üniversite yıllarında ay sonlarına doğru açlıktan nefesim koktuğundan denediğim ve yurdum insanı tarafından bir yüzüme türükülmediği kalınan iş. o tek günün psikolojimde derin izler bırakmış olacak ki , anket yapma tekliflerini geri çeviremem, sayelerinde dünyanın en kötü çikolatalarını, en lastik tadında sakızlarını tatmışlığım, güzellik salonları nedeniyle telefonumu açmaktan korkmuşluğum vardır.
zor zanaattir. sozlugu kastedmiyorum. istatistik kurumu size bir sekilde ulasir bir miktar para karsiligi ikna edilirsiniz. ve anket yapacaginiz konu basligini size verirler. ornegin turkiye'de gazete okuma aliskanligi. anket yapmaniz gereken semt ve mahalleler daha once belirlendiginden kafaniza gore istediginiz yerde calisamazsiniz. calismaniz gereken bolgeler okuma duzeyi yuksek ve dusuk merkezlerden secilmistir. okuma aliskanligi iyi olan bolgedeki isiniz kolaydir. insanlar zaten okudugundan bu tip anketleri hos karsilayabilirler. oyle ki gittiginiz yerde cesitli ikramlar bile sunulur. lakin okuma duzeyi az olan bolgeye gelindiginde kurufasulyenin faydalari konu baslikli kisim onunuzdedir. bu tip bolgeler genellikle varos kesimden secilir
-iyi gunler teyzecim,
-buyur evladim
-bi konuda yardim isteyecektim biz turkiyede gazete okuma alisk.. bik bik bik
-evladim bey evde yok o gelince bi gelsen ben anlamam bu islerden
-peki teyzecim
bu tip diyaloglarla gun icinde en az yirmi kez karsilasirsiniz.
yaptigim ankette aklimda kalan istatistiklerden biri
okuma duzeyi yuksek bolge :
okunan gazeteler : zaman, cumhuriyet, hurriyet, sabah, milliyet
genellikle sokaklarda gördüğümüz ve anketör dediğimiz insanlar aslen anketçidir.
anketör bu işin uzmanı olmuş kişilere denmelidir(tdk öyle diyor).
mesele bakın tdk sözlüğünün uzmanıyım ben.
yani ben bir sözlükçü veya uuser değil sözlüktörüm.
halkla ilişkilerini geliştiren insan modelidir. her gün tanımadığı onlarca kişi ile konuşur ve belki de o kişinin en yakınlarına söylemediği şeyleri öğrenir. her konuştuğu insandan bir şey öğrenir, zevk alır yaptığı işten. çok yorulur ama bu tempoya herkesin bir dayanma sınırı vardır ve bir müddet sonra bu işi bırakma zorunda kalır. öğrenciler için en ideal meslektir. hele bir de şehir dışında yapılacaksa anketler, hem bedavaya gezer, para kazanır, hem de yeni şeyler öğrenmiş olursunuz.
ha bir de anketörler genelde tane başına çalışır, bu sebeple yanınıza gelen anketörü lütfen geri çevirmeyin.
Anketörlerden kaçmayı anlatan bir film olsa şöyle bir sahnenin çekilmesi olası olurdu;
istiklal caddesinin girişi, bir kaç adım sonra anketörler avını beklercesine pusuya yatmış çiftimizi yakalamaya çalışıyor. çok iyi bir plan yapılmalı ve anketörlere yakalanmadan bu zorlu yolu tamamlamak gerekli. Daha uzaktan kendilerini belli eden yeşil renkli yelekleriyle "greenpeace'e katılmak ister misin"ciler, bir yanda bağırarak bir derneğin çıkardığı dergi ve yahut gazeteyi satmaya çalışan gençler ve kalemleri hazır durumda bekleyen anketörlerle sarılmıştır etrafları.
f:faruk
r:rukiye
a:anketör
f-rukiye biraz hızlı yürü,bak anketçiler peşimizde!
a-anketçi değil beyefendi anketör.. ben anketörüm.
f-rukiye sen koş beni yakaladı. Bensiz devam etmen lazım rukiye.
rukiye arkasına bakar acı dolu bir yüzle
r-farrukkk!! hayıır!
f-rukiye koş dedim ya. Benim için çok geç artık bari sen yakalanma.
a-abartmadınız, alt tarafı iki soru soracaktım.
f-euh.. seni.. seviyorum... rukiye..elveda...
a-aman ya yapmıyorum kardeşim sana anket git yahu.
genelde bakırköy meydanında "iyi günler, ingilizce eğitim düşünür müsünüz" diye soran anketörler sayıca fazladır. e bakırköy burası deliler hastanesi ilk akla gelmeli...
*iyi günler ingilizce eğitim düşünür müsünüz?
-evet bilgi alayım?
*ulan sizin gibi şerefsizler yüzünden battı bu memleket.güzelim türkçe adına bi bok yapmazsınız ingilizce olunca hemen atlıyorsunuz...
-??!!çay koyim mi?
*iyi günler ingilizce eğitim düşünür müsünüz?
-evet.hmmmmmmmmmmmm.
*bilgi mi almak istiyorsunuz anlamadım?
-hmmmmmmmmmmmmmm..
*vay salak durdu düşünüyor..
*iyi günler ingilizce eğitim düşünür müsünüz?
-sorry i cant understan u.what u want.
*english english..do you want.
-i want what?...
*(boşver ne demekti lan...heh booşş ver give it empty olsa gerek)give it empty..your eyes diyorum.maşalaa abla.do you have enishte?
-what u want u stupid turk...leave me alone.
*i love you bacım.
Uzun yıllar anketörlük yapmış birisi olarak,anketörlük = hayatın bilinmeyen yanlarının hoyrat ça tanınmasıdır diyebilirim.
Anketörlük zor olduğu kadar zevkli bir iştir de. Dezavantaj larından birisi de sosyal güvencesiz bir ortam da icra ediliyor olmasıdır. istisnalar hariç elbetteki (bu istisnalarda da düşük ücret politikası uygulanmakta dır). Bu apartmana dilenci, satıcı, anketör giremez yazıları hem anketörün nasıl göründüğünün ıspatı olmak ta, hem de anketörü çıldırtan kapı ilamı olmakta dır.
Anketörler için genellikle deli dahiler tabirini kullanmayı tercih ederim.
Şirketlerin düzgün çalışmadıklarına inandıkları anketör ler için merkezi olarak tuttukları Kara liste, anketör lerin bilgisi olmadan, onlara savunma hakkı verilmeden tek taraflı olarak hazırlandığı için Avrupa Kişilik Hakları kapsamın da, karşı tarafa savunma hakkı tanınmadığı
gerekçesiyle yasaklandı. Bu bilgi sanırım anketörlük mesleğini icra edenler için önemlidir.
Sektör hakkında genel bilgileri şöyle sıralayabiliriz: ESOMAR ın en son araştırmasına göre Türkiye de araştırma sektörünün büyüklüğü 100 milyon dolara ulaşmıştır. isveç in 323 milyon, Avustralya nın 522 milyon, Kanada nın 573 milyon dolarlık pazar araştırma sektörleriyle karşılaştırıldığında, Türkiye araştırma sektörünün büyüme döneminde olduğu söylenebilir. Fakat bu büyüme de uluslar arası araştırma şirketlerinin Türkiye de araştırma şirketi satın alma furyası içerisinde olmalarının da katkısı gözardı edilemez. Pazarlama ve Kamuoyu Araştırmacıları Derneği üyesi beşi saha olmak üzere toplam 61 araştırma şirketi bulunmaktadır. Ancak derneğe üye olmayan araştırma şirketleriyle beraber toplam da yüzün üzerinde saha araştırma şirketi faaliyet göstermektedir.
Basit bir iş gibi algılanan anketörlük önemli beceriler gerektiren bir meslek. Ancak, çok az anketör ve saha şirketi bunun farkında. Anketörün, denekten (görüşülen kişi) sağlıklı bir şekilde veri toplayabilmesi için öncelikle ikna ve iletişim becerilerinin gelişmiş olması gerekiyor. Denekleri anketi uygulayabilmek için ikna etmesi başlı başına bir yetenek gerektiriyor. Anket sırasında, analitik düşünebilmeleri, deneği doğru zaman da ve doğru şekil de yönlendirebilmeleri, yanlı olmamaları ve en önemlisi deneğin uçuşa geçtiği anı farkedebilmesi ve gerektiği gibi müdahele etmesi gerekiyor. Anketörlük, uzaktan görüldüğü kadar kolay bir iş değil vesselam.
Bunun yanında önemli bir tespit olarak söyleyebiliriz ki ; Mesleki gelişim potansiyeli görülmemektedir. Bu konuda hem anketörler hem de araştırma şirketleri umutsuz dur. Mesleğe anketörlük ten başlayarak araştırma şirketlerinde kariyer yapmış başarılı kişiler olsa da bu oran oldukça düşüktür. Günümüzde de iyice düşmektedir.
Anketörleri yakından ilgilendiren bir de süpervizörlük kariyeri vardır ki dillere destandır. Daha çok anket yapamayan fakat yönetişim (kavramın bu şekilde kullanılmasına karşıyım ama bir defalık kullanacağım) kabiliyeti gelişkin kişilerden seçilir. Firmalar la anketör arasında ki daha çokca da firma yanlısı kişilerden oluşur. Çok sayı da yılların dostluk ilişkilerini tükettiği görülmüştür.
1958 yılında Wilson gelişmekte olan ülkeler de araştırma sorunlarını incelerken şöyle bir sonuca ulaşmıştır; Özellikle ataerkil toplumlar da kadınlara ulaşmak ve görüşme yapmak çok güçleşmektedir. Bu durum 2008 yılında da farklı değildir. Hem kadınlarla görüşemeyen erkek anketörler, hem de erkek anketörler le görüşmeyen kadın denekler hala ağırlık oluşturmaktadır.
Konu uzun, malzemesi bol, anketör olmayanlar küfretmeden keselim en iyisi diyerek bitirmekte fayda var. Fakat ısrarla anketör anıları isimli bir kitap çıkarsa çok tutacağı ve çok satacağı kanımı da paylaşmadan edemeyeceğim.