Şehrini çok seven bir ankaralı olarak maalesef katılıyorum. istanbul'da insanlar bunu öğrenmeye başlamış, en azından Pendik, Kadıköy'de rastladım. Bizim ankara gardaş hele dur geçeyim modunda.
ayakta alkışladığım görgüsüzlüktür. genelde merdivenden çıkarım ve çok çok ender yürüyen merdivene binerim ve mutlaka birinin yanına geçerim ki bu mallar beklesin arkada. çok aceleniz varsa yandan çıkın kendi bacaklarınızla merdivenlerden. uyuz olduğum insan tiplerindendir bunlar.
Yürüyen merdivenler değil belki de astide yürüyen bantlarda yürüyen insanlara sesleniyorum; o bant yükü ağır olanlar için yapılmış andaval herif sen iki adımdan tasarruf edesin ya da "bak senden daha hızlı gidiyorum ehehe" diyesin diye değil. Zaten kaplumbağa hızıyla gidiyor o bant neyin pesindesin?
Bir de bunların insan üzerine çıkan modelleri mevcuttur onlara değinmek istemezdim ama degindim bir kere.
yürüyen merdivende yürüme fantazilerinden dolayı dar ederler adama dünyayı.
bir de aşti de yürüyen yol magandaları vardır. valizlerinizle binersiniz 2 dakika rahat etmek için. bırakmazlar yine peşinizi.
saygıdan ötürü yürüyen merdivenin sağını ve ya solunu boş bırakmayı aklının ucundan dahi geçirememiş bir sıfat yüklenemiyecek insan davranışı.
tamam sen boş adamsın. tamam yürüyen merdivenden gidiyorsun. ama özgürlük, başkasının özgürlüğü başladığı yerde biter hiç mi duymadın. hiç mi görmedin. yürüyen merdivenin belirli bir tarafında dursan daha doğrusu merdivende durmak istemeyen insanlara karşı almasan kalabalık yapmasan ne kaybedersin. hayatın akışı bu kadar mı koyuyo sana. bu kadar mı kendinden nefret ettiğinden ötürü çevrendekilere saldırmak istiyorsun.
neden bunların sayıları ankarada fazladır bilinmez ama kesinlikle ankarada sıkça görülen durumdur.
sanki moskova metrosuna binmiş arkadaş.ula zik kadar kisa merdivende sagda dursan ne, solda dursan ne, alti üstü 15 saniyede iniyosun aşagıya( ha medenileşelim o ayri ama ota bokada takmanın bi anlamı yok oraya gelene kadar....)
yadırganmaması gereken davranış. öncelikle bu durum görgüsüzlük falan değildir. sadece ankara'da değil dünyanın her yerinde rastlayabileceğimiz bir durumdur. şu sağda bekleme mevzusunu ilk defa bir tv dizisinde görmüştüm. dizinin esas oğlanı yürüyen merdivenlerden koştururken, sol şeridi kapatan vatandaşlara "gelişmiş medeniyetlerde sol şerit boş bırakılır, izin verin geçeyim" şeklinde zırvalıyordu. dizinin izleyicisi olmamamla birlikte adını dahi hatırlamıyorum. ama o lavuğun o lafı beni bambaşka düşüncelere daldırdı. ölçtüm, tartım ve en nihayetinde sol şeridi boş bırakma mevzusunun çok saçma bir gelenek olduğunu çözdüm. bu yönde düşünen yazarlarımız, birçok sebebini zaten sözlüğümüze atfetmişler. ama benim dikkat çekeceğim nokta, batıda bu kural olmasaydı biz bunu bu kadar ciddiye alır mıydık?
ayrıca, bir yaya için otoban genişliğindeki yürümeyen merdivenleri neden kullanmaz bu hiperaktif vatandaşlarımız anlamış da değilim henüz. tabakhaneye giden tek yol yürüyen merdiven mi?
velhasıl kelam, yürüyen merdivenin sol şeridini boşaltıp medeni olunmaz der turkof, bir kural varsa ortada ölçüp tartılmalı, doğrusu yanlışı ayrılmalı.
geçenlerde ilk defa istanbul da metroya bindim, arkadaşımın yanına gitmiştim, baktım millet gerizekalı gibi kenara kaymış, yanda da merdivenler... işte o zaman farkına vardım istanbul bozulmakla kalmamış yarrağı yemiş afedersiniz, insanlarının zeka seviyesi yerlerde peh peh. türkiye de metro ankara daki gibi kullanılmalıdır, çünkü her şey açıkça bellidir acelesi olan merdivenden, rahat rahat çıkmak isteyen yürüyen merdivenden çıkar. yani türkiye insanı olarak bozulmamış kişiler ankara da görülür, çünkü normal türk insanı yürüyen merdivende durur, beyinlerini avrupa ile bozmuş insanlarda yürürler. amaç kibarlık değil mi? ahaha sikiyim öyle kibarlığı.
bi de şöyle gerizekalı bi inanış daha var, "insanların zaman problemi var bık bık"
mesela ben maçtan çıkmışım ayağım ağrıyor, ama aynı zamanda bir yere yetişmem lazım, dolayısıyla yürüyen merdivene bineceğim değil mi? hmmm o zaman, istanbul da yürüyen merdivende duranların tarafını beklemem lazım değil mi? çünkü sol taraf yürüyüş yeri, dolayısıyla 2 kat sıra olacak benim bekleyeceğim zaman, yani benim de zamanım çalınır arkadaşım, evet hem de "30 saniyem" çalınır.
metro nun (ankaray metrosu değil, normal metro, kırmızılı) son istasyonu olan kızılayda, metro içerisindeki yolcuların hiçbiri inmemişken durakta bekleyen yolcuların metroya binme çabası düşünüldüğünde görgüsüzlük kısmının doğru olduğu anlaşılan başlıktır.
Aynı durumun ankaray metrosunda olmaması düşünüldüğünde metro görgüsüzlüğünün ankara içerisinde belli başlı semtlere giden yolcular arasında olduğu kanısına varılabiliyor efenim.
(bkz: ankara'nın da bokunun çıkması)
göç alan büyük şehirlerin sürekli başına gelen durumdur. buraya göç eden insanların, bulundukları medeniyete uymak yerine, şehiri kendi boktan kültürlerine benzetme çabalarındaki başarı seviyesi önemlidir.
heryerde uyarı olduğu halde, üstüne uyarıyı okuduğu halde inatla solda bekleyen görgüsüzlerdir. ha suç kuzu kuzu onları bekleyenlerde bu arada. sol taraftan omzuna hızlıca koyup yoluna devam et bakalım birşey diyebiliyorlar mı?**
Yüzlerce kişinin yürüyen merdivene binmeye çabaladığı düşünüldüğünde tek sıra halinde binmeye çalışmak ya da merdivende tek sıra halinde sağda beklemekle geçecek süre yürüyen merdivende yürümekle kazanılacak süreden kat be kat daha fazla olacağı için saçma bir serzeniştir. ayrıca Ankara trafiğindeki "acelesi olan" istanbul plakalı araçların * sürekli makas atarak, zigzaglar çizerek tehlikeli bicimde ilerlemesinin yanında bu durum hiç kalır. ne aceleniz varmış kardeşim. biraz dinlen, bi soluklan yahu.
Otobüs ve dolmuş duraklarında, büfelerin önünde, milli piyango bayiinin önünde* ve daha bilimum vesilede kimsenin çobanlığına gerek olmadan efendi efendi sıraya giren ve bu sırayı koruyan görgülü ve saygılı Ankaralılara; istanbul'un kusturucu kalabalığından dolayı diğerine tahammül etme yeteneğini kaybetmiş istanbullularca, aceleleri olmamasından kaynaklı aheste yaşam biçimlerine bok atma çabasının bir tezahürü olan söylem**. Her yerde efendiliğini ve kent görgüsünü gösteren Ankaralılar da bırakınız yürüyen merdivenlerde Londralı gibi davranmayıversinler.
içinde "ankara" geçen bi konu olunca savunma mekanizması açılıp "deniz/yok/gri/şehir/memur/kravat" gibi kelimeleri cümle içinde kullanarak ankaralılarla dalga geçtiğini sanan insanlarca olduğu iddia edilen.
denizi olan yerde de beyin mi olmuyor ne? bak ne diyorum? kızılay metrosu'nun durduğu yerle yürüyen merdiven arası sadece 20 metre falan. trenden o kadar çok insan iniyor ki, bir de sırf sağ tarafa geçmek için millet sıraya girse, sıranın sonu trenin içine kadar ulaşır. bunun yaşlısı var, çocuklusu var, hamilesi var. herkesin senin gibi atletik vücudu yok ki balım.
ha istanbul gibi olup, trenden indikten sonra bilmemkaç metre yürürsün, o aradaki fark açılır ona eyvallah. ama biraz beyni kullanıp yorum yapılsa bu tartışmaların hiçbiri olmayacak.
bir de ne demişim? madem içindeki yaşama sevinci durarak gitmene izin vermiyor. o zaman sik-tir git koş. buradan koşmaya başla, istanbul'da durursun zaten.
yürüyen merdiveni ulaşımı kolaylaştıran bir alet değil de ulaşımın yegane aracı olarak gören kişinin görgüsüzlüğüdür.
neyse bunu da geçelim
bir yerlere yetişmek de mesele değil aslında bu görgünün mantığını anlayabilmek için.
Şahsen ben istanbulda 4 leventten binip taksime boş boş hiç işim olmasa da gittiğimde merdivenin solunu üçer beşer çıkarak kullanıyorum. Doğma büyüme istanbullu muyum? değilim altı üstü bu daha 5. senem.
Şimdi ankaralılar işi olsun olmasın merdivende, yolda boşa zaman geçirmeyi ne kadar çok seviyorlarmış anlamıyorum.
Arkadaşınızla buluşacaksınız lan merdivende vakit öldürüp mal mal duvarları seyredeceğine çık üçer beşer merdivenleri.
erkenden buluşun gidin takılın.
e bir de senin bir yere acelen yok da başkasının olması seni neden geriyor?
Merdivenler yoğun olduğunda ne solu boşaltacakmışım.
E be akılsız arkadaşım benim merdivenler yoğun. Sen solu boşaltsan bile ankarada yaşayanlar tembel olmazsa sol her daim akıcı bir şekilde yoğun olur durağan bir şekilde değil. böylece merdivenlerdeki yoğunluk da daha kısa sürede atlatılır.
neyse size de yerin 500 metre altına bir metro durağı yapsınlar da hiç aceleniz olmasa bile merdivenlerde dakikalarca dikilmenin ne olduğunu görürsünüz.
ne durağan ne uyuşuk adamlarmışsınız?
neyse siz merdivenlerde dikilerek duvarlar önünüzdekini gıçına başına bakmaya devam edin biz de hayatı hızlı bir şekilde bir yere yetişme derdimiz olmasa bile yaşayalım.
Herhalde bir şehirde denizin olmaması insanın enerjisini emiyor.
artık kızılay metrosu'ndaki yürüyen merdivenlerde "solda beklemeyin" gibi bir uyarı var. uygulanıyor mu? tabii ki hayır. seyrek merdivenlerde arkadakine yer açmak başkadır, sırf hem kendi hızıyla gidip o arada da merdivenin hızından yararlanmak isteyen asalak insanlar geçsin diye yürüyen merdivenlerin sağına geçmek için "ayrıca" bir sıra beklemek başkadır. acelen varsa siktir git merdivenlerden koşarak çık. 3 saniye hayatını kurtaracaksa öl zaten.
çok gereksiz bir şeydir bu kural (?). ankara'da uygulanmıyor o yüzden.
ankara'ya yürüyen merdivenin geç gelmesinden kaynaklanan durumdur. her şeyin bir alışma süreci vardır ve ankara halkı da yürüyen merdivene binmeyi zamanla öğrenecektir.
evet yapılan görgüsüzüktür. acelesi olanın yürümeyen merdivenden basıp gitmesi gerekliliğini savunanlara bir acelesi olan ben nedenini açıklayayım:
yürüyen merdiven yukarı doğru hareket ettikçe çıkmanız gereken basamak sayınız azalır.* yürümeyen merdivende, yürüyen merdivene oranla herzaman daha fazla basamak bulunur.*** mantık devreye burda giriyor;
a) sabit 100 basamağı çıkmak.
b) sabit 100 basamağı 2şer 2şer çıkmak.
c) basamağı sürekli azalan 65 basamağı çıkmak.*
d) basamağı sürekli azalan 65 basamağı 2şer 2şer çıkmak.
ayrıca bu mantık; taksim deki yürüyen bantta ayakta durmak yerine yürümek içinde geçerlidir.
(bkz: yürüyen bantta yürümek)