"insan dünyaya öylece fırlatılmıştır."
Dünyaya gelirken iradesi hiçbir suretle söz konusu değilken, bir kez var olduktan sonra mahiyeti istenç ile muayyen olmuştur. Her nasılsa yaşamak bir haktır ama onu terk etmeye kalktığımızda bir ödev gibidir. Daha kendisini kandırmaktan, yitirmekten ileri gidemeyen insan, nasıl olur da dünyadan, hayattan dürüstlük bekler...
Çok sıkıcı bir yazı oldu. Varoluşçuların canı cehenmeme, ben kahve içeceğim.
Var olan her şey. sadece vardırlar ve hepsi bu kadar. biz de öyleyiz. sadece varız. üzüntüler, mutluluk, aşk, para pul, şöhret, sevgi... hiçbirinin bir anlamı ya da amacı yok. Varoluşumuz tesadüf amk var mı ötesi. tesadüfen var olan bir şeyin amacı olamaz. şu an bu satırları yazmam bile anlamsız. Nefes almam anlamsız. Ben anlamsızım. Sadece varım hepsi bu kadar.
anlam, bir şeyler üzerinde neden- sonuç ilişkisi kurup onu açıklamak için bizim uydurduğumuz ve uydururken kendimizi değerli hissedip tatmin olduğumuz kavramdır.
insanın evrimsel süreçte aklının gelişmesi ve varlığını farkına varması ona bir sürü soru da bırakmıştır. bunca şeyi açıklamak zorunda kalan insan beyni zamanla kolaya kaçarak, elindeki bilgilerin de sınırlı olması sebebiyle saçma sapan açıklamalara yönelmiş ve bunun üzerinden tatmin sağlamıştır. ( mesele dinin ortaya çıkışı ilkel aklın açıklaması üzerine veya soyut düşünce, olayları gerçekten bağımsız açıklama da denebilir)
hatta bu akıl şu an bile yetersiz kaldığı yerde ilkel alışkanlığına başvuruyor. hemen karanlık görünce orayı dinle veya inançla doldurup kendini o boşluk karşısında tatmine götürüyor veya bir anlamı olmayan koca boşluğu kendince anlamlandırıp oradan kendini rahatlatacak sonuçlar çıkarıyor.
oysa anlam, bize göre şekillenen, bizimle ilgili, bizim sınırlarımızda olan bir şey değildir.
bir gerçek varsa bizim dışımızda da vardır ve bize göre şekillenmez. biz istiyoruz diye doğa anlamlı olmak zorunda değil veya biz ihtiyaç duyuyoruz diye değer denen zımbırtı kutsanmak zorunda da değil.
ben hayatın bir anlamı yok demiyorum, bizi tatmin edecek veya bizim istediğimiz gibi olacak bir anlam aramaya gerek yoktur.
insan bu bencilliğini kırmadıkça da kendi dışında gerçeğe karşı asla dürüst olamayacak hatta kendi gerçeğini bile çarpık anlayacaktır.