lan şimdi hak vereceğim, niye verdin diyecekler ben de yiğit ve öldürme konulu bir sempozyum vereceğim. -ahah-
hem istanbul metrosunda hem de ankara metrosunda yürüyen merdiven olayına giren kimselerin farkedecekleri bir olayın sert bir üslupla ifÂde edilmiş hâlidir. görgüsüzlük değil düzensizlik, yok lan kılıf mı oldu bu da, ya ne zikimse artık.
istanbul metrosunda hakkaten insanların yürüyen merdivenin sağ tarafına tespih gibi dizildikleri ve boşta kalan sol tarafın hızlıdan geçişler için kullanıldıkları görülebilir.
ankara'Da ise insanlar gelişigüzel binerler bu merdivenlere, öyle ki hem sağı hem solu kapatan bu insanlar, önlerinin bomboş olmasına rağmen sizi merdivenin yürüme hızına hapsederler. basıp geçemezsiniz.
istanbul'luların ankara'ya ve ankara'lılara gösterdikleri özel ilginin yarısının bile ankara'lılar tarafından kendilerine gösterilmemesine rağmen gün geçmiyor ki sevgili seyirciler, istanbul'lular ankara ile uğraşacak bir şey yumurtlamasın. herhal kendilerini uygar, akıllı zannetmek için birileri ile kıyaslama ihtiyacındalar. ne şanslı ki ankaralılar, istanbul'lu asilzede torunları kendilerini muhatap alıyorlar(!).
ne yapsa yaranamazlar ankara'lılar bu asilzadelere. yayalar kırmızı ışıkta bekler, lam mal bunlar denir, ne olacak memur kurallara uymaktan başka bişey bilmezler, karşıya sağdan geçerler yeşil yandığında, şunlara bak yav ne komik sırayı da bozmuyorlar asker gibin derler.
hani istanbul'da yaşamasak, ankara'yı bilmesek tamam da..
dinime söven bari müslüman olsa demişler ya, o hesap.
her yıl vapurdan inerken 3-5 istanbul2lunun telef olduğu düşünülürse, yürüyen merdivende 5 saniye geç kalmak çok daha tercih edilir bir durumdur.
daraltan görgüsüzlüktür *.delinin kuyuya attığı taştır. ankarılarla istanbulluları anlaşılamayan bir şekilde birbirine düşürmüş , bütün sözlüğü mantıklı bir açıklama arayışına sürüklemiştir.ne bu saçma tespitin yapılma sebebi ne de bu saçma tespitin neden ciddiye alındığı anlaşılamamıştır. *
şöyle yazılanlara bir baktım da çoğu ankaralı yazar tarafından haklı bulunacağına daha da savunulmuş görgüsüzlükmüş. hiç yakıştıramadım başkentlilere. cık cık cık..
- kardeş bi geçebilirmiyim
+ olmaz
- lan geçecem bi açıl
+ git yürümeyen merdivene bin o zaman balkabağı
- hı
+ yok bisy bitti çıktık bile içinde patlasın merdiven
- lan ne görgüsüz adamlar var amuaoyim ya tüm merdiven kendisinin sanki yaa
+ hadi koçum hadi gülüm ahırına !
caağnım izmir'imde yürüyen merdivenlerde sarı fon üzerinde şöyle yazar: lütfen beklemeyi sağ tarafta yapınız. iş bu cümleyi sağda beklemeyip merdivenin iki tarafını da kaplayan çiftlere ve bazı teklere okutup üflüyoruz. sağ tarafta beklemeyenlere tip tip bakıyoruz. mutluyuz. moderniz. izoleyiz. kızlarımız güzel. fevkaladenin fevkindeyiz.
doğru olan acelesi olmayanın sağda bekleyip acelesi olanlara yol vermesidir ama ankaralılar da haklı, aceleleri ne? yetişmeleri gereken bir iett yada 10 dk sonra geçmenin yahut geçememenin ızdırabını yaşayacakları bir boğaz köprüleri yok.
ankarada hakkaten vardır böyle bir görgüsüzlük. ama ankaradaki yürüyen merdivenlerin hicbirisi istanbul metrosundaki kadar uzun degildir. epi topu 10-15 metre civarında hepsi. merdivenler belki daha uzun olsa angaralıların görgüsüzlüğü yerini saga kaymaya bırakacaktı, malum uzun merdivende acelesi olup homurdanan insan sayısı kısa merdivende homurdanan insandan cok daha fazla.
evet yapılan görgüsüzüktür. acelesi olanın yürümeyen merdivenden basıp gitmesi gerekliliğini savunanlara bir acelesi olan ben nedenini açıklayayım:
yürüyen merdiven yukarı doğru hareket ettikçe çıkmanız gereken basamak sayınız azalır.* yürümeyen merdivende, yürüyen merdivene oranla herzaman daha fazla basamak bulunur.*** mantık devreye burda giriyor;
a) sabit 100 basamağı çıkmak.
b) sabit 100 basamağı 2şer 2şer çıkmak.
c) basamağı sürekli azalan 65 basamağı çıkmak.*
d) basamağı sürekli azalan 65 basamağı 2şer 2şer çıkmak.
ayrıca bu mantık; taksim deki yürüyen bantta ayakta durmak yerine yürümek içinde geçerlidir.
(bkz: yürüyen bantta yürümek)
ankara'ya yürüyen merdivenin geç gelmesinden kaynaklanan durumdur. her şeyin bir alışma süreci vardır ve ankara halkı da yürüyen merdivene binmeyi zamanla öğrenecektir.
artık kızılay metrosu'ndaki yürüyen merdivenlerde "solda beklemeyin" gibi bir uyarı var. uygulanıyor mu? tabii ki hayır. seyrek merdivenlerde arkadakine yer açmak başkadır, sırf hem kendi hızıyla gidip o arada da merdivenin hızından yararlanmak isteyen asalak insanlar geçsin diye yürüyen merdivenlerin sağına geçmek için "ayrıca" bir sıra beklemek başkadır. acelen varsa siktir git merdivenlerden koşarak çık. 3 saniye hayatını kurtaracaksa öl zaten.
çok gereksiz bir şeydir bu kural (?). ankara'da uygulanmıyor o yüzden.
yürüyen merdiveni ulaşımı kolaylaştıran bir alet değil de ulaşımın yegane aracı olarak gören kişinin görgüsüzlüğüdür.
neyse bunu da geçelim
bir yerlere yetişmek de mesele değil aslında bu görgünün mantığını anlayabilmek için.
Şahsen ben istanbulda 4 leventten binip taksime boş boş hiç işim olmasa da gittiğimde merdivenin solunu üçer beşer çıkarak kullanıyorum. Doğma büyüme istanbullu muyum? değilim altı üstü bu daha 5. senem.
Şimdi ankaralılar işi olsun olmasın merdivende, yolda boşa zaman geçirmeyi ne kadar çok seviyorlarmış anlamıyorum.
Arkadaşınızla buluşacaksınız lan merdivende vakit öldürüp mal mal duvarları seyredeceğine çık üçer beşer merdivenleri.
erkenden buluşun gidin takılın.
e bir de senin bir yere acelen yok da başkasının olması seni neden geriyor?
Merdivenler yoğun olduğunda ne solu boşaltacakmışım.
E be akılsız arkadaşım benim merdivenler yoğun. Sen solu boşaltsan bile ankarada yaşayanlar tembel olmazsa sol her daim akıcı bir şekilde yoğun olur durağan bir şekilde değil. böylece merdivenlerdeki yoğunluk da daha kısa sürede atlatılır.
neyse size de yerin 500 metre altına bir metro durağı yapsınlar da hiç aceleniz olmasa bile merdivenlerde dakikalarca dikilmenin ne olduğunu görürsünüz.
ne durağan ne uyuşuk adamlarmışsınız?
neyse siz merdivenlerde dikilerek duvarlar önünüzdekini gıçına başına bakmaya devam edin biz de hayatı hızlı bir şekilde bir yere yetişme derdimiz olmasa bile yaşayalım.
Herhalde bir şehirde denizin olmaması insanın enerjisini emiyor.
içinde "ankara" geçen bi konu olunca savunma mekanizması açılıp "deniz/yok/gri/şehir/memur/kravat" gibi kelimeleri cümle içinde kullanarak ankaralılarla dalga geçtiğini sanan insanlarca olduğu iddia edilen.
denizi olan yerde de beyin mi olmuyor ne? bak ne diyorum? kızılay metrosu'nun durduğu yerle yürüyen merdiven arası sadece 20 metre falan. trenden o kadar çok insan iniyor ki, bir de sırf sağ tarafa geçmek için millet sıraya girse, sıranın sonu trenin içine kadar ulaşır. bunun yaşlısı var, çocuklusu var, hamilesi var. herkesin senin gibi atletik vücudu yok ki balım.
ha istanbul gibi olup, trenden indikten sonra bilmemkaç metre yürürsün, o aradaki fark açılır ona eyvallah. ama biraz beyni kullanıp yorum yapılsa bu tartışmaların hiçbiri olmayacak.
bir de ne demişim? madem içindeki yaşama sevinci durarak gitmene izin vermiyor. o zaman sik-tir git koş. buradan koşmaya başla, istanbul'da durursun zaten.
Otobüs ve dolmuş duraklarında, büfelerin önünde, milli piyango bayiinin önünde* ve daha bilimum vesilede kimsenin çobanlığına gerek olmadan efendi efendi sıraya giren ve bu sırayı koruyan görgülü ve saygılı Ankaralılara; istanbul'un kusturucu kalabalığından dolayı diğerine tahammül etme yeteneğini kaybetmiş istanbullularca, aceleleri olmamasından kaynaklı aheste yaşam biçimlerine bok atma çabasının bir tezahürü olan söylem**. Her yerde efendiliğini ve kent görgüsünü gösteren Ankaralılar da bırakınız yürüyen merdivenlerde Londralı gibi davranmayıversinler.
Yüzlerce kişinin yürüyen merdivene binmeye çabaladığı düşünüldüğünde tek sıra halinde binmeye çalışmak ya da merdivende tek sıra halinde sağda beklemekle geçecek süre yürüyen merdivende yürümekle kazanılacak süreden kat be kat daha fazla olacağı için saçma bir serzeniştir. ayrıca Ankara trafiğindeki "acelesi olan" istanbul plakalı araçların * sürekli makas atarak, zigzaglar çizerek tehlikeli bicimde ilerlemesinin yanında bu durum hiç kalır. ne aceleniz varmış kardeşim. biraz dinlen, bi soluklan yahu.
heryerde uyarı olduğu halde, üstüne uyarıyı okuduğu halde inatla solda bekleyen görgüsüzlerdir. ha suç kuzu kuzu onları bekleyenlerde bu arada. sol taraftan omzuna hızlıca koyup yoluna devam et bakalım birşey diyebiliyorlar mı?**
(bkz: ankara'nın da bokunun çıkması)
göç alan büyük şehirlerin sürekli başına gelen durumdur. buraya göç eden insanların, bulundukları medeniyete uymak yerine, şehiri kendi boktan kültürlerine benzetme çabalarındaki başarı seviyesi önemlidir.
metro nun (ankaray metrosu değil, normal metro, kırmızılı) son istasyonu olan kızılayda, metro içerisindeki yolcuların hiçbiri inmemişken durakta bekleyen yolcuların metroya binme çabası düşünüldüğünde görgüsüzlük kısmının doğru olduğu anlaşılan başlıktır.
Aynı durumun ankaray metrosunda olmaması düşünüldüğünde metro görgüsüzlüğünün ankara içerisinde belli başlı semtlere giden yolcular arasında olduğu kanısına varılabiliyor efenim.
geçenlerde ilk defa istanbul da metroya bindim, arkadaşımın yanına gitmiştim, baktım millet gerizekalı gibi kenara kaymış, yanda da merdivenler... işte o zaman farkına vardım istanbul bozulmakla kalmamış yarrağı yemiş afedersiniz, insanlarının zeka seviyesi yerlerde peh peh. türkiye de metro ankara daki gibi kullanılmalıdır, çünkü her şey açıkça bellidir acelesi olan merdivenden, rahat rahat çıkmak isteyen yürüyen merdivenden çıkar. yani türkiye insanı olarak bozulmamış kişiler ankara da görülür, çünkü normal türk insanı yürüyen merdivende durur, beyinlerini avrupa ile bozmuş insanlarda yürürler. amaç kibarlık değil mi? ahaha sikiyim öyle kibarlığı.
bi de şöyle gerizekalı bi inanış daha var, "insanların zaman problemi var bık bık"
mesela ben maçtan çıkmışım ayağım ağrıyor, ama aynı zamanda bir yere yetişmem lazım, dolayısıyla yürüyen merdivene bineceğim değil mi? hmmm o zaman, istanbul da yürüyen merdivende duranların tarafını beklemem lazım değil mi? çünkü sol taraf yürüyüş yeri, dolayısıyla 2 kat sıra olacak benim bekleyeceğim zaman, yani benim de zamanım çalınır arkadaşım, evet hem de "30 saniyem" çalınır.
yadırganmaması gereken davranış. öncelikle bu durum görgüsüzlük falan değildir. sadece ankara'da değil dünyanın her yerinde rastlayabileceğimiz bir durumdur. şu sağda bekleme mevzusunu ilk defa bir tv dizisinde görmüştüm. dizinin esas oğlanı yürüyen merdivenlerden koştururken, sol şeridi kapatan vatandaşlara "gelişmiş medeniyetlerde sol şerit boş bırakılır, izin verin geçeyim" şeklinde zırvalıyordu. dizinin izleyicisi olmamamla birlikte adını dahi hatırlamıyorum. ama o lavuğun o lafı beni bambaşka düşüncelere daldırdı. ölçtüm, tartım ve en nihayetinde sol şeridi boş bırakma mevzusunun çok saçma bir gelenek olduğunu çözdüm. bu yönde düşünen yazarlarımız, birçok sebebini zaten sözlüğümüze atfetmişler. ama benim dikkat çekeceğim nokta, batıda bu kural olmasaydı biz bunu bu kadar ciddiye alır mıydık?
ayrıca, bir yaya için otoban genişliğindeki yürümeyen merdivenleri neden kullanmaz bu hiperaktif vatandaşlarımız anlamış da değilim henüz. tabakhaneye giden tek yol yürüyen merdiven mi?
velhasıl kelam, yürüyen merdivenin sol şeridini boşaltıp medeni olunmaz der turkof, bir kural varsa ortada ölçüp tartılmalı, doğrusu yanlışı ayrılmalı.