yerine kum saati çıkarsa acele etmeyeceksin, ok tekrar gelene kadar bekleyeceksin...
- yükleme tamamlanmadan flaş diski çıkarırsan tabi kaydetmez...
bazen diyecek çok şeyiniz vardır, bir başlasanız asla susmayacağınızı hissedersiniz.
ancak korkutur sizi demek istedikleriniz, ya sonrası diye düşünürsünüz, kelimelerin bağlayıcılığından korkarsınız.
susarsınız, kelimeler dilinizin ucunda olsa da, neyseee der geçer gidersiniz.
ama o anlatılamayanlar, işte onlar da anlatılanlar kadar yön verirler insanın yaşamına.
susmak mı iyidir, yoksa az da olsa anlatmak mı, işte orası tartışılır. zaman gösterir o kısmı.
anlatamadıklarımız.
uygun sözcükleri bir araya getiripte dillendiremediğimiz hislerimizin, düşüncelerimizin bir türlü gun ışığna çıkamaması.
mehter marşı'nı dinleyince kişinin büründüğü ruh halini kelimelere dökecek sıfat, ifade bulamama hali gibi. size yaşattığı mutluluğu, gururu ve onuru sadece yaşayarak iliklerinize kadar hissettirmesi. anlatılmaz yaşanır deyip mevzu bahis konuyu özetlersiniz.
"gel lastik yakalım herkesler mi uyumuş
keskin kokalım iğdelere karşı
yüreğinin atışı yüreğime denk değil
adımın dar birlikte yürümek mümkün değil
gerçek değil suçla seğiren göğsün
konuştum ya sonsuz uzatarak geceyi
...
yazık sadece sustuklarımı duydun..."
o, herkesle mutlu. ben ise sadece o yanımda olmadığı için mutsuzum. Anlatamam, bu çok başka bir şey. Şu ana kadar hissettiğiniz hiçbir şeye benzemiyor.